DÜNYADA OLUP BİTENLER Sovyetler Nazariyeciler toplantısı Geçirdiğimiz hafta Moskovada Ko- münist Partinin nazariyecileri ö- nemli bir toplantı yaparak doktrin meselelerini konuştular. 22. Kongre- de komünist blok içinde gizlenemez hale gelen ayrılıklardan sonra böyle bir konferansın ehemmiyeti oaşikâr- leyhtarlan"na karşı doktrin yönün- den mat edici delail hazırlanacaktı. Bu toplantının harice sızan taf- silâtından ve bilhassa Suslofun parti presidiumu sözcüsü sıfatile sunduğu rapordan anlaşılmaktadır ki, şimdi Sovyet Rusya idarecileri oldukça ye- ni tasalarla karsı karşıyadırlar. Gerek Çin ve Arnavut idarecileri- ni, gerekse Sovyet Rusyadaki o Sta- linci parti aleyhtarlarını "dogmacı- lar" tâbiri içine alan Suslof, bunla- rın "kapitalist ve komünist sistem a- rasında harbin kaçınılmaz olduğu" baklandaki kanaatlerine şiddetle hü- cum etmiş ve "Sulh içinde beraber ama" formülünün Sovyet Rusya politikasının değişmez sloganı oldu- gunu tekrarlamıştır. Parti presidiu- munun "sert" adamlarından biri, hat- ta birincisi olarak tanınan Suslof bu noktada Krutçefi kuvvetle destekle- miş, keza Krutçefi "ne pahasına olur- sa olsun sulh" istemekle ve ideoloji- ler arasında barışı tasarlamakla suç- landıran muhalefeti şiddetle tenkit ve hatta tehdit etmiştir. Suslofa göre, "sulh içinde beraber yaşamak” 'İdeo- lojilerin barışması değildir. ihtilâfların halli için kuvvete vurmamak ilkesinin ifadesidir. sa diğer sahalarda, ekonomik ve po- litik alanda kapitalizm çökertilince- ye kadar mücadele devam edecektir. Aydınlar tehlikesi Krutçefin dış siyasetini destekleyen Suslof, buna mukabil dahilde libe- ral bir sisteme doğru karılması tehli- kesine nutkunda önemle işaret et- miştir. Parts sözcüsü bu konuda bil- hassa gençliği ve aydın kitleyi ten- kitlerine hedef ittihaz etmiş bulun- maktadır. Bu suretle Sovyet | işleri uzmanlarının saman zaman işaret ettikleri bir keyfiyet, yâni endüstri ve bürokrasinin halile bir orta sınıfı meydana çıkaracağı ve bu orta sını- fin, menfaatleri ile beraber fikirleri- ni de resmi otoriteye karşı osavun- maya başlayacağını, kısa (odeyimle bir umumi efkârın idare mekanizma- sı üzerinde baskısını o hissettireceği keyfiyeti resmi bir Sovyet şahsiyeti- 24 Nikita Krutçef Karnı tok, sırtı pek! nin nutkuna konu teşkil etmiş bu- lunmaktadır. Fakat tabii bu hakikat Suslofun ağzında bir nevi "Asi gençiik"ten şi- kayet ve kapitalist dünyasının "Ba- tl âdetleri" ve "Çirkin zevkleri"nin Sovyet Rusyaya sirayeti (o tehlikesi şeklini almıştır. Öyle anlaşılıyor ki, son zamanlarda şair Maiakovski sem- bolünü benimseyen bir kısım gençlik bazı gösterilere girişmekten de çe- kinmemiştir. Suslof diğer taraftan ekonomik sahada da Batının sızmalarından şi- kâyetçidir. Daha çok Polonyadan ge- len, fakat genel olarak hariçle tema- sın şimdi bir az daha kolaylaşmış ol- ması sayesinde edinilen yeni ekono- mik plânlama fikirlerinin de artık aydın kesimlerde enine boyuna tartı- şıldığı, hatta bunların tatbikinin tec- rübe edilmesi için dileklerin ileri sü- rüldüğü yine Suslofun alarm işare- tinden anlaşılmaktadır. Finlandiya Seçimler Geçen 16 Ocakta Cumhurbaşkanı seçimlerinin ilk turunu yapan Finlandiya, bitirdiğimiz hafta içinde de parlâmento seçimine başvurdu. 15 Ocak seçimleri, o Cumhurbaşkanını seçecek olan 300 ikinci seçmeni orta- ya koydu. Bunlar önümüzdeki 15 Şu- batta Cumhurbaşkanım O seçecekler- dir. Gerek Devlet Reisinin, o gerekse parlâmento üyelerinin seçimi, bugün- kü Cumhurbaşkanı Urho Kekkonen'- in mensup olduğu Çiftçi Partisinin siyasetin (o plebisiti (omesabesinde ol- muştur ve Finlandiyalı seçmen, Kek' konen'in etrafında toplanmış gibi gö- rünmektedir. Bundan evvelki seçimde Kekko- nen Cumhurbaşkanlığı için sıkı bir mücadeleye girmek zorunda kalmış- tı. Bugün ise 300 ikinci seçmenden 145'ini kazanmak suretile altı yıllık yeni bir iktidar devresini garanti et- miş gibi görünmektedir 4-5 Şubat parlâmento seçimlerin- de ise 200 üyeli parlâmentoda bir yanda merkez partileri ve Muhafaza- kârlar, diğer yanda solcu partiler olmak üzere, orantı değişmiştir. Ev- velce komünist eğilimlilerin en kuv- vetli partiyi teşkil ettiği. Mecliste u- mumi olarak sol cenah 101, merkez ve muhafazakârlar ise 99 üyeliğe sa- hiptiler. Şimdi bu orantı, Kekkonen'- in mensup olduğu Çiftçi (Partisinin liderliğindeki Merkez - Muhafazakâr grup lehine değişmiştir..Sol cenah 88 üyelik alabilmiş, geri kalan 112 üye- lik ise "Burjuva" denilen partiler a- rasında paylaşılmıştır. Bu meyanda Çiftçi Partisinin kazancı, (Sosyal - Demokratların kaybı ise barizdir. Ko- münistler, az zararla, mevcudu aşağı yukarı muhafaza edebilmişlerdir. Fakat 2 milyon 700 bin Fin seç- menin 9 80 gibi yüksek bir orantı ile katıldığı bu seçimde parlâmento aritmetiğinde vuku bulan o yenilik, bugünkü şartlar ve yakın geçmişteki olaylar gözönünde tutulursa, olduk- ça şaşırtıcı, hattâ paradoksaldir. Zi- ra Finlandiya seçimleri 30 Ekim 1961 tarihli Sovyet notasının gölgesinde, hatta baskısında cereyan etmiştir. Kremlinin gölgesi Moskova üç ay evvel Helsinki hükü- metine verdiği notada 948 tarihli andlaşmaya dayanarak askeri müza- kere talep etmekteydi. Bu andlaşma- ya göre, Almanya veya onun mütte- fiklerinden gelecek bir tecavüz ihti- mali karşısında iki devletin- -Sovyet Rusya ile Finlandıyanın- başbaşa ve- rip askeri tedbirler kararlaştırmala- rı gerekiyordu. Bu ise Finlandiyalıla- ra gayet tehlikeli bir başlangıç gibi görünmüş, Sovyetlerin tekrar üs iste- mesi ve bu kere baskın hücumları- nın ehemmiyetinde bahisle memleke- tin Kuzey bölgelerine kadar yerleş- meye kalkması, kısaca bir istilâ ih- timalini hatıra getirmiştir. O zamanlar Sovyet notasını yo- rumlayanlar birkaç ihtimal üzerinde durmuşlardı; AKİS, 12 ŞUBAT 1962