rahat ve rekabetsiz bir kazanç yolu telâkki edildiği için son yıllarda en büyük yatırımlara saha teşkil etmiş olan endüstrimizin bellibaşlı (o derdi, maliyet yüksekliğidir. Ancak, bunda işçiliğin tesiri çok cüzidir. Gerçekten, son yıllarda memleketimizde makine ile çalışan ve modern makinelerle donatılmış bir endüstri kurulmuştur. lerin gıpta ettikleri bile söylenmekte- dir. Ancak bütün bu yemliklerin ve otomatikleşmenin maliyetleri düşüre- ceği yerde yükselttiği, Ö lenebilir. Çünkü bu makineler (o ve teçhizat memlekette yapılmamakta, çok pahalı olan dövizler karşılığında dışarıdan gelmektedir. Halbuki bun- ların amortisman süreleri oldukça kısa olduğundan, istihsâl unsurların- da tesirleri çok büyük olmaktadır. Ayrıca bu tesislerin çoğu, aslında meteliksiz partizanların nüfuz tica- reti sayesinde sâdece krediye odaya- narak kurdukları tesisler oolduğun- dan, şimdi normal ciroda yüksek fa- izler belleri bükmektedir. Yukarıda izah edilen hususlar en- düstrideki işsizliğin en önemli âmil- lerinden birim teşkil etmektedir. Ger- çekten, endüstrinin kullandığı işçi sayısı artık istihsâl kapasitesiyle o- rantılı olarak artmamakta, istihsâl ar- tırabilmek için yeni makineler sipa- riş eden sanayici, bunların daima o- tomatik ve daha az işçiyle çalışır şe- kilde olmasını istemektedir. Türkiye- memleket gerçeklerine uyup uymadı- ğı sorusu gelmektedir. Yalnız bura- daki önemli nokta, bu gibitam otoma- tik makineleri kullanacak veya bakı- mım yapacak işçinin kaliteli ve tec- rübeli olması gerektiğidir. Buna gö- re böyle bir işçiye "verilecek ücretin, alelâde bir işçiye verilecek olandan çok daha fazla olacağı tabiidir. Ne- ticede, Otomatik tezgâhların kul- lanılmasıyla daha az sayıda, fa- kat daha tecrübeli ve bilgili kullanılması gerekmekte ve daha fazla olmaktadır. Yâni, otomatik ma- kineler kalitesiz işçilerin işsiz kalma- sı pahasına yepyeni bir kalifiye işçi sınıfının dogmasına sebep olmakta dır. ugün memleketimizde birçok hâl lerde işsizlik probleminin esas sebebi budur Diğer bir- problem, bir zamanlar enflâsyonist zihniyetin iktisadi o dev- let teşekküllerinin bütçe (açıklarını Merkez Bankasından kapatmalarına cevaz verdiği sıralarda, devletin iş- lettiği fabrikalara ve la yerlerine tür- AKİS, I6TEMMUZ1962 lü tesirlerle alman ve aslında istih- sâle faydalı hiçbir fonksiyonu o bu- lunmayan işçilerin tedricen tasfiyesi- dir. Bu gibilerin, yemden bir iş sa- açılmadan işten çıkarılmaları da piyasadaki suni krizi körüklemiş olmaktadır. Hattâ işsizlik mitingleri- ni, yürüyüşlerini tertipleyenlerin de bunlar arasından çıktığı söylenmek- tedir. Endüstrideki bu durumun hâl ça- resi, aslında endüstriyle uzak yakın ilgisi bulunmayan, fakat fabrikalarda iyi ücret verildiğini duyarak, çiftini ubuğunu satıp savup elindeki zem- biliyle büyük şehirlere koşuşan züm- renin bu akınının durdurulmasıdır. Zaten işsizliğin esası, iş ve emelle ara- sındaki arz - talep dengesinin emek yönünde bozulması demek olduğuna göre, sanayi o sektöründeki işsizliği SOSYAL HAYAT karış boş toprak kalmayıncaya kadar ekilip biçilmesi, sebze ve meyve bah- çesi yapılması bir ideal olmakla bera- ber, ekonomik her teşebbüste olduğu gibi bunun da bir rantabilite sınırı vardır. Herhangi bir arazi ekilip, ran- dımanlı şekilde ziraat yapılamaz. Toprağın karakteri, iklim şartları, sulama ihtiyaçları birer sınır teşkil eder. Çok kere bu şartlar birer handi- kaptır. Büyük zirai projeler, sulamasıy- la, gübrelemesiyle, toprağın ıslâhıyla birer kül hâlinde ortaya çıkınca, ya- pılması gereken yatırımlar odevâsâ rakamlara ulaşmaktadır. Bir kısmı da dövizle sağlanabilen bu büyük ya- trım projeleri yerine, "meselâ, düstri suali daima ziraatın lehine olarak ce- Turistik Kilyos plâjı Dıştaki cilâ Önlemenin pek o kadar cağı görülmektedir. Ecdat yadigârı ziraat Türkiyenin bir ziraat memleketi ol- duğu ve bu yüzden ziraat için ne yapılsa az geleceği iddia edilir. Asır- larca süren ihmal yüzünden yakın zamanlara kadar memleketimiz için bu hüküm doğru olmuştur. Geri kal- mış bir vatan, gelişememiş bir ekono- mi endüstrileşememiş bir bünye için yegâne çıkar yolun- en kolay yol toprağa sarılmak ve ondan birtakım ürünler almağa çalışmak olduğu doğ rudur. Nitekim, bugünkü dünyada sadece az gelişmiş ülkelerin değil taptaze bir hızla gelişmekte, kalkın makta olan -İsrael gibi- memleket lerin bile ziraate önem verdikleri gö- rülmektedir. Vatan yüzeyinde tek zor olmıya- vaplandırılmamıaktadır. Kaldı ki, problem daha çok cephelidir. Ziraa- tın gelişmesi zirai reforma, toprak- ların geniş arazi sahibi ağaların elin- den kurtarılmasına, sulamadan fayda- larının sağlanmasına bağlıdır. Cihan Savaşından sonra yurdumuza giren traktörler sayesinde daha ge- niş sahaların zZiraate kalbedilmesi, sü- rülüp ekilmedik saha bırakılmaması kabil oldu Ne zaman ki iklim şartlarının de- ğişmesi, traktörlerin yedek parçasız- lıktan durması veya ağanın bazı se- lenlerle tarlayı sürmekten vazgeçme- si yüzünden köyün zirai geliri azaldı, üstelik İstanbul denilen "taşı toprağı altından" bir diyarda, bacaları tüten