YURTTA OLUP BİTENLER A.P. Genel İdare Kurulu cumartesi sabahı toplanmış ve A.P. nin af konu- sundaki hareket tarzını yeniden göz- den geçirmeğe başlamıştır. - Genel İdare Kurulunun basiretli üyeleri, -Halük Nurbaki, Turan Kapanlı gibi- meseleyi uzatmamanın faydalı olaca- ğını savunmuşlardır. Ama Gümüşpala, bir gün evvel yaptığı mülakatın -Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Zeytinoğluyla yapılan görüşme- ışığı altında ısrarından vazgeçmeme hava- sına bürünmüş, konuşmaktan ziyada dinlemeyi tercih etmiştir. Genel İdare Kurulundaki hava Gümüşpalanın is- tediği şekle inkılâp etmediği takdirde, A. P. Genel Başkanının çekilmesi bile şu sıralarda mümkün görülmektedir. İÇİŞLERİ "Dil yarası gibi yara olmaz" O gün ortak grup toplantısının gün- deminde son derece önemli mese- leler vardı. Liderler arası af mese- lesi hakkında görüşmeler yapılacak, Koalisyonu Yaşatma Komisyonları- nın çalışmaları hakkında bilgi veri- lecekti. Olaylar peş peşine gelmişti. CHP yi yakından ilgilendiren pek çok konu vardı ve CHP li senatörlerle milletvekilleri o gün, bütün bu konu- ların bir an önce deşilmesini sabır- sızlıkla Oo bekliyorlardı. İnönü kürsüye çıktığında, herkes dikkat kesildi. Liderin söyliyeceği her söz, CHP nin kaderinde önemli bir rol oynıyacaktı. Ama. İnönü, CHP nin meselelerinden önce, çok daha değişik bir meseleye temasla o sözle- rine başladı. İktidarın iki kanadın- dan biri olan kendi partisinin Parlâ- mento Grubuna Mardin olayları hak- kında kısa, ama son derece sarih bilgiler verdi. Sözlerine önce, olay- lar için kendi koyduğu teşhisle baş- ladı. Yılların devlet adamlığı pota- sında pişirdiği tecrübeli (Hükümet Başkanının Mardinde cereyan eden gazetelerde geniş yer bulan olay- hakkındaki teşhisi şuydu: — Hadise, aslında, yersiz bir sö- zün yarattığı infialden başka bir mâ- na taşımamaktadır." Olaydan haberdar olur olmaz, o- lay yerine derhal iki Bakanını gön- deren Başbakan, sözlerine şöyle de- vam etti:: "— Söz yarası silâh yarasından da- ha tesirlidir. Bunu hiç affetmem. Bir idaresizlik (yapılmıştır. e Birbirlerini rencide edecek karşılıklı sözler sar- fedilmiştir. oİdaresizlik yapanlar de- ğiştirilecek ve cezalandırılacaktır. 1- çinde (o bulunduğumuz karışık ve po- litik cereyanlar, türlü maksat ve ni- yetler, bu gibi hadiseleri o istismara müsaittir. Çok yakından tanıdığım ve lar 12 Ahmet Topaloğlu - Avni Doğan Bilirkişi Mardin halkının zengin vatanperver- lik duygusuna mutlak! inancım var- dır Gerçekten de olayın en güzel pa- noraması, olsa olsa en mükemmel şekilde bu sözlerle çizilebilirdi. .Mar- din Hadisesi, yersiz bir sözün yarat- tığı infialden daha öteye bir mâna taşımamaktadır. Ama ne var ki, kar- şılıklı tahrikler, karşılıklı çekişme ve idaresizlikler bir bardak suda fır- tına yaratılmasına, bir takım gaze- telerin de aracılığı sonucu, Ordu ile Milletin karşı karşıya geldiği şeklin- de dedikoduların çıkmasına yol aç- mıştır. Ofsayttan gol deride bıraktığımız haftanın orta- larında, çarşamba sabahı, İbra- him Öktemin başkanlığında toplanan CHP Meclis Grubu toplantısında ilk sözü alan İnönünün en doğru teşhisi koyarak Grup üyelerini aydınlattığı Mardin olayları, 6 Mayıs pazar günü yapılan bir futbol maçında başgös- termiştir. Mardin futbol sahasında o gün, Mardin Timur takımı ile Diyarbakır Dicle takımı arasında bir maç var- dı. Bu oldukça iddialı bir maçtı. Da- ha ilk andan itibaren süratli bir tem- po ile oyuna başlayan Dicleliler, sa- hada pek' bariz bir hâkimiyet okur- muşlar, Mardinin Timur takımının kalesini âdeta muhasara altına al- mışlardı. Maçın ilk haftaymı Dicle- lilerin gallbiyetile sona erdi. İkinci haftayımda da baskılarını devam et- tiren Dicle haf hattı, Mardin kalesi- ne bir gol daha attığında, kendi ta- kımlarının yenilgisinin perçinlendiği- ni gören Mardinli seyirciler son de- rece sinirlendiler. İşte tam bu sırada da, tribünlerde oturan bir Diyarba- kırlı, Dicle takımını teşci için avazı çıktığı kadar bağırınca kızılca kıya- met koptu. Üstüste yedikleri gollerle zaten çi- leden çıkmış olan Mardinli seyirci- ler, Dicle takımını teşvik eden Di- yarbakırlı seyirciyle kapışınca orta- ık bir anda karıştı. Tribünlerdeki kaynaşma, hemen ayni anda sahaya da sirayet etti. Arsadan bozma Mar- din futbol sahası bir anda bir ana baba gününe döndü. Saha kenarında ve tribünlerdeki seyirciler (arasında, bir miktar da jandarma eri vardı. O- laya bunlar da önce ayırıcı olarak karıştılar. Ne var ki, stadda asayişi teminle görevli polislerin müdahale- de geç kalması, olaya, günlerden pa- zar olması dolayısile izinli olan ve maç seyretmeye gelmiş bulunan jan- darma erlerinin de karışması, curcu- nayı iyiden iyiye büyüttü. Stadın he- men üst tarafındaki bir tepede bu- lunan Mardin Bölgesi 22. Jandarma Tugayı karargâhında nöbetçi bir as- teğmen, aşağıda kavganın büyümek- te olduğunu görünce, karargâh ha- zır kuvvetine derhal olaya müdaha- le emrini verdi. Bir takımhk bir kuv- vet halindeki hazır kuvvet, süratle olay yerine geldi ve birbirlerine iyi- ce girmiş olan jandarmalarla siville- ri ayırmaya çalıştı. Ama, aslında of- sayttan atıldığı ileri sürülen golden dolayı iyice sinirlenmiş olan Mardin- lileri yatıştırmaya imkân yoktu. Ta- raflar birbirlerine o sille-tokat O gir- mişler, işe, yerden kapılan taşlar da karışmıştı. Tugay Karargâhının nöbet çi subayı Yücel Ataönder, kavganın AKİS, 14 MAYIS 1962