Haftanın İçinden Türkiye, 1962 Milletlerin hayatında öyle anlar olur ki, her şey bir i un estirilmesinde düğümlenir. Milletler, ha- yatlarının o EA Aİ donmuş haldedirler. Nasıl, bir buz parçasına şekil vermek için önce onu ısıtıp mayi ha- line getirmek lazımsa milletleri de katılıklarından sı- yırmak yapılacak ilk iştir. Bu başarılamadıkça girişile- cek her teşebbüs mukavemetle karşılanmaya ve hüs- ranla neticelenmeye mahkümdur. Ateşli, canlı, iman ve şevk dolu bir hava memlekete hakim kılındığı takdirde her şey kendiliğinden, inanılmaz derecede kolaylaşır. Türkiye şu anda, öyle bir noktada bulunuyor. Memleketin idaresini eline alan İkinci Koalisyon ve onun ekibi hakkında düşünceler belirtilirken, bu ana gaye göz önünde bulundurulmalıdır. Birinci Koa- lisyon, bütün politika çekişmelerinin üstünde, böyle bir ruha estiremediği için iflâs etmiştir. O Koalisyon, kısa ömründe bu fırsatı bir kaç kere eline geçirdiği halde her seferinde nefessiz kalmış, önünde açılan yeni yolda yürüyecek yerde Bizans usulü çekişmelerin labi- rentlerinde dolaşıp durmuştur. Şimdi, bunun sorumlu- luğunun kimde olduğunu aramak boş tar- tışmalarla vakit geçirmek olur. Mesele İkinci Koalisyo- nun ve onun ekibinin bu havayı memlekete hakim kıl- mak için hangi şansa sahip olduğunu incelemek ve bu şansı arttırmanın çârelerini bulmaktır. Bugün, hiç kimse zerrece şüphe etmemektedir ki Türkiyede demokratik rejim son ihanını vermekte- dir. İsmet Paşa, tarihi şahsiyetinin ağırlığını ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu şahsiyetin, son yılların dal- galanmaları arasında pusulayı Demokrasi istikametin- de tutan başlıca kuvvet olduğunu görmezlikten gelme- nin imkânı yoktur. D. P. nin otoriter idareye yönelme gayretleri, o kayaya çarparak heba olmuştur. 27 Ma- yıstan itibaren başka bir tarz idare hevesleri, onun var- lığı neticesi hüsrana uğramıştır. 22 Şubat akşamı akın- tıyı terse çevirme teşebbüsü, karşısında onu re ğundan dolayı bertaraf edilmiştir. Şimdi sonra aktif olarak kolları kati tarzda çekilseydi yeni bir tehlike anında dununa hakim olacak otoritesini ve prestijini muhafaza ede- bilirdi. Ama bunu yapmamış -veya yapamamış-, Oto- ritesi ve prestijiyle birlikte artık oyuna girmiştir. Ya oyunu kazanacaktır, ya da şahsiyetini tarih sayfaları- nın dışında, bugünkü hayatımızda hiç bir tesir icra et- meyecek tarzda yitirecektir. Zira, asıl gücünü teşkil eden memleketin sağlam kuvvetlerini, sorumlusu bu defa doğrudan doğruya kendisi olan bir başarısızlık halinde elinden kaçıracaktır. Böyle bir durumda, kayıp sâdece İsmet Paşanın değil, memleketin tamının olacağından dolayıdır şu an- da bütün iyi niyet erbabı, karşı tarafın pusuda bulun- duğunu mükemmelen bilerek ikinci Koalisyonu destek- leme kararını ilân etmiştir. Bu Koalisyonun, bir çok ve pek vahim kuruluş hatalarıyla zedeli okluğunu gör- düğü halde. Hata ların başında, İsmet Paşanın ta kendisinin bir ateşin, bir alevin, bir ruhun lüzumunu kavrayama- AKİS, 2 TEMMUZ 1962 Metin TOKER ması geliyor. Bu belki bir tabiatın, bir yeni pe bir kuruluğun veya m e neticesi. Sebep ne ol sa olsun, hâdise ortada. Birinci Koalisyona son ver- mesinden ikinci Mi çalışmalarındaki ilk inkı- taa, umumi efkâr tarafından ciddiyetle, hararetle des- teklenen Başbakan inkıtadan sonra, sahip göründüğü iradede zaafa düşmüş hissini uyandırmıştır. Eğer sıkı durabilseydi, eğer azimli tavrını devam ettirebilsey- di, eğer etrafına yıpranmamış isimlerden müteşekkil bir ekip toplayabilseydi daha baştan partinin güç ta- rafını kazanabilirdi. Garip, anlaşılmaz bir obezginlikle müzakerelerde işi oluruna bırakmış, garip, anlaşılmaz bir inatla memleketin hararetle istediği, muhtaç bu- lunduğu genç, dinamik kabineyi kurmayı reddetmiştir. Eğer bu bir kuvvet gösterisiyse, pek talihsiz ve şarklı bir kuvvet gösterme tarzıdır. Memleket Kabinede öyle isimlerle karşılaşmıştır ki, bırakınız damarlardaki ka- na hareket gelmesini, damarlarındaki kan donmuştur. D. P. iktidarının Demokrasi yolundan kati olarak sapmasından itibaren İnönünün giriştiği çetin müca- deledeki başarı sebebi, bir ateşi milletin yüreğinde alev alev yakabilmesidir. Memleketin bütün sağlam kuv- vetleri İnönünün şahsında, dalgalanan bir bayrak bul- muşlardır. O, her biri bir tarihi beyanname olan de- meçleri, nutukları, ayağına çizmelerini çekmiş halde dolaşmaları, Uşaklar, Topkapılar, Kayserilerdir ki ona unutulmaz "Yetmişlik Delikanlı" sıfatını kazan- dırmış ve onun harareti milletin ruhunu ısıtmıştır. Ay- nı havaya belki daha da fazla muhtaç bulunduğumuz bir anda o volkanın sönmüş olduğu intibaımın uyanma- sı bir büyük talihsizliktir. Kabinesini kurarken kaçırdığı fırsat, şimdi o İnö- nüyü iki misli ağır yükle karşıkarşıya bırakıyor. Gene, bizzat çizmelerini çekmesi ve parlemanter rejimi çok zaman Parlamentoya rağmen kurtaracak, devamlı kı- lacak mücadeleye girişmesi, donmuş, bezgin, bıkkın Türkiyeyi uyandırması gerekiyor. Onu bu tek çıkar yo- la itmek, onu bu yolda desteklemek rejime inanmışların İsteristemez görevi haline geliyor. İsmet Paşa, başkent- ten bu ekiple Türkiyeyi uyandırabileceğini sanıyorsa, sâdece kanunların, sâdece hükümet tasarruflarının, sâdece ekonomik ve sosyal tedbirlerin buna yeteceğine inanıyorsa hayal ediyor demektir. Bütün bunların hep- si yapılsa da ruh aleviyle desteklenmeğe, hiç bir şey yapılmamış olacaktır. Kaldı ki bir başka tehlike kendini kuvvetle his- settirmektedir. Bir ırkçı ekalliyetin eline geçmiş bu- lunan Muhalefet yurdun her tara memnunsuzluk- ları alev alev yakacaktır. Bu, satranç meraklısı İsmet Paşanın önüne kendiline, her şeyden cazip gelecek yeni politika labirentleri açacaktır. Rakiplerini bir defa da- ha mat etmek hevesiyle o labirentlere dalmaktan ken- dini alamadı mı, şahsını ve temsil ettiği rejimi İflastan hiç bir şey kurtaramayacak ve her şeye pek çok yazık ww. İsmet Paşa, rejime inananların işini kolaylaştır - mam, star . Şimdi her şey, rejime inananların İsmet Pa- şanın işini kolaylaştırmadaki din hileli bağlı ka- lıyor.