Berlin Fedakârlığın hududu Batı Almanya (Dışişleri (oBakanı Schroeder, Atina toplantısından dönüşünde oldukça iyimser bir eda ile konuştu. Atom silâhları ve Al- manyaya atom silahı verilmesi bahsi üzerinde değirmi ifadeler (o kullandı. Diğer taraftan eski Dışişleri Bakanı ve halen Hristiyan-Demokrat Parti- nin -Adenauer'in partisi- Parlamen- to Grup Başkanı olan Von Brentano da Washington'daki temaslarından memnun, döndüğünü söylemekte idi. Buna mukabil, ihtiyar Şansölye A- denauer Batı Berlinde öyle bir söz etti ki, ne Dışişleri Bakanının, ne de Von Brentano'nun, ne de hattâ Batı- lıların müttefikan destekledikleri te- zin ifadesine uyuyordu. Adenauer, Oo geride hafta Batı Berline gitti. su idi: Batı Berlinde Devlet memur- ları kongresinde hazır bulunacaktı. Sovyetleri hayli sinirlendiren bu ziya- ret bu kadarla kalsa yine iyiydi. Fa- kat Adenauer bir basın toplantısı ter- tipledi ve halen Amerika ile Sovyet Rusya arasında Berlin ile ilgili olarak yapılan Ve "zemin yoklaması" adı ve- rilen konuşmalardan hiç bir netice çıkmıyacağını, bu konuşmalarda bahis konusu edilen formülün de bir şeye yaramaz olduğunu söyledi. Halbuki, NATO Konseyinde müttefikler bu ko- nuşmalara devam edilmesini o tasvip etmişlerdi. Adenauer Konsey tebliğini de, Dışişleri Bakanının iyimser beya- natını da, Von Brentano'nun ölçülü- konuşmasını da külliyen unutmuş gö- rünüyordu. Hâdise beklenen tepkileri yarattı. Bunların başında Amerika Dışişleri Bakanlığının diplomasi ota- rihinde misline az rastlanan sertlikte bir açıklaması geliyordu. İngiltere, hattâ. Alman muhalefet partisi Ode işe karışmakda gecikmedi. bıraktığımız Resmi sebep Neyi beğenmiyor? Bundan bir süre önce Amerika Ber- lin meselesini geçici bir hal tarzı- na bağlamak maksadile bir plân ha- zırlamış ve Sovyetlerle görüşmelerde öne sürülecek olan bu plânı daha evvel müttefiklerine göndermişti. Plân müzakere konusu olmadan ve başlıca alâkalıların noktai nazarı belirmeden evvel Bonn'dan basına sızdırılmış ve bu hâdise oldukça soğuk bir hava yaratmıştı. Plânda, diğer hükümler arasında, Batı Berline girip çıkma işini düzenleyecek ve kontrol edecek milletlerarası onüç üyeli bir organiz- ma derpiş ediliyordu. Bu organizma- ya dilerse Doğu Almanya da katıla- bilecekti. Gerçi ne Sovyetler, ne de Doğu Almanya böyle bir organizma- yı Amerikan plânında yer aldığı şekil AKİS, 14 MAYIS 1962 de kabul etmiş değillerdir. Fakat mü- him olan, bu tasarının vaktinden ev- vel dışarı sızdırılmış olmasıdır. Was- hington bunu plân aleyhtarlarının bir sabotajı telâkki, etmek temayülünü göstermiştir. Nitekim Federal Batı Almanyanın Washington Büyükelçisi Wilhelm Grewe'in de "İstişare için" apartopar merkeze çağırılması bunu düşündürmüş ve sızma kaynağının Büyükelçi olduğu intibaıı uyandır- mıştır. Bu, Federal Almanya Büyü- kelçilerinin, yarattıktan ikinci ohâdi- sedir. Bundan evvel de, hatırlarda ol- duğu gibi, Almanyanın Moskova Bü- yükelçisi Hans Kroll bazı ileri geri hareket ve sözlerden ötürü şiddetli bir kampanyaya hedef olmuştur. Ancak bunlar, diplomatik" saha i- çinde kaldığı müddetçe, Elçilerin de- Conrad Adenauer Ağzına geleni üfürdü giştirilmesi ve benzer tedbirlerle faz- la hasar yapmadan savuşturulabilir. olaylardı. Ne var ki Başbakan Adena- uer'in bütün bu olup bitenlerden, son- ra Batı Benlinde gözünü yumup ağ- zını açarak Amerikan plânının ala- bildiğine aleyhinde konuşması;, o ka- dar küçümsenecek bir hareket değil- di. Adenauer, Amerikan - Sovyet gö- rüşmelerinden hiç bir netice çıkmaya- cağını belirttiği gibi, Batı Berlin i- çin derpiş olunan milletlerarası orga- nizmayı da tenkit ediyordu. Kuvvetli tepki Adenauer'in konuşmasından sonra Amerika Dışişleri Bakanlığı ya- yımladığı açıklamada birkaç mühim noktaya dokunuyordu: 1 — Bu plân, zamanında bütün müt- tefiklere gönderilmiştir, Ancak, plâ- DÜNYADA OLUP BİTENLER nın tâdili veya geri alınması için mâ> kul itirazlar yerine, söz ayağa düşü- rülmüş ve ileri geri tenkitlere yol aç» mıştır. 2 — Plân başlıca alâkalılar tara- fından incelenip, hakkında mütalâa beyan edileceği yerde, gayri mesul a- ğızlara sakız olmuştur — Amerika Berlin işini, ilkele- rinden fedakârlık etmeksizin, bir ge- çici esasa bağlamaya gayret etmekte- dir. Gerek Başkan Kennedy, gerekse Dışişleri Bakanı Rusk, bu meseleda hür dünyanın menfaatleri kadar Ame- rikan vatandaşından istenen fedakâr- lığın ölçüsünü de göz önünde tutmak- tadırlar. Başbakan Adenauer'in tenkit- leri (oSovyetlerle Berlin meselesinde girişilen konuşmaları durdurmak içil) kâfi sebep sayılmayacaktır. Bildiri Avrupa başkentlerinde top gibi patlamış ve hakiki bir buhran- dan bahsedilmeye başlanmıştır. Kaldı ki, İngiltere de kısa bir fasıla ile, Berlin hakkındaki Amerikan plânını desteklediğini bildirmiştir. i gün sonra Bonn resmi bir a- çıklama yayınladı. Bu açıklamadı Başbakan Adenauer'in Berlinde söy- lediklerinin basma yanlış aksettiril- diği, bundan üzüntü duyulduğu bildi» rilmekte idi. Bonn yumuşuyordu. Fakat Amerika Dışişleri ikinci bir açıklama ile işi arttırmaya vurdu. Batı Berlin için düşünülen mil- letlerarası organizma fikrinden vaz- geçildiği hakkındaki haberler kafi o- larak yalanlanıyor ve Amerikanın Sovyetlerle zemin yoklama konuşma- larına devam edeceği ifade olunuyor- du. Sovyetlerle şu sırada müzakereye asla taraftar olmayan General oDe Gaulle'ün bu tartışmada resmi tutu- mu bildirilmedi. Fakat Generalin Al- manya ile hemfikir olduğu, hatta A- denauer ile bazı müzakerelerde bulun- duğu da bildiriliyordu. Bir cephe mi teşekkül etmişti? Adenauer'in İngil- terenin Ortak Pazara girmesini iste- mediğini açıklaması da az çok bu cep- he fikrini destekliyordu. Bu vaziyet dahilinde Amerika da. işi biraz hafif tutmaya karar vermiş olacak ki, Başkan Kennedy son basın konferansında, Almanya ile görüş ay- rılıklarının (o büyültülmemesi o lâzım- geldiğini ve Doğu Almanyanın tanın- masının asla bahis konusu olmadığım ifade etti. Hâdise yatışıyordu. Buna bizzat dış siyaset bahsinde konuşmaması na- zikane rica, edildi.. 21