bile kaybetmişti. .CKMP İl İkinci Başkanı olan Avukat ve Mardin Li- sesi öğretmen vekili oOKaya Şatana da, başkanından farklı değildi. | İlk tahkikat sonunda tevkif edilen diğer sanıklardan Yunus Anıkın da eski bir DP'li olduğu, 27 Mayıstan sonra diğer ağalarla birlikte uzun süre Si- vas Cezaevinde kaldığı anlaşıldı. Bi- lâl Bilbay, Kemal Acabay adlı sanık- lar da, . askeri vasıtaları otahripte, halkı teşvikte rol oynayan adamlar- dı İlk plânda yapılan tahkikat sonun- da nezaret altına alman 113 kişiden B'inin tevkifine karar verildi. Bunlar derhal (Diyarbakır Kolordu mahke- mesine sevkedildiler. Nümayiş ge- cesi, kalabalığı dağıtmak için bindi- gi atın üstünden havaya ateş. eden bir süvari üsteğmeni hakkında da Mardin Savcılığınca tahkikat açıldı. Geride bıraktığımız haftanın orta- larında, Mardin eski sükünuna ka- vuştu. Kolordu Komutanlığınca, ha- dise sırasında sert ve haşin hareket- lerde bulunan Tugaydaki bazı görev- liler başka yerlere nakledildiler, hak- larında şikâyet olanlar için de tahki- kat açıldı. Bu arada, gazetelerin fazla şişiril- miş haberlerinden alman Ankarada- ki Mardinli yüksek tahsil (gençliği Ankara Valiliğine başvurarak bir yü- rüyüş yapmak istedi. Bu gençler de, Mardin senatör ve milletvekilleri ta- AKİS, 14 MAYIS 1962 rafından yatıştırıldılar. o Aralarından seçecekleri bir heyetin Başbakan ta- rafından kabul edilmesi ise, gençle- ri, yapmayı tasarladıkları oyürüyüş- ten iyiden iyiye vazgeçirdi. Nitekim, haftanın ortasında, perşembe günü onbeş Mardinli genç, Başbakan İnö- nüyü ziyaret ettiklerinde, Başbakan- dan da, bir daha böyle hadiselerin te- kerrür etmemesi için her türlü ted- birin alındığını öğrenerek müsterih oldular. Olay kapandı.' Ne var ki, aslında alelade bir za- bıta yala ia öteye ogeçmemesi gereken olay, haftanın sonunda, po- litik yatırım yapmaya weezikli bir takım milletvekilleri tarafından söz- lü sorularla Meclise getirildiyse geniş yankılat uyandırmadı. o Nit kim perşembe günü, İçişleri Bakanı Topaloğlu Senatoda verdiği o izahat- ta da olayın kapanmış olduğunu söy- ledi ve politik yatırım meraklılarının hevesleri kursaklarında kaldı. B.M. M. Kubalı korkusu Bitirdiğimiz haftanın ortalarında birgün B. M. M. nin telefon ka- binlerinin Oo bulunduğu koridorda genç bir milletvekili etrafındakiler- le, şakalaşıyor, durmadan nükte yağ- dırıyor, neşesini her haliyle belli e- diyordu. Sırtında gri renkli, ağır ku- . M. toplantı halinde Sağduyu o bekliyor YURTTA OLUP BİTENLER maştan yetti bir elbise vardı. Genç milletvekilinin kendisinin de ziyade- siyle beğenerek uzun uzun güldüğü müktelerden birisi şuydu: "— İçerde ne olduğunu mu sordu- Uzi Gm Hüseyin Nail Kubalı- yı seçiyoruz.. Neşeli milletvekili, A. P. nin bi- linen kanadına mensup ve sabık Dev- let Bakanlarından İzzel Akçalın kü- çük oğlu Erol Yılmaz Akçaldı. Neşe- si, Anayasa Mahkemesine Üniversi- teden seçilecek adaylar meselesinde ortaya çıkan bir gerçekten geliyordu. Üniversitenin gösterdiği adaylar ara- sında, D. P. devrindeki tutumuyla za- manın idarecilerinin ziyadesiyle sini- rini bozan bir ilim adamı, Hüseyin Nail Kubalı da bulunuyordu. Kubalı ismi, A. P. nin bir kanadını teşkil e- den bazı milletvekilleri için 27 Ma- yıs sabahı kadar korkunçtu. Bu se- beple, ellerindeki oy pusulalarını, acı hatıralarından intikam alırcasına se- pete bırakıyor ve memnun, mütebes- sim, kürsüden iniyorlardı. Bu düşüncenin yanında, bir baş- ka partiye mensup milletvekilleri de yer aldılar. Y. T. P. de büyük bir ço- gunluk, fazlaca müzakere, münakaşa etmeden, A. P. nin bilinen kanadıyla “gözlere bakarak" anlaştılar. ce bir gerçek ortaya kendiliğinden çıktı: 27 Mayıs ihtilâlinin fikri cep- hesini hazırlayan ilim adamları Par»