16 Temmuz 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

16 Temmuz 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA kuşaktandılar. Çatışma datam bir kuşaklar ve o kuşakların sinema an- layışları çatışmasıydı. İlk ağızda ye- nilen eski kuşaktan Renoir ve filmi "Le Caporal Epingle - Tiringöz On- başı" oldu. Renolr'in adını sinema ta- rihine geçirecek güçte olan ilk film- lerinden bir "La Grand Ullision-Bü- yük Hayal'in İkinci Dünya Savaşının tıpatıp kopyası olan - birincisi Birin- ci Dünya Savaşı sırasında geçiyor- du. "Tiringöz Onbaşı" hiç bir yanıy- la -oyun, mizansen, anlatım ve ana espri - olağanüstü bir nitelik taşıma- dığından, Renoir'a bağlanan umutları filmlerinden eksilmiş bir ustalığını taşıyordu Kautner - "Son Köprü'nün ne dediğini bilir rejisörü- "Die Rote-Kı- zıl Saçlı Kadın'da çapraşık, daha doğrusu çıkmaz bir yolun yolcusuy- du. Yeni "Yılgınlar Kuşağı"ndan bir yazarın romanını sinemaya ouygula- mış ve aynı eşitlikte bir kafa yapısı- na sahip olmadığından da "Kızıl Saç- yalnızca boy gösterdiler ve Gina Lollobrigida, "Dilber İppolita"da Kuru-gürültü bir temsilcileri çevirdi. "Bir Aynada Gibi"sinde İsveç si- nemasının tek başına ve en büyük ustası Bergman, değişmeyen sinema anlayışını ve esprisini sürdürüyor, bu kez de karmaşıklı bir gençkadınla erkek kardeşinin yatmasının acılı ve çarpıcı hikâyesini anlatıyordu. Ama Bergman sıradan bir rejisör, (kolay anda yıktı ve gözleri orta kuşak Bergman ile Kautner'e anlaşılır, rahatça görülür geçilir bir Sinemanın kişisi değildi. Fakat "Bir Aynada Gibi" de, Bergman'ın öbür 34 hiç bir işe yaramadılar. Gençlerin sineması Brezilyayı temsil eden Ruy Guerra "Os Cafajestes - Kötüler"de sine- ma anlatımı olarak John Cassavetes'- de örneklenen "Free Cinema - Özgür Sinema"nm anlatımını seçmişti. Ka- merasını gerçek hayata, o hayatın bütün kirli, karanlık ve kötü, yan- larına sokarak, hayatı bir çeşit do- kümanterci gözüyle görmekteydi. Bi- ri yoksul, öbürü varlıklı para peşin- de koşan iki genç adam, varlıklının bir yakınını kaçırıyorlar, çırılçıplak soyarak resimlerini çekiyorlar ve bu- nunla şantaj yapıp para sızdırma yo* luna gidiyorlardı. Guerra, dört kişi- lik hikâyesinde neler neler anlatmı- yordu ki! Herşeyden önce, söyleyecek sözü olan, kişilerini bir tutumu yan- sıtmak için büyük bir rahatlıkla kul- lanan tam ve gerçek bir sinema kişi- siydi. Büyük jürinin -o modası geç- miş sinema anlayışındaki jürinin- Gu- erra'yı değerlendirmesini Oo beklemek yersia bir umut olurdu. Nitekim Ja- pon Yeni Dalgasından Susumu Ha- ni'nin "Mitasereta Seikatsu - Yine de Yaşamak"ı da aşağı yukarı Guerra'- nın sinema esprisini sürdürmekteydi. Hani, bir kadının dünyasını çizmekte, derinlere inmekte bu tür çabanın tek ustası oAntonioni'den de büyük bir başarı gösteriyordu. Daha rahattı, da- ha usta bir sinema yapısı kuruyor- sinemanın Guiliano", Üçüncü ve değişik bir ürünü olan "Salvatore sivrilmişlerinden biri olan İtalyalı si- nemacı, Sicilyanın ünlü haydutu Gu- iliano'nun hayat hikâyesini füme al- mıştı, onu anlatıyordu. Fakat bu, şimdiye kadar hiç bir biyoğrafya fil- minde rastlanmayan bir doğruculuk- taydı. Doğruculuğu ve hikâyesinin si- nemaya uydurulmuşluğu - yâni yap- macıklığı - bir yana, Rosi'niı seyre- denlere tepeden inme gelen sürprizi, filme dokümanter bir değer de kat- masındaydı. Olayı, gerçek olayın geç- tiği yerlerde çekmiş ve mizansenini öylesine bir şekilde düzenlemişti ki, film herşeyden önce bir aktüalite ve dokümanter film yapısındaydı. oSan- ki Rosi, bir belgeci sıfatıyla, olayın geçtiği günlerde, kamerası elinde, ne gördü ise onları kaydetmiş, sonra oturmuş ve sinema biçimine sokmuş- tu. Dördüncü genç - yaşça orta kuşak- tan sayılabilir -İngiliz John Schle- singer, ve filmi Reisz, Clayton ve Richardson üçlüsünün sinemasına a- çık bir özenti taşıyan "A Kind of Loving - Aşkın Bir Çeşidi"ydi. Evli- lik müessesesine ne karşı, ne de on- dan yana olan garip davranışta, pem- v gerçekçiliği savunan "iyice" o bir mdi. Sonuçta Rosi en başarılı rejisör, Sartre'in "Gizli Oturum'unun sinema uygulaması olan Tad Danielewki'nin "No Exit-Çıkış Yok"undaki oyunlarıy- la Rita Gam ile Viveca Lindfors en başarılı kadın oyuncular, "Bir oOAy- nada Gibi" ile Bergman, Uluslararası Katolik Ofisi Armağanını kazandılar. Renoir, Kautner, "Dilber Hippolita"- sı ile Gina Lollobrigida, Bergman'la Harriet Anderson hep eli boş döndü- ler AKİS, 16 TEMMUZ 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: