İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Piyasada bu, bir Kalkınma ve Yatı- rım Bankasının kurulacağı tartında yorumlandı, Bu yüzden böyle bir bankanın kurulmasına neden lüzum olduğu meselesi, zihinlerde istifham uyandırdı. Bilindiği gibi, bir sınaj Kalkınma Bankası mevcuttu. Banka Milletlerarası oOimar Kalkınma Bankasının Türkiyedeki "komisyon- culuğunu" yapmaktaydı ve bu ban yatırım kanalize edilmesini sağlıyordu. nai Kalkınma (Bankası ayrıca, İşletme sermayesi olarak özel teşebbüse gereken krediyi de -yeter- li olmasa bile-, belirli ölçüde sağla- Kurulması omutasavver, nai Kalkınma Bankasının fonksiyon- ları dışında ne gibi bir "strüktür"e sahip olacağı meselesi, İstanbul Sa- nayi Odası temsilcileri arasında tar- tışma konusu oldu. Haber başkente geldiğinde, o du- daklarda tebessüm uyandırdı, Zira, çıkarılacak olan kanunla bir Kalkın ma ve arım Bankası kurulmaya- caktır. Bu kanun Maden Gelişm Bankası, Turizm Gelişme (Bankacı gibi özel sahalara ait bankaların ku- rulmasını mümkün hale sokacak ve Türkiyenin saadeti, iktisadi ha- atta devlet sektörüyle o özel sektörün elele, yahut yanyana ba- şarıyla çalışmasına bağlıdır. Zira, bugünkü rejimin bir bakıma temi- natı, bir bakıma sosyal temeli bu- dur, iki uçta aşırılık ta, rejimin ma- nasım ve mahiyetini değiştirecek- tir. XIX. Asırdaki telâkki ediliş tanıyla bir "Bırakınız o yapsınlar, bırakımı geçsinler" liberalizmi an- cak bir Dominik faşizmiyle ayakta tutulabilir. Devlete, batı anlayışının hudutları dışına taşan, ona normal Refah Devleti, Sosyal Devlet gö- revlerinin üstünde görev yükleyen bir devletçilik, insanı ezen bir tota- liter idare doğurur Türkiye, bu iki ucun arasında gelişmeye, kalkınma ya çalışmalıdır. Ancak bunun bir şartı vardır: devlet sektörüyle özel sektör, itibar içinde yaşamakta de- vam etmelidirler. Bunların biri i- tibarını yitirip te toplum hayatın- an silindi mi öteki derhal tekelini kur. urar ve rejim, toj arzusu hilâfına tehlikeli istikamete kendi- liğinden sürüklenii Böyle bir am devlet sektö- rünün başında patlaması bugün için bahis konusu değildir. Devletçilik, grafikte en alt noktaya, uzun C.H. 22 Fethi Çelikbaş Kambur üstüne kambur o sahalarda iş görenler bu bankalar- dan müsait şartlarla kredi alabile- ceklerdir. Bugünkü mevzuat, bu çe- şit bankaların kurulmasını gayrı mümkün kılmaktadır. İyi niyetliler, P, devrinin sonunda ulaşmış ve ti- ze! sektör D. P. devrinin başında “hayatının iy na kavuşmuştur. ma Özel sektörün o tarihte kâfi iki olmaması, bir bakıma bezirgan itiyadlarından ve kısa vadeli görüşlerden kurtulama- mam bu şansın başarıyla kullanıl- masını önlemiştir. On yıl içinde öze' sektör, hemen bütün İtibarım kay- betmiş ve devlet sektörü tekrar ka- vuşulmuş bir sevgilinin cazibesiyle memleket idarecilerinin (karşısına çıkmıştır. Allahtan o idarecilerin â cemilikleri ve mübalâğaları da akisi tesir yaratmış ve kısmen bir denge şu anda kurulmuştur. Şimdi, dev- letçilik ile özel teşebbüse memleket eye Devlet Plânlama Dairesi- nin yardımları sayesinde (kendini toparlayacağa ve organize olacağa benzemektedir. Ama, doğrusu iste nilirse, mümtaz bir kaç mensubu- nun dışında özel sektör henüz do- rumun icabını pek anlamış görün- memektedir. Bu sektörde hâlâ "avan- tacılık zihniyeti" O hükümranlığını devam ettirmektedir ve demokrasi- lerde bu sektöre düşen görevler Vergiler Linç, ya! Bitirdiğimiz haftanın ortasında, İs- nbul zenginlerinin arasına san- ki bir bomba düştü. Bombayı fitille- yen Maliye Bakanı Şefik İnan oldu. Evvelâ gazetelere Şefik İnanın, ver- gi ödemeyen zenginlerle alâkalı bir demeçi aksetti. Bu zevatın Servet Beyannamesinin munis kontrolundan kaçmak için sarfetmekte ol- dukları gayret Maliye Bakanının te- pesini attırmıştı. Bir hususi konul- mada "Beni söyletmesinler, ödedikle- ri verginin sam açıklasam halk i " demesi, gazeteler- u söz önce, iş adamla- rının temsilcileri tarafından cakalı bir tarzda cevaplandırıldı. Maliyenin teşkilâtı vardı, vergi ka- çırılıyorsa pek âlâ önleyebilirdi, Linç- en filân bahsetmek ne oluyordu? Aslında, toplumdaki cereyanlar bu- günkü bilinen halindeyken böyle söz- lerin bir mesul hükümet adamının ağzından çıkması doğru değildi a- ma, işte, anlaşılan Şefik İnan fena kızmıştı. Bitirdiğimiz haftanın için- de, Maliye Bakanlığınca bastırılmış olan 1662 Mali Yılı Bütçe Tasarısına Ait Gerekçenin 130-102, sayfalarına birleşiniz! kavranmış değildir. smet İnönü İstanbulda, özel sektör temsilcileriyle görüşürken kendilerine bir prensip Ee ki t Özel teşebbüse hayat hakkı vardır. smet İnönü, tatbikatla alâkalı bir de taahhütte bulunmuştur: Lüzum- suz bütün zorluklar (o kaldırılacak- tır. Nitekim, Başbakan kabinesini başkente döner dönmez toplamış ve sözünü yerine getirmiştir. Ama İs- met İnönü, İstanbulda bir de şart koşmuştur: Özel sektör vergi ödeye- cektir. Bu bir. Özel sektör, sosyal adaletin IE devlete yar- dımcı olacaktır. Bu, İzel sek» tür, kendisini toplum önünde de iti- barlı kılacak Servet Beyannamesi tarzındaki kontrol (o müeyyidelerini hulüs ile, iyi niyetle kabul edecek- tir. Bu, üç. Bu, Özel teşebbüsünün Türkiyede " "sine gua non—olmazsa olmaz" beka şartıdır. Şimdi, özel sektör bunu anlama- mazlığa geldi, küçük ve geçici, kap- kaç menfaatlerini gene her şeyin üstünde tuttu, bunları muhafaza i- çin denenmiş silâhlarıyla mücade- leye girdi mi, önüne acılan imkân bir defa daha kaybedecektir. İş adamları, kendi aranızda va- zife başına! AKİS, 12 ŞUBAT 1962