madığını halde oteller ve lüks binalar yaptırmaktadır. İşçi evleri konusunda Sigortanın dikkatini çeken konuşma- sında İzmir Bölgesi Türk - İş temsil- cisi Burhanettin Asutayın : 1) Sigortaları bir taraftan İzmir Bölgesindekiler gibi iki oda bi- rer hollü ev yaptırır. Bu evlere de tabut bile sığmaz" demesi, Sigorta temsilcilerini KA, işçileri memnun ediyor İşçilerin oran, daha doğrusu Çalışma Bakanından istedikleri önem- li bir husus ta en yakın zamanda bir İşçi Sigortaları Bankasının kurulma- sı oldu. İşçi Sigortalarına ait bir Bankanın kurulması halinde işçi öde- neklerinden kesilen primler daha iyi kazaları da işçiyi tehdit eden bir afet halinden kurtarılacaktır. Nitekim son yıllar içinde iş kazaları bir hayli art- mıştır. Sâdece geçen yıl içinde 600 bin işçiden 78 bini iş kazası geçirmiş- tir. Sigortanın da halihazırda içinde bulunduğu imkânlarla bu konuda hiç- bir işe yaramadığı bir gerçektir. Kongrenin son günü konuşan işçi temsilcisi oSabri Tığlı, sosyal refor- mun işçiyi refaha kavuştaracak tek yol olduğunu söylerken, Sigorta bün- yesinde istenen değişikliğin yapılma- ması halinde muztar duruma düşen binlerce işçinin ilerde karşılarına bu şekilde çıkmıyacağını hatırlattı. Bil- hassa, işçinin tam güvenini elde et- miş bulunan Çalışma Bakanı Ecevitin işçi haklarının korunması hususunda uyanık olmasını istedi. Kongre, çarşamba günü sona e- rerken, pek çok delege, sâdece kur- dunu dökmüş olmanın rahatlığı için- de geldiği yere dönerken, pek çoğu 'da"Ümit şu dağın ardında" demekten kendini alamıyordu. KİTAPLAR Aşka Çağrı (Rabindranatlı Tagorenin şiirleri, iğ çeviren Tarık Dursun K., Ü- mit ınları, o Çeltüt Matbaacılık İs- tanbul e 63 sayfa 3 lira): Tagore, Hind edebiyatının en büyük şairidir. Ünü Hindistandan çok, dünyaya yayılmıştır.. Bizde bile pek çok Tagore çevirisi vardır. Hem- bunların tarihleri de oldukça eskidir. Bir ölçüde Hayyamı, bir ölçüde Mev- lânayı andıran Tagore, dünyanın en yaygın dili ingilizceyle yazdığı için de, tanınma ölçüsü çok geniş olmuş- tur. Aşk üzerine; yaşama üzerine gerçekten güzel şiirler yazmış olan Tagore'nin şiirlerinden bir demeti di- limize' çeviren Tarık Dursun K., şa- ir olmadığı halde, özlü ve köklü bir sanatçı: olduğu için şiirleri gerçek- ten asıllarına yakışır bir başarıyla türkçeye kazandırmıştır. İşte Tago- re'den dilimize çevrilen boylu şiirle- rin yanında yer alan oüçlüklerden dörtlüklerden bir iki örnek: "Gayrı bu yolu sevmiyorum - Kalabalıkken bile . Ipıssız geliyor." "Şana evime gel demiyorum - Benim uçsuz bu- caksız yalnızlığıma gel" "Biz * nasıl- dık da yabancıydık düşlerimizde - U- yandık - Tanış olduk." "Testimden suları döküyorum - Bir içimliği ba- na yeter - Yol boyu." Bunlar, rastgele seçilmiş . şiirler- dir. Boylu şiirlerin çevirisi ve aslı daha da güzeldir. Sanat sanat, için- dir anlayışının büyük şairlerinden bi- ri olan Tagore'nin "Aşka Çağrı" ad- lı kitabı, şiir meraklılarının zevkle o- kuyacakları bir kitaptır. Kitabın ba- şında, Tagore hakkında Hindi.tan Cumhurbaşkanı Yardımcısının da bir tanıtma yazısı yer almaktadır. Anayasa Sözlüğü (Hazırlayan: Ömer Asım Aksoy, Türk Di Kurumu, Yayınları 187, İkinci bas- Türk Tari Urumu Basımevi, Ankara 1962, 101 sayfa, 250 ku- ruş). 9 Temmuz 1961 günü Halkoyuna sunulan ve halk oyunca da kabul edilen İkinci Cumhuriyetin Anaya- sası, dil bakımından oldukça ileri bir . Dilenir ki, bu Anayasa 1924 Anayasasının akıbe- tine, uğrayıp, politik bir takım oyun- lar sonunda işbaşına gelen ve çoğun- luğu sağlayan bir gerici iktidar ta- rafından kuşa çevrilmesin. Türk Dil Kurumunun Çilekeş 11- yelerinden biri, Ömer Asım (Aksoy, yeni Anayasanızın dilimize getirdiği yeni anlamları, hazırladığı bir osöz- lükte, Osmanlıca karşılıkları ile bir- likte ortaya koymuştur. Büyük bir titizlikle hazırlanan bu sözlüğe şöyle bir göz atmak dahi, dil bakımından kuşa çevrilmiş olan 1924 Anayasası ile yeni Anayasamız arasındaki ay- rıntıları bütün açıklığı ile ortaya ko- yacaktır. Dil mürtecilerine de ders olur diye, bu sözlükte osmanlıca v# türkçe karşılıkları gösterilen birkaç örneği sıralamakta fayda vardır. Ye- ni Anayasamızda, "sarahaten" yeri- e "açıkça", "aleni" yerine "açık", "namzet" yerine "aday", "saha" ye- rine "alan',, "muahede" yerine "and- , taharri etmek" yerine "ara- E 3 a gunluk”, zel", "nizamname" "adem-i itimat" yerine “güvensizlik”, "dahiliye" yerine "içişleri", . "dâva ikame etmek" yerine "dâva açmak", "kesb-i okanuniyet etmek" yerine "kanunlaşmak”", "yeterlik", o "vabeste" 1", "tezahürat" yerine "vazetmek" yerine de "koymak" ke- limeleri kullanılmıştır. Günümüz Türkiyesinde bu keli- meleri oyadırgayacak, kullanmaya- cak insan var mı, diye düşünmek mümkündür. Ama rahatça söylenebi- lir, rahatça isbat edilebilir ki, Ana- yasamızdaki bu köklü değişiklik, Türkiye Büyük Millet Meclisinde dik- kate bile alınmamaktadır.' Meclisle- rimizde hâlâ, Başkanlık Kürsüsün- den başkanlar, konuşma kürsüsünden de hatipler rahatça osmanlıcanın en ağdalı terkiplerini bülbül gibi şakı- makta, Meclis Tutanaklarında hâlâ, “zabıt ceridesi", "takrir", “tenki etmek" gibi kelimeler rahat- ça kullanılmaktadır. Bunları önleme- nin çâresi yok mudur? Elbette ki vardır. Biraz izan, biraz akıl, Ana- yasaya ve milli iradeye azıcık saygı, bunu önler. Önler ama, sayın millet- vekillerimiz, sayın bakanlarımız ve sayın Meclis yetkilileri bunu akılla- rının köşesinden bile geçirmemekte- dirler. İşte bunun için olacak, Türk Dil Kurumu ve Ömer Asım Aksoy, bir kolaylık olsun diye Anayasa Söz- lüğünü, hazırlamışlardır. Ne var ki, "kim okur, kim dinler varak-ı mihr-ü vefayı?". AKİS, 2 TEMMUZ 1962