Rauf Denktaş Kirli çamaşırlar Cemiyeti Başkanıyım. Londradan ge- liyorum" dedi Polis biraz beklemesini, receklerini belirterek başka o tarafa döndü. Kısa boylu adam nâzik, bir hareketle kenara çekildi ve sessiz se- dasız obeklemeğe başladı. e Bekleyiş, saatlerin 15'e gelip, kısa boylu ada- man sabrının tükendiği âna kadar de- vam etti. Sonra gene çekinerek, "Mü- racaat" yazılı yere yaklaştı, bir baş- kasına derdini anlattı. Bu defa aldığı cevap, o saatten sonra Senato Başka- nının kimseyi kabul edemiyeceği, er- tesi gün gelmesi gerektiği şeklinde oldu. haber ve- Adam ertesi gün geldi. Gene, bek- lemesi söylenildi. Saat 15'e kadar bek- ledi. 15'de polisler yanına sokulunca, ümitlendi. Fakat polisler, dışarı çık- masını, O saatten sonra orada bekle- menin yasak olduğunu belirttiler. A- dam şaşkına dönmüştü. o Alışmadığı davranışlardan üzüldü ve bir başka kapıya başvurmak üzere D blokunun döner kapısına yöneldi. Hâdise, geride bıraktığımız hafta içinde cereyan etti. Adı Abdullah Ta- bir olan ve Londrada Kıbrıs Türktür Cemiyeti Başkam bulunan kısa boy- lu, çakır gözlü zat, tamamı tamamına 25 gündür Türkiyedeydi. Türk Hü- kümetiyle cemiyetinin bir işini hallet- mek üzere başkente gelmiş, 25 gün- dür çalmadığı daire kapısı kalmamış- AKİS, 21 MAYIS 1962 tı. Karşılaştığı durum onu şaşkına döndürmüştü. Dışişleri o Bakanlığına her baş- vurusunda kendisine sâdece şu söy- leniyordu: — 87 numaralı kapı... Adam, bu kapının ardında Bakan- lığın "Kıbrıs Masası" bulunduğunu Biliyordu. Derdini defalarca anlatmış, ne yazık ki, bir sonuç alamamıştı. Üstelik, can sıkıcı olaylarla da karşı- laşmıştı. Günlerdir dolaşmaktan şaşkına 'dönmüş olan Abdullah Tahir, bir ba- sın toplantısı yaparak derdini Basına açıklamayı düşündü. Talihsizlik bu- rada da kendini gösterdi. Basın top- lantısını yaptığı gün olaylar öylesine çok ve önemliydi ki, Abdullah Tahi- rin sözleri gazetelerin kıyısında kö- şesinde kaybolup gitti. Hikâyenin aslı Kıbrıs Türktür Abdullah Tahirin peşinde (o koştu- gu dâva hayli eski ve bir hayli de enteresandır. Londrada bulunan Kıb- rıslı Türklerin kurdukları cemiyet, Kıbrıs meselesi son şekliyle halledil- meden önce, bu dâvayla ilgili, olduk- ça gösterişli gayretler (o sarfetmiştir. Cemiyet, bütün patırtısına rağmen, parasızlık sıkıntısı içindeydi ve ken- disine ait binası bile yoktu. 1959 yı- lında, devrin Başbakanı Menderesi, geçirdiği uçak kazasından sonra Lon- dradaki klinikte ziyarete giden ce- miyet üyeleri parasızlıktan o şikâyet etmişlerdi. Menderes te, cemiyet men- suplarına yardımda bulunmayı o vâ- detmiş ve acilen 1000 sterlin verilme- sini de emretmişti. Cemiyetin elinde bulunan 7 bin 500 sterline bu para ek- lendi. Ayrıca 2 bin 500 sterlin daha yardım yapıldı. Böylece 10 bin Ster- lin bir araya getirilmiş oldu. Bu arada Kıbrıs Türktür Cemiye- tinin işleri tıkırında gitti. 27 Mayıs İhtilâlini müteakip hükümet eden M. . K. ya başvurularak yardım talebin- de bulunuldu. M. B. K,, eski iktidarın vaadim tuttu ve 10 bin Sterlin daha yardım etmeyi kabul etti. para, O SsI- rada Kıbrıs Cumhuriyetine yapılacak yardımla birlikte yollandı. İşte ne olduysa bundan sonra ol- du. Kıbrıslı liderler isi kolayına Cemiyeti oBaşkanı cemiyetin elinden almak yoluna gitti- ler. Muamele süratle ilerledi. Öyle ki, birkaç gün içinde Kıbrıs Türktür Ce- miyeti satın alınan binada kiracı du- rumuna düştü ve biriken kiralar ce- miyetten istendi. İşin güzel tarafı, meseleye "Cyprus Turkish Properti- es Lt." adının karışmasıyla ortaya çıktı. Bu ad altında kurulan 50 bin , YURTTA OLUP BİTENLER Sterlin sermayeli şirket, Kıbrıs Türk Evkaf dairesinden aldığı emir muci- bince binayı cemiyetin elinden ala» rak kendisine mal etti. Kıbrıslı lider- lerden Küçük ve Denktaşın talimatıy- la yapılan bu işi Londradaki Kıbrıslı Türklerden ve tanınmış iş adamların- dan Nevvar Hikmet idare o ediyor- du! Böylece, Kıbrıs Türktür Cemiyeti- nin elinde, cemiyetin makbuzlarıyla birkaç masa ve sandalyadan başka birşey kalmamış oldu. Cemiyet Başkanlığına seçilen Ab- dullah Tahir iste bu iş için Türkiye- ye gelmiştir ve Türkiye Hükümetinin cemiyetlerine hibe ettiği parayla sa- tın alman binanın ellerinden alınma- sından şikâyet etmektedir. Abdullah Tahir sonunda, başvura- cak ve derdini dinletecek birisini bul- du. Tabii Senatör Mehmet Özgüneş meseleyi ele aldı ve Dışişleri Bakan- lığına bu konuyla ilgili bir soru yö- neltti ve meseleyi de Meclise intikal ettirmeğe söz verdi. Cumhurbaşkanlığı Bayram şekeri K urban Bayramının birinci günü Çankaya Köşkünün mermer mer- divenlerini çok uzun boylu, kır o ve kıvırcık saçlı bir adanı uzun adımlar- la katetti ve Pembe Köşkün büyük kapısından içeri girdi. mın hareketlerinden, köşke daha evvel de gelip gittiği, buraları» pek yabancısı olmadığı belli oluyor- du. İhtilâl devrinin Devlet Bakanla- Cemal Gürsel Üzücü konular içinde