KADIN Ankara Milletlerarası temas kadın derneklerinin faaliyetleriyle | ilgilenmeye başlı- yan Türk Basını, geride bıraktığımız haftanın sonunda, Gazeteciler Cemi- yetinin yeni tanzim edilen şirin loka- linde yeni bir dernekle, "Türkiye Kadınlar Dayanışma Birliği" ile ta- nışma İmkanını buldu. o 1880 yılında Amerikada kurulan "Enternational Council of Women"in Türkiyedeki bir bağımsız kolu sayılabilecek olan "Türkiye Kadınlar Dayanışma Birli- ği" Oo memleketimizde iki yıl oOönce kurulmuştur ve merkezi Ankarada- dır. Türkiye, bu milletlerarası teşek- külün 48. üyesidir. Birliğe üye ola- bilmek için Hür Dünyaya mensup ol- mak şarttır. Amaç, muhtelif memle- ketler kadınının, özellikle sosyal a- landaki durumunu tetkik edip geliş- tirmek ve kanun çerçevesi içinde, milletlerarası temaslarla, bu yolda işbirliği yapıp, imkânlar hazırlamak- tır. Milletlerarası Genel Kongre Uç yılda bir, değişik memleketlerde top- lanmakta ve kadınlık meselelerini konuşup kararlar almakta, üye dev- letlerden birini (o başkanlığa seçmek- tedir. Şimdiki Genel Merkez Paris- tedir. Üyeler okendi memleketlerin- de, tam bir bağımsızlık içinde, mem- leketlerinin şartlarına, ihtiyaçlarına göre bir çalışma programı hazırla- yıp tatbik etmekte ve milletlerarası temaslarda bu programları rapor ha- Son günlerde linde kongreye vermektedirler. Böy- lece, o birbirlerinin o tecrübelerinden faydalanma yoluna (o gitmektedirler. 1960 yılındaki Büyük Kongre İstan- bulda yapılmış ve Türkiye i Bakanlığı tarafından o finanse edil- miştir. Türkiye Kadınlar Dayanışma Birliğinin bugün yalnız İstanbulda bir şubesi vardır, fakat teşkilât kı- sa zamanda Anadoluyu da içine ala- rak genişliyecek bir çalışma progra- mının tatbikine başlamıştır. | İstan- bul ve Ankara merkezleri Sanat, Ev Ekonomisi, Kadın, Çocuk Sağlığı, E- gitim, Muhaceret, Sinema Komis- yonları halinde çalışmaktadır. e Bir- lik, herşeyden önce, bir mânevi yar- dım derneğidir. £ Kadını mânevi ba- kımdan ele almakta, onu topluma ve kendi kendisine yararlı hale getirme- ge çalışmaktadır. Gazeteciler Cemiyeti o lokalindeki basın toplantısında birliğin kurulu- şu ve amaçları hakkında izahat ve- ren Başkan Münevver Ertanın en çok üzerinde durduğu şey, işte bu AKİS, 21 MAYIS 1962 oldu. Birliğin maddi yardım dernek- leriyle karıştırılmaması şarttır. Anne ve babaya okul Türkiye Kadınlar Dayanışma Bir- liği Genel Başkam Münevver Er- tan ile Genel Sekreter Asiye Başol, basın toplantısından hemen sonra Ro- maya, bu teşekkülün olağanüstü bir kongresine katılmaya gittiler. Kon- gre, tüzükte yapılacak bir değişiklik için toplanmaktadır, fakat 48 Üye- nin değişik konularda hazırladığı ra- porlar da okunacak ve dünya kadın meselelerine (oışık tutmaya çalışıla- sizliği görülmüş ve Romada anneyi ve babayı çocuk yetiştirmeye hazır- lıyan Aile Okulları kurma yönüne gidilmiştir. İşte Asiye Başolun tet- kik edeceği konu da budur, Eskişehir Kabiliyetli çocukları koruma İkinci Milli Sosyal Hizmetler Kon- feransında davetlilerin en çok ilgi- sini çeken şeylerden bin de, Ankara Konser Salonunun holünü süsleyen yağlıboya, karakalem, suluboya re- simler oldu. Orta boylu, sarışın, za- rif bir kadın, resimlerin başından ayrılmıyor ve meraklı seyircilere bı- kıp usanmadan, resimler hakkında Kabiliyetli bir çocuk: İbrahim Balcı Sonu iyi gelirse.., caktır. İstanbul merkezi Sağlık Ko- lu Başkam Dr. Fatma Atasağunun seksüel terbiye konusundaki tatbiki raporu iki ay evvel kongreye sunul- muş ve ilgi toplamıştır. Bunun ya- nında daha birçok raporlar vardır. Eğitim Kolu Başkam Asiye Başol, Romada, aile okulları üzerinde tetki- kat yapıp, bunları omemleketimizde tatbike çalışacaktır. (Milletlerarası Kadınlar Dayanışma Birliğinin, İs- tanbul Kongresinde, eğitim konusun- da vardığı sonuç şu olmuştur: Çocu- ğu terbiye etmek için işe aileden baş- lamak lâzımdır. İşte bu amaçla Almanyada Anne- ler Okulu isimli oOokullar açılmıştır. Fakat sonradan bunun da kifayet- izahat veriyordu. Kadın, bu resimle- ri Eskişehirden, bavulları içinde ge- tirmişti. Bir tanesinin bile bozulma- sına, iğrilip bükülmesine tahammü- lü yoktu. Bunlar, zarif kadının ken- di deyimiyle, "çocukları"nın, Eskişe- hirli kabiliyetli çocukların paha biçil- mez kıymetteki eserleriydi. . Çocuk- lar boş zamanlarında bahçe, Oyun dememişler, eğlenceyi bırakıp bu re- simleri çizmişlerdi. . Çocukların da- ha başka marifetleri de vardı. Kimi- si şarkı söylüyor, kimisi milli oyun- lar oynuyor, kimisi şiir veya hikâye deniyordu. İçlerinde el işlerine, kü- çük sanatlara meraklı olanlar da vardı. Herkes kendi kabiliyetine gö- re bir eser yaratıyor, birşeyler yapı-