YURTTA OLUP BİTENLER sı kelimeleriyle tavsif o edilebilmekte- dir. Günde 10 lira 48 kuruş karşılığı çalışmakta olan İETT isçilerinin, di- ger devlet sektörlerindeki isçilere kı- yasla durumları pek parlak değildir. Kronik hale gelmiş asgari ücret me- selesinden başka, İç Yönetmelik me- selesi, işçileri, işveren durumunda o- lan İstanbul Elektrik Tranvay ve Tü- nel İdaresi Genel Müdürlüğü önünde tam manasıyla bir "kapıkulu" haline getirmektedir. İdare tarafından sebep gösterilmeksizin, sadece mahut "gö- rülen lüzum üzerine" kaydı ile işle- rine son verilmesini sağlıyan bu "İç Yönetmelik", İETT nin cefakâr işçi- leri aleyhine bir "Damoklesin Kılıcı" olarak kullanılmaktadır. Aslında iş yerlerindeki düzeni temin amacı ile hazırlanmış olan İç Yönetmeliğin tatbik şeklinin en hafif tâbirle hakka- niyet esaslarına aykırı olduğunda, in- saf sahibi herkes ittifak etmektedir. İETT idaresinin bir yabancı şirket ta- rafından idare edildiği (Cumhuriyet ten sonra iş akidlerinin tek taraflı o- larak feshi cihetine gidildiğini, emek- tar İETT mensupları şimdi tatlı bir hatıra olarak anmakta ve iç çekmek- tedirler. Geçmiş zaman olur ki.. Nitekim bitirdiğimiz haftanın Orta- larında bir basın toplantısı yapan Elektrik Gaz ve Motorlu Taşıt İşçile- ri Sendikası Başkanı Celâl Ayçetin, İETT idaresindeki durumu gözler ö- nüne serdi. Sempatik Ayçetin sözleri- ne: "— Nüfusu ikibuçuk milyona yak- laşan bir şehirde sabahın erken saat- lerinden gecenin sabaha eriştiği anla- ra kadar bilfiil çalışan İETT işçileri olarak uygar dünyada, kişilere göste- rilen iyiniyetli anlayışın hasreti için- deyiz" diye başladı ve şikâyetlerini sı- raladı. Asgari ücret ve İç Yönetmelik ar- tık behemahal ele alınması lâzım ge- len hususlardı. Köhne hale gelmiş İç Yönetmelik mutlaka yürürlükten kal- dırılmalı ve işten çıkarılan işçiler ye- niden "yuvaya dönmeli"ydiler. Ayçe- tin : "— Şirket devrini aratmak isteyen zihniyet, sahiplerinin bu davranışları- nı protesto etmeyi milli bir görev ad- detmekteyiz" dedi. Ayçetine göre, ayrıca, hasara uğ- rayan bir İETT vasıtasındaki zarar ve ziyanın tesbiti için İdarenin "tek taraflı olarak" seçtiği bir komisyon, daima işçilerin aleyhine kararlar ver- mektedir. Ayçetin bu komisyonda bir de sendika temsilcisinin bulunmasını istediklerini bildirdi. Zira, her hasar dolayısiyle işçiler en azından evet en 18 John Kennedy eri babası azından - 3 ila 4 binlira civarında taz- minat ödemek mecburiyetinde bırakı- lıyorlardı. Ayçetin bu arada İETT Ge- nel Müdürünün tutumundan da dert yandı. Genel Müdür Orhan İlteri, Ana- yasaya aykırı hareketlerde bulunmak- la itham etti ve hakkında Anayasa Mahkemesinde dâva açacaklarını bil- dirdi. Ayçetine göre, İETT Genel Mü- dürünün haksız hareketleri sadece bu kadarla kalmıyordu. İETT Genel Mü- dürü, ayrıca bazı işçileri kışkırtarak sendika aleyhine konferanslar verdi- riyordu. Ayçetin : "— İşçileri bölme gayretleri se- mere vermiyecektir" diye sözlerini tamamladı. Yüzünde haklı insanların samimi- liği seziliyordu. Ereğli mitingi Celâl Ayçetinin basın toplantısı yap- tığı sırada Türk işçilerinin gözleri, Karadeniz kıyılarında küçük bir kasa- baya çevrilmiş bulunuyordu. Yapı İş- çileri Federasyonu tarafından I Tem- muz günü yapılmasına karar verilen büyük mitingle ilgili hazırlıklara bi- tirdiğimiz haftanın ortasında humma- lı bir şekilde devam edilmekteydi. Ya- pı işçilerinin bundan bir müddet önce Ankarada yaptıkları spektaküler yalınayak yürüyüşten sonra bütün ü- mitler bu ikinci büyük toplantıya bağ- lanmıştı. Bu satırların okunduğu sıra- da yapı işçileri, Türkiyede hüküm sür- mekte olan işsizliği Türk işçisine ya- kışan vekar ve ciddiyetle dile getirmiş olacaklardır. Türkiyedeki bütün işçile- ri temsil eden Türk - İş Konfederas- yonunun, organizasyon işlerindeki eh- liyetleri müsellem idarecileri, bu mi- tinge nezaret edeceklerini açıkladılar. Hafta içinde Türk - İş Konfederasyo- nu Yönetim Kurulu bir tebliğ yayın- ladı ve Yapı İşçilerinin Zonguldak E- reğlisinde yapacakları mitingi destek- lediklerini bildirdi. Türk, - İşin tebli- ğinde mitingin gayesinin, "Türkiyede- ki işsizliğe çare bulunması yolunda a- lâkalıları ikaz" olduğu belirtilmekte- dir. Türk - İş bu arada son derece e- hemmiyetli bir noktaya hassasiyetle parmak basmakta ve "Türkiyedeki bazı yabancı şirketlerin işçilere karşı şirketlerinin işsizliği arttırıcı nışlarda bulundukları, bunların önüne geçilmediği takdirde, "Türkiye çapın- da" bir miting düzenleneceği belirtil- mektedir. Kennedy'ye şikâyet Yabancı şirketlerin Türk işçilerine karşı olan davranışları sadece "iş- sizliği arttırmak"la kalmamaktadır. Bilinen gerçek, yabancı şirketlerin, is- çileri istismar konusunda Mısır Fira- vunlarına taş çıkarttıklarıdır. e Nite- kim, İstanbuldaki Lâstik . İş Sendika- sı idarecileri, istismarcılığı son haddi- ne vardıran Good Year lâstik fabrika- sı idarecilerini, Amerika Cumhurbaş- kanı John F. Kennedy'ye şikâyet et- mekten başka çare bulamamışlardır. Lâstik - İş Sendikası Başkanı Rıza Kuas, Kennedy'e çektiği telgrafta, Go- od Year idarecilerinin Türk işçilerini “esir gibi" çalıştırdıklarını. Hükümet müfettişini evet Türkiye Cumhuriye- ti Hükümetini temsil eden müfettişle- ri ve sendikacıları kabul etmemekte olduklarını yana yakıla ifade etmiş- tir. Kuas, Kennedy'ye, seçimler sıra- sında sendikacıların itimadını kazan- mış bir politikacı olduğunu hatırlat- makta ve "İki Amerikalı müdürün zu- lümlerine karşı koymanızı zorunda kaldık" demektedir. Başkan Kennedy'nin bu samimi şi- kâyetnameyi kaale alıp almıyacağı o kadar önemli değildir ve buna lüzum da yoktur. Aslında tamamiyle sembo- lik bir mahiyet taşıyan bu telgrafın al. tında yatan gerçek, Türkiyedeki ya- bancı şirketlerin yabancı idarecileri- nin Türk işçisinin bir "köle" olmadı- ğım anlamalarıdır. Yabancı iş adam- larının kulaklarına küpe olması ikti- za eden bir husus da, Türkiye Cum- huriyetinde Kapitülâsyon devri imti- yazları modasının çoktan geçmiş ol- duğudur. Ne yazık ki, yabancı dost- larımız bunu anlamakta 30 küsur yıl geç kalmışlardır. AKİS, 2 TEMMUZ 1962 istemek