YURTTA OLUP BİTENLER Devlet Plânlama Teşkilâtı çalışıyor Bütün eller bir baş için min, ne kadar, ne şartlarla yardım yapacağıdır. Beynelmilel yardım te- şekküllerinden oalınacak (oyardımın prensibi bellidir. Bu teşekküller pro- jeye göre yardım yapmaktadırlar. İ- şin Oobu tarafını 5 Yıllık Plâna derce- dilmiş bol proje halledecektir. Ancak projeye bağlı bulunmayan yatırımlar labilmesi, bu teşekküller bakımından imkânsızdır. Ancak, OECD nin belke- miğini teşkil eden iki devlet -Ameri- ka ve Almanya- bu tip tediye için ko- laylıklar bulma imkânlarına sahiptir. Dünya Bankası kendisine bağlı ek te- şekküller vasıtasıyla böyle tediyeler yapabilecektir. Meselâ AlO -Ameri- kan Yardım Kurulu- bu tip tasarruf- larda bulunabilecektir. Bütün bunların yanında Konsor- siyumun iyi işlemesi için Türk dev- let adamlarına düşen büyük işler mevcuttur. Konsorsiyumun yardım talep ettiği devletlerle, iki münase- betler kurarak finansmanı kolaylaştır- mak işi Türk devlet adamlarının ba- siretine (oOkalmış meseledir. Konsorsiyumun, yardım konusun- da kesif faaliyeti 1963 yılından itiba- ren başlayacaktır. Ocak ayına kadar geçen zaman içinde teşekkülün iyi işlemesi için gereken küçük pürüzler üye devletler ve yardım talep eden devlet arasında halledilmeğe çalışıla- caktır Konsorsiyumun temin Oo edeceği yardım miktarı yılda ortalama 300 - 350 milyon dolar olabilecektir. Demokrasi Maceranın sonu mi haftanın sonunda, bir muayyen çevrenin umumi efkârın ilgisine sunmak istediği, esrarengiz polis romanlarım hatırlatır bir ma- cera sona erdi. Ümit odağarcıkları hınçahınç dolu 14'lerin temsilcileri Orhan Kabibay ve Rifat Baykal Anka- ra ve İstanbulda yaptıkları temasla- rın sonunda ümitleri kırılmış olarak Brüksele müteveccihen Oo bavullarım yaptılar. 13 Kasım operasyonu ile yurt dı- şında vazifelere tâyin edilen 14'ler bir kaç hafta evvel büyük ümitlerle gel- dikleri Türkiyede malüm bir çevrenin dışından pek sempatik ilgi göremedi- ler. Hele, 22 Şubatçılarla fikir birli- ği halinde olduklarını belirtmeleri ay- lardır şişirilmiş 14'ler balonunun kü- çük bir iğne darbesiyle sönüvermesi- ni intaç etti. Ordudan da sadece pek soğuk muamele gören Kabibay ve Baykal misyonlarım fiyaskoyla kapa- dılar. Bu yüzden de, giderayak, par- ti filan kurmaya niyetli olmadıkları- nı iddia ettiler, Halbuki yeni geldik- leri sırada, sadece parti kuracakları- nı değil, kuracakları partinin mutla- ka iktidara geleceğini büyük bir ca- kayla her önlerine gelene ilân ediyor- lardı. Fakat, güvendikleri (odağlan karlı bulmakta gecikmediler. Aslına bakılırsa, netice normaldir. 14'ler ve onların taraftarları uzun bir zamandan beri bir muayyen istikame- te itilmekteydiler. Bunun içindir ki kendilerinde kuvvetler teyeli" hüm eden Kabibay ve pek hissi arka- daşı Baykal, hazırlanan mizansene rağmen Türkiyede havanın lehte es- mediğini anladılar. Kabibayın temasları bitirdiğimiz haftanın içinde İstanbulda devam et- ti. Geçen haftanın sonlarında cuma günü İstanbulda Eminönü Meydanın- daki emekdar meydan saati tamamı tamamına 16'yı.gösterirken Mısırçar- şısının Eminönü cihetine bakan bü- yük cümle kapısının önünde, kızgın güneş altında gıcır gıcır parlayan ko- yu mavi renkli Mercedes bir otomo- bil durdu. Otomobil Brüksel plâkalıy- dı ve üzerinde CD-275 işaretleri oku- nuyordu. Arabadan ince yüzlü, si- yah güneş gözlükleri takmış, açık gri pöti kare kostümlü bir adam in- di. Onu, yine güneş gözlükleri takmış ikinci bir adam takip etti. İki adam, Mısırçarşısının kapısı önünde durdu- lar ve o sırada yanlarına gelen bir genç adamın elini sıktıktan sonra hep birlikte tekrar otomobile doğru yü- rüdüler. Koyu mavi Mercedes bu de- fa üçüncü adamı da alarak hareket etti. Olup bitenlerin hiç kimse far- kında bile olmamıştı. CD-275 plâkalı otomobilden inen ince yüzlü ve güneş gözlüklü adamın adı Orhan Kabibaydı. Arkadaşının a- dı ise Ruhi Soyuyüce idi. 22 Şubat o- laylarından sonra emekliye sevkedilen kurmay yarbay Ruhi Soyuyücenin 14' lerle ayrıca sihri bir rabıtası vardı ve Şefik Soyuyücenin kardeşi oluyor- du. Kabibay ile Soyuyücenin Mısır- çarşısının önünde bekledikleri üçüncü adam ise İstanbuldaki AKİS muha- birinden Oo başkası odeğildi. (AKİS muhabiri, Kabibay ile görüşmek is- tediğini söyleyince, kendisine, Ruhi Soyuyüce ile temas etmesi tavsiye e- dilmiş, bunun üzerine Soyuyüce ile gö- rüşülmüştü. Soyuyüce, Kabibayın son günlerde ziyadesiyle meşgul olduğu- nu, temaslar yaptığım ifade etmiş ve randevu temini için cuma sabahı telefon edilmesini istemişti. AKİS mu- habiri işin ucunu bırakmaya hiç de ni- yetli olmadığı için istenen saatte So- yuyüce ile tekrar temasa geçti ve "Saat 16 da Mısırçarşısının ka-