DIŞ ALEM ma, bu hiç bir zaman memleketi, hat- ta politikayı terkettiği manasına gel- memiştir. Komünistler ve siyasi par- tilerle ihtilafa düşmesi üzerine Ely- sees sarayından çıkıp giden General 1946'yı 1958'den ayıran oniki sene bo- unca bir nevi siyâsi papa olarak fi- kir söylemiş, Fransız Dışişleri (o Ba- kanlığının hemen yanındaki Palais d'Orsay otelinde zaman zaman tertip- lediği gösterişli basın toplantılarında aktüalitenin çeşitli meselelerinde vazi- yet almış, ismini unutturmamış, teka- üt olduğu zehabını vermemiş, aksine, Fransanın bir gün gelip kendisini iş- başına çağıracağıhavasını başarıyla beslemiştir. Gerçekten de, politika a- damlarının bencillikleri, küçük ve şahsi hesapları, parti dalavereleri kı- sa vadeli tasavvur ve tasarrufları, kuvwvetli, ciddi hükümet kurmaktaki başarısızlıkları Orduyu çileden çıka- rınca askeri sivili herkes Colombey'- deki, ağaçlıklı nefis bir park içinde bulunan evin kapışma koşmuştur. İ- tiraf etmek lâzımdır ki daha kriz, 1958 Mayısındaki alevli haline gelme- den Pariste çok siyaset ve fikir ada- nı kendi aralarında yaptıkları top- tantılarda Fransayı sâdece Generalin saygı uyandıran şahsiyetinin çık- mazdan kurtarabileceği noktasında ittifak etmiştir. Cezayirde Ordu a- yaklanıp ta General Massu'nün pa- raşütçüleri müdafaasız Parisi tehdit edince, inceden inceye düşünülmüş ve hazırlıkları yapılmış plân kazasız be- lasız tatbik mevkiine konmuştur. Başarılı bir askerlik hayatı General de Gaulle, 22 Kasım 1890'da Lille şehrinde doğdu. Bütün "de" taşıyan fransızlar gibi, kalabalık bir ismi vardır: Charles, Andre Joseph, Marie de Gaulle, Babası Henri de Ga- ulle, bir cezvit kolejinin o hocasıdır. Charles de Gaulle daha baştan, gön- lünü askerliğe kaptırdığını hissetti. Onsekiz yaşındayken Fransanın Har- biyesi olan Saint - Cyr okuluna gir- di, orada, zamanın usulüne uygun olarak bir yıl, erlerle birlikte asker- lik yaptı. 1912'de, sınıf birincisi Alp- -onse Juin olan -sonradan Mareşal payesine yükselmiştir- bir devrenin en iyi on talebesinden biri olarak su- bay çıkdı. General de Gaulle'ün kaderi, en sonda karşısında vaziyet aldığı talih- siz Mareşal Petain'in kaderiyle he- men hep irtibat halinde olmuştur. As- teğmen de Gaulle piyade sınıfını seç- ti ve Albay Petain'in komutasında Arras'ta bulunan 33. piyade alayında mesleğe atıldı. İki adamın münase- betleri öyle başladı. Harp patlak ver- diğinde, arada yüzbaşılığa terfi etmiş olan de Gaulle 1916'nın Verdun sa- vaşına General Petain'in maiyetinde iştirak ettiği, ağır şekilde yaralanıp savaş meydanında kaldı, oalmanlar kendisini kaldırıp esir ettiler, Gene- rali de ona, Legion d'Honneur'ün Haç nişanını verdi. Genç subay harp bittikten bir kaç yıl sonra kendini yeniden Petain'in yanında buldu. Mareşalliğe (o yüksel- De Gaulle halk arasında Modern d'Artagnan miş bulunan Petain Yüksek Harp Şü- rasının Başkan Muavini olmuştu. Yüzbaşı de Gaulle, onun kabinesine verildi. Bu görevinde bir kaç sene ka- lan genç asker arada binbaşı oldu, yakın Doğuya gitti, 1931'de tekrar Mareşal Petain'in kurmayına bağlan- dı. Bu görevinde 1933'e kadar kaldı. Harp kendisini Albay rütbesiyle Aşa- gı Alsasdaki IV. Ordunun Zırhlı Tu- gayına kumanda ederken buldu. Ara- da mesleğiyle alakalı Ur kaç kitap yazmış ve dikkati çekmişti. Bilhassa, Fransanın motorize ve ihtisas sahi olmuş zırhlı birlikler teşkil o etmesi yolundaki tavsiyeleri üzerinde durul- muş, fakat bunları Fransız Parla- mentosu kabul etmemiş, buna muka- bil karşı taraf, Alman Generali Gu- derian fikri benimsemişti. Bu anla- yışsızlık, genç askerin Parlamentoya karşı olan inancını çok sarstı. 1940 Mayısında General rütbesini alan Charlesde Gaulle, kısa güren savaşlar esnasında elinden geleni yap- tı. Ama, Fransanın çöküntüden kur- tarılmasına imkân kalmamıştı. Ta- rihi 1940 Haziranının 6'sında kurulan Paul Reynaud kabinesine Milli Sa- vunma ve Harp işleri Bakan Yardım- cısı olarak katıldı. Alman orduları fransız toprağın- da ilerlerken Fransa iki cepheye ay- rılmıştı: Teslim ya da Mukavemet! General de Gaulle, Mukavemet taraf- tarlarının en imanlısı oldu. Karşısın- da, eski komutanı Mareşal Petain vardı. Petain'e göre mütareke yap- mak şarttı. Fransız ordusu, kıta üze- rinde hezimete uğramıştı. Ne kurta- rılma, o kâr kalacaktı. Buna muka- bil de Gaulle Hükümetin İngiltereye layamadı. Reynaud, inisyatifi mütare- ke taraftarlarına terkederek istifa etti. Ertesi sabah, 17 Haziran'ın saat 9'unda General De Gaulle Londraya e Orada, ayağının tozuyla, B.C. nin mikrofonundan meşhur w Haziran çağırısını yaptı: Fransa bir muharebeyi kaybetmişti, harp de- vam ediyordu ! Mukavemet lideri Harp yılları, genç General için kolay olmadı. Bir defa, gençliği ve kı- demsizliği handikaptı. Ondan sonra inatçılığı ve dikbaşlılığı, Fransa hak- kındaki biraz günü geçmiş fikirler!, telakkileri kendisiyle iş görmeyi güç- leştiriyordu. Bilhassa Roosevelt bu huysuz mukavemetçiden çok yaka silkti ve onun yerine bir başkasını ge- çirmek için elinden gelen gayreti gös-- terdi. Savaş talihinin müttefiklere AKİS, 2 TEMMUZ 1962