DÜN YADA Batı Atomik savunma Kuzey Atlantik Paktının -yardım sağlamaları o itibarile- o Türkiye ve Yunanistan için hiç şüphesiz bir başarı olan som Bakanlar Konseyin- de kolektif savunma meseleleri de görüşülmüştür. Hattâ denebilir ki Konseyin en mühim konusunu bu meseleler, özellikle atomik savunma dâvası teşkil etmiştir. AKİS'in ge- çen sayısında kısaca temas edilen bu meseleyi bir sual halinde özetle- mek mümkündür: "NATO'nun ken- dine mahsus atomik bir vurucu kuv- vet kuracak mıdır?". Siyasi literatürde bunu şu şe- kilde soranlar da vardır: "Atom si- lahın tetiğinde kimin parmağı bu- lunacaktır?". Şimdiye kadar bu tetikte yalnız A- merika Birleşik Devletleri oBaşkanı- nın parmağı bulunuyordu ve hemen kaydetmek lâzımdır ki, Atina toplan- tısından sonra da durum, teferruat hariç, aynıdır. Halbuki NATO üye- lerinden bazıları -başta Almanya ve Fransa olmak üzere- tetikte (onbeş parmak bulunmasını istemektedir- ler Atom silâhına sahip olmakla be- raber. muhtemel bir atomik saldırı- yı tesirli bir şekilde cevap verebile- ceği şüpheli bulunan İngiltere bu tar- tışmaya karışmamış görünmektedir. Buna mukabil, Büyük Çölde birkaç atom, denemesi yapmış olduğu halde sonra değeri olan bir atomik güce sa- hip bulunmadığı bilinen Fransa ile, atom silâhı imalinde Bruxelleş ve Pa- ris anlaşmaları ile menedilmiş olan Batı Almanya, NATO müşterek ku- mandanlığının tasarrufunda özel bir atomik kuvvet bulunmasını istemek- tedirler. Kaldı ki bu noktada da ba- zı nüanslar vardır. Almanya genel olarak bir NATO vurucu kuvveti ta- lep ederken, General De Gaulle bu vurucu Oo kuvvetin Atlantik camiası içinde bellibaşlı devletlerden -tabii Fransa da dahil- müteşekkil bir di- faktuvarın emrine (o verilmesini iste- mektedir. Bir süredir Atlantik ca- miası içinde belli bir huzursuzluk ya- ratan bu mesele o yani atom silâhla- rını kullanmak kararının Ookime ait olmam hakkındaki sual bu son Ati- na toplantısında da bahis konusu e- dilmiştir. Dışişleri Bakanlarının oya- nında Savunma Bakanlarının da bu kere Konseye gitmeleri büyük ölçü- de bu işle alâkalıdır. Kennedy'nin parmağı Bugün câri Amerikan mevzuatı ile, atomik bilgilerin -sır oolmaktan çıkmış olsalar bile- yabancı memle- 20 O LU P © Dirk Stikker Yıldırımları o çekti ketlere verilmesi gibi, atom silâhla- rının kullanılması kararına başkala- rının iştirak ettirilmesine de imkân yoktur. Taarruz ve müdafaada bu silâhların harekete geçmesi (Başkan Kennedy'nin takdirine bırakılmıştır. Gerçi, Amerikanın müttefiki oolan memleketlerde ve bilhassa NATO camiasına dahil ülkelerde atom si- lâhlarını kullanmaya elverişli üsler kurulmuştur. Füzeler ve roketler de rampalarında emre amadedir. Fa- kat bunların atom başlıkları Ameri- kalıların elinde bulunmakta ve bu makamlar da Washington'a bağlı kalmaktadırlar. İşte, Birleşik Amerika, son NATO Konseyinde, bir kere daha, bu dahili zaruretle dış ittifaklarını otelife ça- lışmıştır. Genel Sekreter Stikker ta- rafından bu konuda tanzim ettirilen rapor üzerinde hayli üzücü konuşma- lar olduğu, Konsey çalışmaları so- nunda neşredilen bildirinin bu o kıs- ma alt ifadesinden de anlaşılmakta- dır. Amerika, Polaris füzeleri ile do- natılmış beş denizaltı gemisini NATO hizmetine vermeyi kararlaştırmış ve bu da şükranla karşılanmıştır. e An- cak, bu şükran sadece resmi bildiri- lerin edebiyatına dahildir. o Aslında Amerika bu teklifi beşinci defa yap- makta ve ancak bu defa kabul ettir- mektedir. Zira NATO hizmetine ve- rilecek olan bu Polaris'li denizaltıla- rın kumandası da yine Amerikalılar- da olacak ve bunların atomik füzele- rini fırlatmak kararı (Washington'a BİTENLER ait bulunacaktır. Bu itibarla bu beş denizaltı gemisi "tetikteki parmağı" değiştirmiş değildir. - Nitekim, basın konferansında Genel Sekreter Stik- ker, bu nokta üzerinde ısrarla dur- muş ve denizaitıların NATO hizme- tine verilmesiyle müstakil bir NATO atom kuvveti kurulması arasında hiçbir münasebet (obulunmadığını a- çıklamıştır. Sıkı istişare 'Dununla beraber, son NATO Kon- seyinde atom silâhlarının müşte- reken kullanılması veya bunların NATO hizmetine verilmesi bahsinde hiçbir terakki kaydedilmemiştir de- nemez. Amerika bu silâhların üslen- mesi ve kullanılması hakkında bü- tün Üyelerle sıkı istişarede bulunma- yı kabul etmiş ve bunun esaslarım tesbit için özel organların meydana getirilmesi de karar altına alınmış- tır. Üç faraziye bugün için mesele- nin çeşitli veçhelerini teşkil etmek- tedir. - NATO'nun tecavüze omaruz kalması halinde yapılacak işlere ta- allâk eden bu üç faraziye şöyle sıra- lanmaktadır: 1— NATO, atom silâhları ile bir taarruza uğradığı takdirde oOtoma- tik olarak atom silâhları ile omuka- bele edecektir. 2— NATO klâsik, o fakat ezici üstünlükte kuvvetlerle tecavüze uğ- radığı takdirde, zaman müsaade e€- derse, istişarede bulunulacaktır. 3— NATO, mahdut kuvvetlerin taarruzuna uğradığı zaman, İstişa- rede bulunulacaktır. Bu usülün NATO üyelerini atom silâhlarının tasarrufuna biraz daha yaklaştırdığı şüphesizdir. Fakat, e- sas değişmiştir denemez. Nihai ka- rar yine Amerikadadır. Bu sebepten- dir ki ittifak üyeleri tam mânasile tatmin olmamışlardır. Fakat yine de Genel Sekreter Stikker bu toplantı- nın" en iyi sonuçlar veren toplantı ol- duğunu söylemekten hali kalmamış- tır. İşin diplomatik tarafına gelince, Amerikanın, şu sırada NATO ku- mandanlığı emrine atom silahı ver- mesi, Doğu bloku tarafından Alman- yanın atom silâhları ile donatılması şeklinde tefsir edilecekti. Her zaman- kinden ziyade bugün böyle bir intiba yaratılmaması lâzımdı. Yine, her za- mankinden ziyade bugün Batı Al- manya ile Amerikanın arasına Ber- lin ile ilgili olarak garip bir soğuk- luk girmiş gibidir. - Atom silâhları meselesi bu buhranda dolayısile (rol oynamaktadır. AKİS, 14 MAYIS 1962