bastırılmasının oimkânsızı olduğunu görünce, emrindeki birliğe: " Süngü tak!" komutunu mekten 'başka çare bulamadı. Süngü takan jandarma birliği ar- tık bundan sonra kavgacıları ayır- mak için oldukça haşin, davrandı. Mardinlilerle, kavgaya karışan izinli jandarma eratı ayrıldı ama, kavga gene de bir türlü, son bulmak bilmi- yordu. Bu kere karşılıklı bir taş dü- ellosu başladı. İnsafsızca atılan taş- lar iki taraftan da yaralanmalara se- bir iki saat ver- beli subaylarının, Emniyet Müdürünün ve ilgililerin müdahale- lerile durduruldu ama, Ortalık da (3. Sulh Ceza Mahkemesi eliy- le aldığımız tekziptir) İller Bankası umum müdürü Selâ- hattin Babüroğlunun nakletmesinden kaleme alındığı anlaşılan bu yazıda "Hendeke göre Türkiye oyaşanması güç memleketti" Bu cümle benim sö- zümün Babüroğlu tarafından tama- men tahrif ve tagyir edilmiş şekli o- lup şekil ve manası saklanmak isten- miştir. Ben kendisi ile olan konuşma- mızda "Memleket için en büyük teh- riç bir ka yaşanması güç hale gelecektir." de- dim. Fakat Babüroğlu bu cümlemi şekil ve mana itibarile kendi arzusu- na uygun şekilde tahrif ve tağyir et- miş ve nakletmiştir. Hakikat halin anlaşılması için işbu tekzip yazımın intişarını istedim. Bu hususi ziyare- te ll resmi plakalı bir vasıta ile gelmiştir Avukat Feridun Hendek bir muharebe meydanına dönmüştü. Jandarma erlerinden Hayri Özmen, Avni Dönmez, Necati Aybek, Ahmet Direkçi ve Kadir Nergiz, sivillerden de Nezir Aygüler, Kemal Şehmuz Sadi, Adil Gelmedi, Olum, Veysi Yaşar, Derviş Ecevit, Münir Erbaykal, Aziz Solay, Soysal Erkan, Mehmet Adıbelli, Fevzi Yur- dakul,- Mehmet Dabakoğlu, Abdülka- dir Kaya, Mesir Çubuk, Hıdır Kırmı- zı ve Beşir Papatya oldukça ağır bir şekilde yaralanmışlardı. Ne var ki, o hâyıhuy arasında, 5'i Jandarma, 18'i sivil 23 yaralı, halk ve jandarmalar arasında derhal "yüz- lerce yaralı ve ölü var" şeklinde for- müle edildi. Gerçi, herkesin gözü .ö- nünde cereyan eden olayda hiç; kim- AKİS, 14 MAYIS 1962 senin öldüğünü gören yoktu ama, de- dikoducular ve evhamcilar, "madem- ki yaralı çok, o halde ölü de vardır" diyorlardı. Olaya, Mardin Lisesi öğ- rencilerinin de karışmış, olması ise, işe gençlik heyecanının karışmasına yol açtı. Ama, Mardinlileri asıl çile- den çıkaran bunlar da değildi. o On- ü dönmü hale kavga sırasında başına kuvvetli bir darbe yiyen uzat- malı jandarma Çavuşu Zekeriya Er- korkmazın, can acısıyla: — Öldürün şu pis arapları!" şek- linde konuşması oldu. Refik Tulga Ordu gözüyle Kazan kaynıyor Devamlı bir şekilde etnik bir takım' ithamlar altında bocalayan Mar- dinliler için, Zekeriya Erkorkmazın o kavga-gürültü ânında söylediği id- dia edilen sözler, bir. kırbaç tesiri yapmıştı. Mardinliler arasında bu söz ağızdan ağıza yayıldı, sırf canı yan- dığı için gayrı iradi lâf eden Zekeri- ya Erkorkmazan sözleri, bütün Jan- darma Tugayı mensuplarına atfedi- lir hale geldi. Aslında yüzdeyüz türk olan, soyla- YURTTA OLUP BİTENLER rı Artukoğullarına kadar uzanan Mardinlilerin Ooo aşırı hassasiyetlerine hak vermemeye imkân yoktur. Ama bu hassasiyet, çok daha başka bir ta- kma sebeplerle o akşam öylesine kö- rüklendi ki, bu körüklenme sonucu ortaya çıkan olaylara hak vermeye imkân kalmadı. Bir hayli yaralıya mal olan gün- düzkı kavga. Mardini için için. kay» natmaya başlamıştı. Gerçekten yara- lılar vardı, başı gözü yarılmışlar var» di. İtişip kakışmalar sırasında dövü- lenler, hırpalananlar vardı. Basit bir geri laflar ediliyordu. Bütün bunlar doğruydu ama, o anda hiç kimsenin aklına, böylesine obir olayı istismar etmek isteyeceklerin çıkacağı gelini» yordu. Ama, hayır! O akşam, araya bir takım adamlar girdiler. Vaziyet- lerine göre kızdıkları şey, Mardinli- lere "pis araplar" diye hakaret edil» mesiydi. Ama, bu sözü istismar e- denler için asıl mesele çok daha de- gişiktir. o Mardin bölgesinde asayişi teminle görevli Jandarma Tugayı, sadece asayişle değil, bölgede çok yaygın olan kaçakçılık olaylarının önlenmesi ile de uğraşıyordu. Bu ise, Mardine yerleşmiş olan, ama aslında çoğu Mardinli olmayan bazı insan- ları mutazarrır ediyordu. Bunlar, tesadüfen karşı karşıya gelmiş gibi olan Mardin halkı ile Jandarma Tugayı mensubu arasına nifak sokmak için o akşam ellerin- den geleni yaptılar. İstismar ettikle- ri hep, Mardinlilerin son derece te- miz ve milli duygularıydı. Bilhassa lise gençliği, çabuk heyecanlanan bir gençlik olarak, inandırılmak istenen sözlere kanarak taşkınlık gösteriyor- lardı. Nitekim o gece, sayıları bir kaç yüz kişiyi bulan bir kalabalık, aralarında gündüzki kavgada yara- lanmışlardan bazıları da olduğu hal- yere doğru bir protesto geçtiler. (o Ellerinde meşaleler, mu böyle olur mu?" yazılarını yan dövizler taşıyorlardı. Tugayda derhal, herhangi bir hadi- seye meydan verilmemesi için gerek- li tedbirler alındı. o Jandarma Alay Komutanı Hikmet Gürcebe Mardin- lilere hitaben bir konuşma yaptı, ları yatıştırmaya çalıştı. Ne var ki kalabalık, aralarına karışmış tahrik» çilerin yol göstermesiyle bu sefer de Tugayın Mardinden kaldırılması için Valiye gitmeye kalkıştı. Meşaleli ve dövizli kalabalık, marşlar söyleye- rek ve bütün Mardini de ayağa kal- dırarak Vilâyet Konağına doğru yü- rüyüşe geçti. Vali yerinde yoktu.Bu sefer Emniyet Müdürlüğüne gidildi. 13 taşı-