EĞ İTİ M Kongreler Kem söz sahibinin Antalya delegesi Nuri Kavak söz al- dığında Aydının Hisar sineması salonunda hava hayli elektrikliydi. Genç öğretmen söze: — Atatürküm, başöğretmenim sa- na sesleniyorum! Senin devrimle- rinin yıllar yılı bekçiliğini yapmış ve yapmakta olan 'öğretmenlerine bak neler söylüyorlar. oAtatürküm, başöğretmenim, ışıktan kaçanlar ışı- ğa saldırıyorlar." diyerek başladı ve sonra veciz bir ifade ile Kayseride bir siyasi toplantıda bütün Türk öğret- menlerini komünistlikle suçlayan A. . İzmir senatörü Ömer Lütfi Bozca- lıya cevap verdi. Salon alkıştan inli- yordu. Kürsüdeki hatip Nuri Kavak, bu heyecan tansiyonu içinde bir ses- teklif etti. için i. Türk öğ- retmenini asılsız bir itham altında bı- rakan zihniyet, sessiz bir yürüyüşle protesto edilecekti. Bu sırada eski ve tecrübeli bir öğretmen <A Rauf İnan söz aldı ve gençleri teskine ça- lıştı. Saatlerin 17.30 u gösterdiği sıra- nunden başladı. öğretmenin taşıdığı bir bayrak ve A- tatürk resmi bulunuyordu. Daha. ge- ride ise hemen hazırlanan dövizler yer alıyordu. Dövizlerde daha ziyade ulu önder ve en büyük öğretmen Atatür- kün sözleri yer almaktaydı. Türkiye Öğretmen (o Demekleri Milli Federasyonunun 15. Temsilciler Kurulunun sonuncu gün toplantısı iş- te bu hava içinde nihayettendi. Hedef Atatürk anıtı idi. Öğretmenler son derece vakür bir şekilde "Dağ Başını Duman Almış" marşını o söyleyerek yürüdüler ve kendilerine sataşan, it- ham eden ağızlara derslerin en kuv- vetlisini verdiler. En ilgi çekici hâ- disesi bu olan kongrede pandomim as- lında haftanın ikinci yarısındaki per- şembe günü koptu. O gün kongre erken saatlerde. saat 8.30 da -mutad kongre yeri olan Hisar sinemasında toplanmıştı. Tam o sırada Başkanlık Divanına gelen bir önerge ortalığı karıştırdı. Önerge- de Kayseride bir A. P. kongresinde bütün Türk öğretmenlerini komünist- likle suçlayan A. P. nin densiz sena- töründen bahsediliyor ve bu irkin hareketin protesto edilmesi isteniyor- du. Önergenin okunması biter bitmez, salon birden karıştı. "Yuh, kahrol- sun, kendisi komünisttir" sesleri salo- nu doldurdu. Delegeler ayakta ve ba- ğırarak hareketi protesto ediyorlar- dı. Bir çok delege kürsüye fırladı ve konuşmak istedi. Fakat Başkanlık di- vanı meseleyi yatıştırmak arzusun- daydı. Bu arada fazla heyecanlanan bir öğretmen -Davut Aksu- bayıldı. Bunun üzerine Başkan oturumu 10 dakika tatil etti. Oturum ikinci defa heyecan yatışmıştı. Bunun üzerine öğretmen ve eğitimci olamk saygı toplamış bulunan Rauf İnan söz ala- rak yatıştırıcı, teskin edici bir ko- nuşma yaptı. Bu arada yeni önerge- lerle orayın ciddi bir şekilde protes- to edilmesi istendi. Senato ve Millet Meclisi, Devlet ve Hükümet Başkan- larına birer telgraf çekilmesi karar altına alındı. Bu arada A. P. Genel Başkanlığına da bir protesto telgrafı yollandı. Em Madalyonun öbür yüzü Bu sırada A. P. Genel Merkezinde farklı bir hava esti. Bir senatörün bu derece densiz, ileri geri konuş- ması ve Öğretmenlerin protestosunun doğrudan doğruya A. P. ye mütevec- cih hale gelmesi A. P. içinde panik yarattı. Genel Merkez meseleyi tet- kikten evvel zevahiri kurtarmayı ter- cih etti ve hemen bir tebliğ yayınla- dı. Tebliğde hâdisenin üzüntü ile kar- şılandığı ve A.P. Genel Merkezinin bu e tahkikata giriştiği bildiriliyor ve sonra Tahkikatımla so ağfada, iddia sabit olduğu takdirde tü- zük hükümleri yerine getirilecektir" deniliyordu. Ancak hava kızışınca par tiden atılanların hava yatışınca bağı- ra basıldığı bilindiğinden tebliğ kim- seyi kandırmadı. A. P. Genel Merkezindeki paniğe A. P. nin organları gazeteler de ka- tıldılar. Sonhavadis ve Yeni İstanbul peşin bir kararla evvela (o Bozcalıyı savunmak istediler, sonra hâdisenin tekzibine giriştiler. Fakat bir defa olan olmuş, yangın bacayı çoktan sarmıştı. İç meseleler Sessiz oyürüyüşle sona eren kongre- nin asıl meselesi, tabii ki Bozcalı- nın hezeyanı olmadı. o Öğretmenler kendi meselelerinin pek çoğunu da karara bağladılar. Evvelâ Federasyon Başkanlığına rakipsiz aday olarak genç bir öğretmen, C. H. P. milletve- kili Şükrü Koç seçildi. Koç, Feyzioğ- lunu rahatlıkla saf dışı etti. Sonra da Federasyonun bir sendika (o hüviyeti iktisap etmesi karar altına alındı. 1963 yılı kongresi, 1962 yılının kongresinde en faal elemanlar olarak dikkati çeken Antalya delegelerinin şehrinde Antalyada toplanmaktır Dışa vuran iç! Bir odamın sözünün bir toplu- rinde düşünülecek olursa arada bir, bir zıpçıkı D. P. vârisinin yok öğretmenlere, yok askerle- re, yok gençlere, yok gazeteci- lere çatmasına, öteki onları suçlamasına erekir. madalyonun bir yüzü vardır. komü- sadece de- İsterseniz en aklı başındasını bulun, bir D, P. varisi, bir Kayseri oyakını, bir geçmiş o devir o menfaaiçisiyle konuştunuz mu bunların öğret- menlere de, askerlere de, genç- lere de, gazetecilere de beslemedi. ten Kolaylıkta lâket kuvvetleridir. larından, tuklarından, dan, bunlar etmişlerdir. nisttirler. başka his görüyorsunuz. sebepleri, Onları mevkilerinden, Jnönüyle işbirliği Hepsi nefret- iklerini memleketin o bu saltanai- kol- caka ve çalımların- yapan komü- Baş komünist de, İ- nönünün kendisidir. Millet on- lara pek âlâ, vetler razıyken bu ortaya kuv- başla- rına bütün bu dertleri getirmiş- lerdir. Öyleyse, yattır, hepsine ölüm! Sadece korku, sadece ihti- ki bu bir. avuç o vârisin tutmaktadır. o Ama ağzını kapalı zaman zaman bakıyorsunuz biri dayanamıyor o ve Böylece, çirkin iç dışa patlıy or. İç- vuruyor ve bir 31 Mart zihniye- ti ortaya firliyor. Hâdisenin üzerinde duru- lacak ve ibretle ai edilecek tarafi bundan ibaret Ömer L. Bozcalı Bir geveze