Viyana ve liyatro Viyana, Mayıs 1962 Son yıllarda hava yoluyla Viyanu- ya uğramış olanlar, bir hangar- dan farksız olan eski meydan bina- lı yerine şimdi, cam, aliminyum ve ışıktan yaratılmış bir sarayla kar- şılaşmışlardır. Modern mimarinin en yeni ve zarif örneklerinden biri olan bu meydan binası, İkinci Dünya Sa- vasından sonra, büyük hamleler yapmış olan küçük Avusturya Cum- huriyetinin hızlı kalkınmasını izle- memiş, Viyanada yıld yıla çoğa- lan modern binaları, otelleri, hele Stadthalle ile Şehir Müzesini görme- miş olanları belki şaşırtabilir. Ama, 1918 — 38 yıllarında kerliferli in- nanların utanarak sadaka istedikleri Viyana sokaklarında şimdi işsiz a- damdan değil, hususi otomobil ve turist akınından geçilmediğini bilen- ler için bunda şaşılacak bir şey yok- tur. Çalışan bütün Avrupa şehirleri gibi Viyana da iktisadi bir gelişme içindedir. Bunu yalnız hava yoluy- la değil trenle, otomobille seyahat edenler de hemen fark edebilirler. Hava bombardımanlarından harabo- lan güney ve batı istasyonları, şim- di, elektrikli merdivenlerle, geniş hallerle, salonlarla donatılmış, yep- ribirinden güzel yeraltı geçitleri ya- pılmıştır. Bu geçitlerdeki mağazalar, kafetaryalar yabancıların en çok uğ- radıkları -ve inşaat masraflarını en kısa zamanda çıkaran- yerler... İn- san, savaştan yanmış, yıkılmış bir hakla çıkan Viyananın bugünkü pı- rıl pırıl haline baktıkça, bu ateşe gir- memiş olan güzel İstanbulun şehir- cilik bakımından hâlâ kurtulamadığı perişanlığı, nakil vasıtalarının ak- aat ak başlarını acı acı düşünüyor. Viyananın bütün güzelliği İmpara- çitlerinden, ra giden tertemiz asfalt yollardan i- baret değil. Viyananın gözleri oldu- AKİS, 2 TEMMUZ 1962 ğu kadar ruhları da doyuran başka anıtları var. Bunların başında tiyat- roları geliyor, Şehrin göbeğindeki ünlü Viyana Operası birkaç yıl son- ra -1969 da- yüz yaşına basacak. Bi- raz ötesinde, eski Avusturya - Ma- caristan İmparatorluğunun medeni ihtişamını hâlâ ayakta tutan Hof- burg sarayının karşısında, 175 yıl- danberi Alman diliyle konuşan ülke- lerin en köklü sanat ocaklarından biri, Burgtheater var. Bir zamanlar Max Reinhardt'ın yönettiği ar Josefstadt Tiyatrosu var. Müzik A- kademisinin altında, irem in bir şubesi olarak çalışan Akademit- heater var. Volkstheater var. Daha çok operakomiklerle operet oynayan Volksoper var. Baştanbaşa tamir ve restore edilerek yeniden açılmak ü- zere olan, Viyanalıların gözbebeği An der Wien Tiyatrosu var.. Bu ti- yatrolardan, geçen yüzyılda, Ferdi- nand Raimund ve Johann Nestroy gibi ünlü aktör - yazarlar yetiş- miştir. Viyananın tiyatro bakımından bir üstünlüğü de, tiyatro sanatı öğretim ve araştırmalarına Devletçe verilen ehemmiyettedir. Herkesçe bilinmi- yen ve karıncalar gibi sessizce yürü- tülen bu ilmi çalışmalar bugün dört merkezde toplanmış gibidir. Başta Viyana Müzik Akademisine bağlı o- lan, Schönbruan sarayındaki "Reiu- hardt - Seminar" geliyor. Sarayın eski Tiyatrosundan Tatbikat Sahne- si olarak faydalanan ve geçenlerde 100. yıldönümü kutlanan bu ünlü ti- yatro mektebi bütün Avusturya sah- nelerini beslemektedir. Dünyaca ta- nınmış birçok sanatçılar, sinema re- şisörü G. W. Pabst, komedyen Pau'a , Kathe Gold, Albin Skoda bu okuldan yetişmişlerdir. İkincisi "Sahne Dekorları ve Süs- leri Yüksek Okulu"dur. Ünlü deko- ratör Emil Pirchan'ın üstün bir se- viyeye ulaştırmış olduğu bu Okul yalnız sahne ressamı, dekoratör de- ğil, modern sahne tekniğinin her branşında yetkili uzmanlar yetiştir - mektedir. Üçüncüsü, Viyana Üni- versitesi Edebiyat Fakültesine bağlı olan Tiyatro Tarihi oEnstitüsüdür. Prof. Heinz Kindermann'ın yönetti- ği bu Enstitü, daha çok tiyatronun nazariyatı üzerinde çalışmak iste- Lütfi AY yenlere geniş imkânlar sağlamakta- dır. Dramaturg, tiyatro yazarı, eleş- tirmeci, tiyatro tarihçisi olmak iste- yen gençler bu Enstitüden feyzalı- yorlar. Nihayet Avusturya Milli Kü- tüphanesi ile Viyana Şehir Kütüpha- nesinin tiyatro kolleksiyonları, bü- tün bu ilmi çalışma ve araştırmalar için zengin bir kaynak olmaktadır. Milli Kütüphanenin dünyada bir eşi daha bulunmıyan tiyatro kolleksiyo- nu -1888'e kadar Burgtheater'i ba- rındırmış olan- Michaelerplatz'daki eski Hefburg'un bir kanadında, 23 salonu doldurmaktadır. Prof. Fahir İz, Türk diliyle yazılmış İlk tiyatro metni olarak "Papuççu Ahmet" pi- yesini bu kolleksiyonun Türkçe yaz- maları arasında bulmuştur. İnsan bunları gördükten sonra A- vusturya hükümetinin yalnız Viya- nadaki Devlet sahnelerine yılda ne- den 89 küsur milyon lira ödenek ver- diğini daha iyi anlıyor. Avrupa Kültür Vakfının Brüksel Kongresi dönüşü iki akşam kala- bildiğim Viyanada, üstün seviyede sanat adamları, sanatçı kuşakları yetiştirmek isteyen bir milletin işe nerelerden başlaması gerektiğini anlatan bu ilim ve sana ocaklarını gezebildim. Bir akşam da Burgthe- ater'de Shakespeare'in "III. Ric- hard"ını seyrettim. Leopold Lindt- da balina gelen, muazzam yağlı bo- ya panolar önünde oynanıyor, geri plâna yerleştirilen dövme demir par- maklıklar da devrin havasını verme- ye yetiyor. Bütün oyun, sayısı 22 yi bulan bütün tablolar, kurulmuş Ur saatin şaşmaz düzeni içinde, akıp gidiyor. Her oyuncu, rejinin el yorumu, üslübu içinde ne yapacağını çok iyi biliyor ve genç bir komedyen, Heinrich Schweiger, Shakespeare'in esere adını veren topal kahramanını, İngiliz meslekdaşlarının gıpta ede- cekleri "Sobre" bir kompozisyon 1- çir.de, sürükleyici bir oyunla yaşatı- yor. O kadar ki insan, üç saat süren temsilden çıkarken, Burgtheaterden değil İngiliz tarihinin karanlık deh- lizlerinden çıkmış gibi oluyor ve Vi- yana gecelerinin serinliğinde rahat bir nefes alıyor. 31