YURTTA OLUP BİTENLER tinde tek bir netice verir: Dünya baş- larına yıkılır. Hem de bu sefer, altın- dan pek kurtulamamacasına! , bu? Hükümet Bırakılacak pabuç yok! Bitirdiğimiz hafta içinde Hükümet, üç önemli toplantı yaptı. Toplan- tıların bir kısmında, nın İs- tanbul temasları "Kabine Kararları" olarak neticelendirildi (Bk. İKTİSA- Dİ ve MALI SAHADA) Ama toplan- tılar, daha ziyade, Bakanların bir takım prensip meselelerinde aynı po- litikanın etrafında birleşmeleri neti cesini verdi. Hükümet, kendisi aley- hinde . Grubunda kaypak bir e- kalliyet tarafından tuzaklar hazırla- nırken meselelerden kaçmak değil, meselelerin üzerine yürümek ve cid- di tasarruflarda bulunmak kararını verdi. Bu arada, icap ederse bizzat İsmet İnönü tartışmalarda ağırlığı- nı ortaya koyacak ve Meclisi, me- suliyetiyle karşıkarşıya bırakacaktır. Bu, elbette ki bazı küçük meselelerde oyların şöyle veya böyle istikamet üzeri u b acak- tır. Ama, Hükümet için memleketin bugünkü menfaatleri icabı sayılan, o gözle görülen hususlarda, hiç bir politik tavlı verilmemesi esası ge- rekC. H. P. 11. gerekse A. P. li Ba- kanlar tarafından kabul edilmiştir. Koalisyonun iki kanadına (Omensup Bakanlar, böyle durumlarda Ohem kendi, hem de komşu partinin Gru- bunu uyarmaya onlara istikamet ver- meye çalışacaklardır. Doğrusu istenilirse, Hükümet için güçlük sadece ve sadece A.P. Grubun dan gelmektedir. İki Muhalefet Gru- bu, Y.T.P. ve C,K,M.P, liderleri Alican la Bölükbaşının anlayışlı davranışla- rı sayesinde iktidara fazla bir dert çıkarmamaktadırlar. Hatta aksine, zaman zaman olgunluk örneği ver- mekte, ilk bakışta aleyhinde sanıl- dıkları temayüllerde dahi Hükümete itimat edip onu takip etmektedirler. Diter taraftan Hükümet Başkanıyla Muhalefet liderleri arasındaki mü- nasebet de sıkı ve dostanedir. Muha- lefet liderleri arzularım Başbakana açıkça duyurm , İnönü de onları dikkatle takip etmekte ve neticelen- dirmektedir. Koalisyon kanatlarından C. H. P. hırçın, ama en sonda yola gelen ve bir derini -söylene söylene de olsa- takip adan bir Gruptur. Onun bir çatlak ma. asla bahis konusu değildir. Grupta, huzursuzlar yok değildir. Bun İMEni ar kısmı Bakanlık heveslile- ridir ki onların İlk günlerde görülen sinirlilikleri kısmen geçmiştir. Baş- 6 ka bir Kısım, Koalisyonun iye men- faati bakımından C. H. P. zarar verdiğine, A. P. li Bakanlar kendi a- damlarını korurlarken C.H.P. nin bi- kes kaldığına samimiyetle inananlar ve üzülenlerdir. Bir üçüncü kısım ise, memleket meseleleri konusunda deği- şik görüşlere sahip olanlardır. An- cak bu cereyanlar sadece Grup top- lantılarında su yüzüne çıkmakta ve Meclis içi bir siyasi mesele halini al- mamakta dır. Halbuki, A. P. Grubu değişik bir ruh haleti içindedir. Bu Grubun ekse- riyeti Koalisyonun vazgeçilmezliği hususunda müttefiktir. Ama, kendi- ni bir türlü "D, P. nin devamı" komp- leksinden kurtaramamaktadır. Bil- İsme t İnönü Emniyet subabı hassa A. P. yi tutan Basın sanki Hü- kümete güçlük çıkarmayı, etrafa ü- mitsizlik havası vermeyi, iyi - olanı sütunlar arasına gizleyip sadece zor- lukları, aksaklıkları belirtmeyi ma- rifet saymaktadır. Gerçi A. P. Grubu, gökte tehlike bulutları belirir belir- mez bir istikamette hemen topar- lanmaktadır. Meselâ Nuri Beşer hadi- sesinde bu böyle olmuştur. Ama fır- tınanın geçiştirildiği zehabı uyanır uyanmaz kıpırdanmalar, sabotaj gay- retleri, kulis faaliyeti başlamaktadır. A. P. içindeki ırkçı ekalliyet hâlâ, İnönü Kabinesi alaşağı edildiği tak dirde Mecliste A. P. nin etrafında, Y.T. P.veC.K. M. P. den gelecek olanların teşkil edecekleri bir ekse- riyetin belireceğine, bu ekseriyete Alpaslan Türkeşin ei destek sağ- layacağına, bu su iktidarın alı- nabileceğine amal sl Hava- daki tehlike bulutlan eksilince, Gru- bun bir muayyen kısmı bu safdil gö- rüşü tecrübe etmeye o kalkışmakta, fakat ilk dönemeçte ayılıp yeniden Gümüşpalanın yoluna, yani basiret ve mantık, realizm yoluna dönmek- tedir. Ancak bu kaypaklık, Koalis- yonun zaman zaman A. P. Grubu Ut başının derde girmesi tehlikesini, hiç olmazsa endişesini doğurmakta- Bunun dışında, memlekette ne kadar uygunsuz temayül varsa, bun- ların hemen hepsinin A. rubu için- de bir veya bir kaç sözcü bulması topyekün Grubu umumi efkar önünde şaibeli hale getirmektedir. İki mesele Bitirdiğimiz görüşün rın birincisi, 147' ler meselesidir. Başbakan, Bakan ar- kadaşlarına 147'lerin kayıtsız şart- sız Üniversiteye dönmelerinin mah- zur| yaratacağı tepkiyi, sebep olacağı e ve daha mühi- mi, başka çevrelerde yol açacağı en- dişeyi açık açık, etraflı bir şekilde anlattı. Buna mukabil, meselenin as- ğunu mevcut fili durumu dilmesi gerektiğine inandığını bildir- di. En iyi yolun, gene Hükümet tek- lifi olduğunu yeniden belirtti. bütün ri ierin dönmesine yeter sa- yıda kadro Üniversiteye verilecek- tir, fakat takdir hakkı Senatolara bı- rakılacaktır. 147'lerin müracaat mec- buriyeti de am ii bir izze- ti nefis ve itibar selesi de ortada, kalmamaktadır. din, Senato isterse, meselâ bir Ali Fuat Başgili veya bir Bülent Nuri yi almama hakkına sa- hip olacak ve mesuliyetini müdrik o- 1 ktir. İşin b Pm an elde etmek e 147'ler, şu mübalâğa ttiklerim ve ii slerleiz hiç bir ei elde edemeyeceklerinin farkın- dadırlar. Hükümet teklifinin mucip sebeplerini de artık kavramış halde- dirler. Şimdi zorluk, kraldan fazla kral taraftarlarından gelmektedir ve bunlar meseleyi Hükümete karşı bir yıpratma yla olarak kullanmak istemektedir Hükümet GEvrleşindei Asılı belirtilen görüş, bu Hükümetin, tehlikeli gördüğü bir tasarrufu tatbikat sahasına koymak- tansa Meclisi mesuliyetiyle karşı- karşıya bırakmaya kararlı oolduğu- dur. İkinci bir dikenli mesele, Servet Beyannamesi işidir. Hükümet, Servet Beyannamelerinin kalması ve bu yıl da alınması yolunda prensip karan AKİS, 12 ŞUBAT 1962