dan biri de Cüneyt ve Mediha Gök- çer çiftinin, beş altı yıl fince, Anka- radan bağlıyarak İstanbul, Bursa, İz- mir ve Adanaya kadar götürüp tanıt- tıkları "Bir Yastıkta" oyunudur. Bu oyunu, o zamanlar, Devlet Tiyatrosu- nun ünlü sanatçılarından görmüş O- lanlar, kısa bir süre sonra, başka bir toplulukta kolay kolay ele alınabile- ceğine ihtimal verememiş olmalıdır- lar. Ama işte, mesut buluşları ve i- sabetli seçimleri olan Haldun Dol- men, Jan de Hartog'un bu hoş zarif eğlendirici ve "tedai" yüklü oyununu cesaretle tekrar ele almış, sahnesine çıkarmış pek de iyi etmiştir. Çünkü İstanbulda pek az seyir cinin vaktiyle görebilmiş olduğu bu güzel oyun, kendi Janrında bir küçük şaheserdir ve kaabiliyetli İki sanatçı- ya bütün sanat güçlerini ogösterme)-: imkanını kazandıracak niteliktedir. Üstelik, İlk evlilik gecesinden yaşlılık yıllarına kadar "bir yastıkta?' koca yanların -hatta buna imkan bulama mış olanların- daima zevkle seyrede çekleri bir konuyu işlemektedir. Bi ribirini gerçekten seven iki hayat yol daşının dünyanın her yerinde, her za man yaşadıkları ve adına "aile haya- tı" denen o macerayı... Sahnedeki oyun Küçük (oSahnede "Bir Yastıkta' gördüğümüz yeni yüzler Gülriz Süruri -Agnes- ile Erol Keskin -Mic hael-dir. Haldun Dormen "Bir Yas tıkta"yı sahnesine çıkarmak için bun dan daha uygun temsilciler bulamaz; di. Gülriz Süruri, Küçük Sahneye ge çelibert büyük gelişmeler gösteren sa nat kaabiliyetiyle Agnes rolü için bi çilmiş bir kaftan olmuş, daima zari kalan bir oyunla "gençkız"lıkta “kritik çağ"a kadar duygulu bir ka dinin otuzbeş yıllık evlilik hayatın bütün e yaşatmakta güç lük çekmemiştir Erol Keskine gelince: Küçük Sah neden yetişen kuşağın en cevherli sa natçılarından biri olduğunu, biribirin- den tamamiyle ayrı tip ve karakterler deki rolleriyle - hele "Bir Parmak Bal"daki oOUunutulmaz o kompozisyo- nuyla - isbat etmiş olan bu genç ko medyen Michael rolünde, Gülriz Sü- ruriye çok uygun düşen bir partön- olmuş, uzun bir evlilik hayatının "i- deal okoca"tipine kuvvetli, neşeli tesirli bir yüz kazandırmıştır. Engin Cezzarın ölçülü sahne düze- ni, Doğan Akselin de iç açıcı ve "nük- teli" dekorları içinde bu isabetli rol dağıtımı ve seviyeli oyun sayesinde - dir ki "Bir yastıkta" mevsim sonunun en başarılı oyunlarından biri olarak İstanbulda hâlâ zevkle seyredilen ko- medilerden biri olarak afişte kalmış- tır. SİNEM A Filmler *'Gölgeler" 1958 yılının sonlarına doğru Fran- sa, Yeni Dalgacılarla (o değişik ve çarpıcı bir sinemaya ulaşırken, Holywood dışında, çoğunlukla New York'ta yeni kıpırdanmalar oluyor- du. Sinema ve televizyonda kendile- rini üçüncü sınıf filmlerde denemiş bir takım gençler, Fransadaki gibi bir şeyler yapmanın tedirginliğini duy- maya başlamışlardı. İlk O kıpırdanış, 1958 yılının son aylarına rastlamak- tadır. Çıkış, John Cassevetes'ten dil miştir. Genç oyuncu önce 16 mm. u- üerine "Shadows - Gölgeler" adın verdiği filmini çekmiş, bitirmiş, son- ler" ile açmıştı. Önemli olan da buy- du. Çekişme Passevetes'in filmi "Shadows - geler" çeşitli yönlerden önem taşı- maktadır. Amerikan sinemasına bü- pencere açmayı başarmıştır. lik, büyük tröste karşı çıkılmasın- da kaçınılan bir savaşta yenilgiye de uğramamıştır. Dağıtımcılar bu çeşit filmlerin önünü kesebilmek amacıyla her türlü ekonomik baskıyı gençler üzerinde denemişler, fakat İngiliz da- ğıtımcıları yayılma konusunda genç- lerin elinden tutunca, bu baskı da bek- lenen sonuca ulaşamamıştır. o Genç- Hamier Borenine, Teme ve Milis * 'Aşk Mevsimi" 'nde Filmi götüren iyi oyuncudur da bunu 35 mm. ye aktarmıştır. Jassevetes'in bu ilk deneme filmi gös- terildiğinde heyecan yaratıcı (o bir reni Dalgacılarının eserlerini tutu- yorlar, İsveçli genç sinemacı oBerg- nan üzerinde duruyorlar ve yeni dü- şünceleri, gereken açıklamaları de yaparak büyük yığınlara sevdirmeye çalışıyorlardı. Dar bütçeli filmlerle i- şe girişen A. B. D. li gençler de ten- kitçilere güvenmekteydiler. Umut ve- rici kıpırdanışlar, tenkitçilerin des- teğini de sağlayınca, gençler birbiri arkasına ortaya çıkmaya başladılar. Yolu, Cassevetes "Shadows - Gölge- ler, Amerikan sinemasındaki çökün- üyü açıkça ortaya koymuşlardı. Star sistemine adsızlar, yüksek yatı- daha başarılıdır. Hollywood, gençle- rin açtığı bu yeni yoldan gidecek mi- dir. Bu soruya kesin olarak "hayır" diye karşılık o verilebilir. £ Hollywood" sineması, başlangıcında olduğu gibi. gerçek dışı sinemasını yine sürdüre- cek ve önemini her geçen günle dair çok kaybedecektir. Cassevetes'in filmi "Shadovws - Gölgeler" kısa bir hikâ- ye üzerine kurulmuş ve aşağı yu- karı "free cinema - özgür sinema" ku-"