TİYATRO katta, yani "Mağara"da da, bir za- manın güzellik kraliçesi, Kontun da beş yıl süreyle metresi olan aşçı ka- dın Marie - Jeanne, bu münasebetten, edindiği ve papas okulunda kibar ço- cukları gibi okutmıya, hakiki yeri o- lan "üst kat" ta, efendilerin meşru çocuklarına "mürebbi" olarak yetiş- tirmeğe uğraştığı oğlu, Konttan ayrı- lalıberi beraber yaşadığı arabacı Le- on, on, onun baştan çıkardığı bulaşıkçı kız, oğluna abayı yakan, oğlunun da aklını başından almış olan güzel A- dele... Anouilh bu iki sınıfın o sosyal portresini renkli bir fırça ile canlan- dırmaktadır. oVakasını yürütürken, kahramanı Marie - Jeanne'in arabacı- nın bıçağı altında can verdiği son sahneye doğru dramı ustalıkla geliş- tirirken pek dikkatli olmıyan seyir- ciyi şaşırtabilecek, fanteziler yapmak- tan da geri kalmamaktadır. Sahneye çıkardığı Yazar'la, ikide bir, olayla- rın akışına müdahale etmektedir. Ki- şilerin rollerini yanlış anladıklarını, ya da yanlış yorumladıklarım, dü- şündüğünden başka ve "fazla" şeyler yaptıklarını ileri sürmekte, yer yer oyunu durdurmaktan, sonra tekrar başlatmaktan geri o kalmamaktadır. Bütün bunlar seyirciye, sanki iyi dü- zenlenememiş, son şekil verilememiş bir oyun karşısındaymış duygusunu ÖS- memezlik" ihtimalini önlemeğe çalış- mak içindir. Aslında, beceriksizlik gi- bi göstermek istediği bu tereddütler, duraklamalar, özür dilemeler, Anou- ilh'un sanatındaki ustalığa (güvene- rek göze aldığı fantezilerdir. £ Ama Anouilh, "Mağara" ile "korktuğuna" değil, "korkmadığına" uğramış, oyunu iki ayın içinde afişten inivermiştir. Ti yatronun böyle garip cilveleri vardır. İşte Pariste tutmıyan "Mağara" İs- tanbulda mevsim sonunun en beğeni- len oyunlarından biri olmuştur. Bu da "Mağara"nın Paris seyircisini oar- tık pek ilgilendirmese de başka top- Küçük Sahnede oynanan "Bir Yastıkta"dan bir sahne ..Kocatsın mı? lumların seyircileri için ilgi çekebile- cek tarafları olduğunu, birtakım sosyal ve beşeri gerçekleri aydınlat- maktan geri kalmadığını göstermek. tedir. Sahnedeki oyun "Mağara", İstanbulda kazandığı ba- şarıyı biraz da Şirin Devrimin ağırbaşlı, ölçülü sahne düzenine borç- ludur. Bu sahne düzeni Anouilh'un “ton"unu, eserin de havasın' vuzuhla vermekte, Turgut Atalayın göz okşa- an "simultane" dekorları da buna yardım etmektedir. "Mağara"nın kazandığı büyük payı olan bir unsur da, kuv- vetli bir kadronun sağladığı (o ifadeli oyundur. Bu oyuna ikide bir müdaha- le eden, ona Pirandelio'vâri bir şekil kazandıran Yazar'da ü Özdoğ- r üvit -Anouilh'u hatırlatan siluetiyle- başarıda usta ve güçbeğenir bir tiyatro yazarı- nın kuruntuların, titizliklerini - ve alçak gönüllülük gibi göstermiye ça- lıştığı "iddia"larını- duyuran bir kom- pozisyon içinde, canlı bir tip çizmiş- tir. Kont'da Hadi Hün, Kontes'de Gü- listan Güzey, ağırbaşlı, tesirli bir o- yun üslübu içinde temsil ettikleri sı- nıfın rengini ve havasını yaratmıya muvaffak (olmuşlardır. Komiser'de Toron karacaoğlu, Yazar'ın vakasına katmak lüzumunu duyduğu o "polici- er" notu, o devrin özelliklerini ve A- nouilh'un bu rolde belirtmek istediği sosyal hicvi belirtmesini bilmiştir. "Mağara"nın kadın. kahramanı Marie - Jeanne'a gelince: Şirin Dev- rim, Kontun karısı olmayı reddeden, üst katlarda "kenarın dilberi" olarak alaya alınmaktansa mutfağının mut- lak hakimi ve arabacı Leon'un metre- si olmayı tercih eden bu halk kadını- na, bütün sağduyusunu analık sevgi- sini, hayat savaşını alnının teri ve bileğinin gücüyle kazanmıya alışmış olanların kuvvetli iradesini belirten kudretli bir çehre kazandırmıştır, Güzel bulaşıkçı kıza âşık olan gay- rımeşru Oğulu, bu toy Delikanlı'yı Tolga Aşkıner, kaba ve hoyrat araba- cının zorla sahibolduğu sevgilisi o A- dele'i da Suna Pekuysal duygulu ve tesirli bir oyunla canlandırmışlardır. Romain Baba'da Atıf Avcı, Araba- cı- Leon'da Kemal Ergüvenç güzel tip- ler çizmişlerdir. "Bir Yastıkta-" yeni yüzler Küçük sahnede Haldun Dormen top- luluğunun çıkardığı son oyunlar AKİS, 21 MAYIS 1962