16 Temmuz 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

16 Temmuz 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çe kongresi delegeleri, Aytaçla Gü- müşpalanın partinin kuruluşu sırasın- daki samimiyetlerini (o bildiklerinden, daha sonraki parti içi mücadelelerde Aytaçın Gümüşpalayla birlikte hare- ket ettiğini gazetelerden okudukla- rından, iri politikacının sözlerine bir mâna veremediler. "Üstelik, Aytaçın bir bardak suda fırtına kopardığı me- sele, mesele olmaktan çok uzaktı. Gümüşpala teşkilatın isteğine (o uya- rak bir şahsın A. P. ye alınmasına rı- za göstermiş ve bu hususta bir de telgraf çekmişti. Aytaç, Genel Başka- nının bu hareketini bir türlü yedire- miyor, İzmir teşkilâtını elinde evirip çevirdiğini sandığı için (omağlübiyeti kabul edemiyordu. Il sebep, artık bir askeri ihtilâli ihtimal dışı gören, ö yüzden de Gümüşpaladan kurtulma zamanı- nın geldiğine inanan, yüzdeki maske- yi indirip bütün manasıyla eski D. P. olarak ortaya çıkılmasını isteyen- lerin A. P. içinde çoğalması ve Apay- dının kuvvetlenmesidir Büyük Kongre olam. Çeken kazanacaktır. Burhan Apaydın, ken- disini bitirdiğimiz hafta içinde A. P, Genel Başkanlığına rahatça namzet görmeğe başladı. Konuştuğu kongre- lerde o karşılaştığı tezahürat oApay- Burhan Apaydın Başa güreşiyor dun ütopyasının içine biraz daha dal- dırdı. Bu defa mücadele, D. P. nin hakiki temsilcilerinin A. P. içinde kimler olduğu meselesi etrafında YURTTA OLUP BİTENLER dönecektir Irkçı Ekalliyet hiç ümit etmediği bir noktadan yaralanmıştır. Türkeş, 22 Şubatcılar ve Gümüşpalayla bera- ber hareket etmeleri halinde D. P. li kitleyi (okaybedeceklerdir. Apaydın- gücü, ırkçılardan korkan mutedil mil- letvekillerinin Ookendilerine (osempati beslemesinden ileri gelmektedir Şimdi taraflar, bütün güçleriyle D, P. nin devamının kendileri oldu- gunu savunmaktadırlar. Her konuş- mada C. H. P. nin kargısına çıkmala- rının, bol bol C.H. P. ye çatmaları- nın sebebi budur. Muhalefetteki A. P. de şimdilik geçer akça budur. Büyük kongrede, Gümüşpala ve etrafındakilerle Apaydın kardeşlerin grubu çarpışacaktır. Irkçıların, oA- paydına karşı Pala Paşayı destekle- melerini beklemek lâzımdır. Apaydın- lar Güney - Doğu Anadolu bölgesin- de ziyadesiyle tutulmaktadırlar. Gü- müşpalanın Karadeniz o bölgesindeki seyahati, Genel Merkezin bir kozu o- larak kullanılmaktadır. Büyük Kong- reye kadar, Meclis içi çekişmelerden uzak olan taraflar, gelecek delegeler üzerinde müessir olmağa çalışmakta- dırlar. Delirdik mi, yarabbi ? Vaktiyle söylendiği zaman, kaldırır tarafı kalmamıştır. belki inanılmadı. Ama şimdi, neticele- ri ortada bulunduğuna göre itiraz Yassı- ada duruşmalarında bir kaç büyük meseleyle yetinilecek yerde Komi- tenin o ziyadesiyle meşhur "Halk Psikolojisi" anlayışı yüzünden -bu anlayış, sâdece bir koca sıfır almış- tr- Köpek Dâvaları, Bebek Dâva- ları, Değirmen Dâvaları umumi ef kârın gözü önüne sürüldüğünden infial hissinin yerini zamanla acı- ma hissi almış ve saatlerin ibreleri suçluların lehine işlemiştir. e Hele İhtilâlden bir yıldan fazla zaman sonra Radyolarda, haksız iktisap nın açılması hapiste bulundukları için kendilerini savunamayan mari- fet sahipleri üzerine şefkat kana- dının gerilmesine sebep olmuş- ur. Bir devrin idarecileri ancak bu derece basiretsizlik gösterebilirlerdi. Düşünmek lâzımdır ki o sıralarda bu mecmuanın bütün sayfaları "yapmayınızlar", "etmeyinizler"le doluydu. Fakat bir kaç kargayı kendilerine kılavuz edinenler isteye- rek, yahut istemeyerek memlekette 15 Ekimin havasını elleriyle ve sâ- dece gafletleri dolayısıyla oyarattı- ar. Bugün, onlar iktidarda değil. A- ma ne görüyoruz? Ölmüş adamla- rın, haksız iktisap dâvaları gene görülüyor! Boş sıralar, reklâm me- raklıaı avukatların poz poz resim- leri, bedavadan beslenen bir propa- ganda ve tahrik edilen merhamet hisleri.. Yassıada macerasından bir yıl sonra tekrar bu hatayı işlemek için Türk milletini hiç tanımamak kâfi değildir. Hatalardan da hiç ders almamak lâzımdır. Menderes hakkında, haksız ikti- saplarıyla ne ispat edilmek istenili- yor? Hırsız olduğu mu? İnsaf edi- niz, bir Örtülü Ödenek dâvası gö- rülmemiş midir ve orada her şey ortaya dökülmemiş midir ve ortaya dökülenler o sırada gerçekten te- sir etmemiş midir? Ama tesir kimin üzerinde olduysa, orada kalmıştır. Bir kör, fanatik zümre buna, rağ- men hislerini değiştirmemiştir. Men- derese dair, Yassıadada açıklanan- lardan daha feci, daha utandırıcı ne açıklanabilir ve açıklansa bile bu artık kimi fikrinden caydırır ki ö- lülerin muhakemesine gidiliyor, in- sanlık duyguları gerçekten galeya- na getiriliyor? Akıl mıdır bu? Bun- da, kırk paralık halk psikolojisi an- layışı var mıdır? Ölü, asılmış ve cezasını çekmiş adam dâva edilir mi? O isimler gene mahkeme huzu- runa getirilir mi? Şimdi denilecek ki, hukukun ba- zı zaruretleri vardır ve kurtulmak imkânsızdır. kuk, hayatın dışında bir sayılıyorsa bu parlak mazerete söy- lenecek söz bulunmaz. Ama huku- kun böyle bir hususiyeti i Ölmüş kimselerin dâva edilmeme- si, pek âlâ kanun yoluyla mı, usul yoluyla mı, bir yoldan o önlenebi- lir. Emin olunuz, bundan dolayı şu anda ellerini uğuşturanlar ve mem- nunlukla Mintanlar kütlelere dönüp bu gafı istismar edenler, gürültüsü- nü yapanlar, hayırhah görünüp din- dar pozlar alanlardır. mıdır Ama, kabahat onlarda ki?

Bu sayıdan diğer sayfalar: