TELEVİZYON şa Teşkilât Ondan da isteriz! Üç yıldır Ankarada, Basın - Yayın ve Turizm. Bakanlığı çevrelerinde dolaşan soru şudur: Türkiyede tele- vizyon ne zaman kurulacak? Bu, du- rup dururken ortaya atılmış bir soru değildir. Türkiyeye televizyon getiril- mesi hikâyesi, devrin hükümetinin her konuda itibar toplamak için propa- gandaya başvurduğu günlere rastla- maktadır. Devleti yönetenler, önemli bir adım atabilmek gayesiyle ve mu- hakkak ki seçim zamanında da ya- rarlanmak düşüncesiyle, televizyona da el atmak istediler. Fakat televiz- yon, her elini uzatanın yakalıyabilece- $i bir yayın organı değildir. o Meselâ radyo cihazlarının üç kişiyle çalıştı- rıldığı yerde televizyon için en azın- dan altı kişiye ihtiyaç vardır. Televiz- yon yayınını yapabilmek için radyo- da olduğu gibi, banttan ve plâktan daha başka şeylere ihtiyaç duyulmak- tadır. Bütün rr rağmen, devrin Ba- - Y urizm Bakanlığı, Türkiyeye “elevlayonu getirmek için plânsız, programsız bir şekilde teşeb- büse geçti. Bunun sonucunda Ameri- ka, Fransa, İngiltere, Japonya, İtal- ya ve Lüksenburg gibi memleketler- den firmalar Türkiye Hükümetine teklifler yaptılar. Bu tekliflerin ince- lenmesine ve değerlendirilmesine fır- sat kalmadan 27 Mayıs İhtilâli gelip çattı. İş başına geçen İhtilâl Hüküme- ti de şaşılacak kadar kısa bir süre i- çinde televizyon konusunu ele aldı. Fakat bir plân yapılması şart koşul- muştu. Bu sebepten Basın - Yayın ve Turizm Bakanının son derece süslü o- dasında 1960 yılının yaz aylarında bütün Bakanlık temsilcilerinin, Ba- sın - Yayın ve Turizm Bakanlığının mühendislerinin, İstanbul Teknik Ü- niversitesi profesörlerinin ve Radyo yöneticilerinin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda günlerce plânlar yapıldı, daha önce en uygun teklif olarak kabul edilen Japon tek- lifi gözden geçirildi, teşebbüsün mali durumu çizildi. Hattâ o günlerde çık- ması beklenen kotalardan birine 1000 televizyon alıcısının eklenmesi de ile- ri sürüldü ve kabul edildi. Bu ara- da, uygun görülen Japon teklifi hak- kında daha fazla bilgi edinilmesi için Japonya ile temasa geçilmesi de ka- rarlaştırıldı. Görüşmeler uzun sürdü ve netice- de, televizyonun Türkiyeye getirilme- si için ayrıntılı bir plân hazırlandı. İşin en çekici tarafı da, bu plânın radyo ve televizyondan anlıyanlar ta- rafından yapılmış olmasıdır. Hazırla- AKİS, 21 MAYIS 1962 nan plânın uygulanmasına sıra geldi- ği zaman, hiç umulmadık bir durum- la karşılaşıldı ve İhtilâl Hükümetinde 14'ler meselesi patlak verdi. Televiz- yonun Türkiyeye getirilmesi için ça- lışanlardan biri de 14'ler arasınday- dı. Onun Türkiyeden uzaklaşması, i- şin üstünde! duranların gevşemesine sebep oldu. Bu arada Japon Hüküme- ti, Basın - Yayın ve Turizm Bakan- lığından bir heyeti, Japon televizyo- nunu yerinde incelemesi için Japon- yaya davet etti. İstim arkadan gelsin "Televizyon teşebbüsü daha başlama- dan bir kere daha uykuya daldığı sırada yine Basın - Yayın ve Turizm Bakanlığı oçevrelerinde ve haberi du yanların çoğunluğunun zihninde i- kinci bir soru belirdi: Türkiye Rad- yoları daha uykuda iken, bir de tele- vizyon doğru olur mu? Aslında bu çok klâsik ve sorula sorula değerini kaybetmiş bir soru idi. Yalnız, büyük bir gerçeği de işaret etmiyor odeğil- di. Türkiye Radyoları gerek teknik, gerekse programcılık bakımından ir nim inim inlerken ortaya bir de tele- vizyon meselesi çıkarmak, Basın - Ya- yın ve Turizm Bakanlığını karıştır- maktan başka bir işe yaramıyacak- tı. Buna rağmen Basın - Yayın ve Turizm Bakanlığı, belki biraz da, Türkiye Radyo ve Televizyonları Ge- nel Müdürlüğü kanun tasarısından cesaret alarak, bu sefer de Almanya- nın yaptığı teklifi gözden geçirdi ve Almanya ile temas sağladı. Almanla- rın Japonlardan daha akıllı çıktığı söylenebilir. Çünkü bir Türk heyetini Almanyaya davet edecekleri, yerde, kendileri kalkıp Türkiyeye geldiler ve Basın - Yayın ve Turizm Bakanlı- izzet ve ikramı ile Türkiyede hoşça vakit geçirdiler. Bu arada ya- pılan ikinci" bir ziyaret sırasında ise, Alman mühendisleri, Ankarada ku- rulacak olan ilk televizyon istasyonu için yer aramaya başladılar. Ankara- nın bütün boş binaları, arsaları ve başkac işler için kullanılan yerleri bi- rer birer dolaşıldı ve televizyon stüd- yoları için en uygun binanın seçilme- si için büyük bir titizlikle çalışıldı. Alman televizyon mühendisleri en çok iki bina üzerinde durdular. Bunlardan biri Gençlik Parkı içindeki Göl Gazinosu idi. İkincisi, bugünkü Radyoevi (o binasının henüz bit- memiş olan ü katı idi. oAl- e man mühendisler, televizyon istas- yonlarının, şimdilik Radyoevi gibi-ku- rulu bir tesisin hemen yanında olma- sını da uygun görüyorlardı. e Basın- Yayın ve Turizm Bakanlığı mühendis- leriyle yapılan görüşmelerde Radyo- evi binasının üst katı en uygun yer olarak seçildi ve Alman mühendisler Ankaradan ayrıldılar. Henüz kesin bir karara varılmadığı halde, bugüne kadar televizyon temaslarının en kuv- vetlisinin Almanlarla yapıldığı da böy- lelikle anlaşıldı. Bundan sonra sıra Türk teknisyenlerinin Almanyaya gönderilerek televizyon üzerinde ye- tiştirilmelerine geliyordu. Fakat asıl işin ilk televizyon istasyonunun ça- lıştırılmasından oOsonra o başlıyacağı muhakkaktır