Basın Şeref Divanı Tebliği: 3 Şubat 1963 günü Prof. Dr. Naci Şensoyun başkanlığın- da toplanan Basın Şeref Diva- nı aşağıdaki tebliğin umumi ef- kâra duyurulmasını kararlaştır- mıştır: 1) Ocak ayı zarfında Dünya ve Son Posta Gazeteleri arasın- da yapılan karşılıklı yazışmalar e itlaf" başlıklı yazı- lar ile Son Puta Gazetesinde "AI", "Babıâli tipine" ve "A- ziz Kurmay" başlıklı yazıların Basın Ahlak Yasasının ikinci maddesinin “Şahıs, müessese ve zümreleri hedef tutan yazı- larda galiz kelimeler" kullanıl- pılmayacağını belirten (b) ben- dini açıkça ihlâl ettiği tesbit o- lunmuş ve bu durumdan dolayı her iki gazetenin TAKBİHİ ka- rarlaştırılmıştır. Divanımız bu gibi yayınlar- dan duyduğa büyük teessürü be- lirtirken bundan böyle basını- mızdaki yazışmalarda galiz ifa- delere yer verilmemesini diler, aksine davranışlar divanımız tarafından hassasiyetle takip e- dilecek ve en ağır müeyyideler uygulanacaktır. 2) 22 Kasım 1961 tarihli "Düşünen Adam" dergisinde "Bir şarlatana cevap" başlığı altında yayınlanan yazıyı resen ele alan Divanımız bu yazıdaki bazı ifadeleri Basın Ahlâk Ya- sasının 2. maddesinin (b) bendi- ne aykırı bulmuş ve ait geçen dergiye İHTAR verilmesi o ka- rarlaştırılmıştır. 3) 12 Ocak 1962 tarihli Ye- ettiğini tesbit ederek Yeni İs- tanbul gazetesinin TAKBİHİ- NE karar vermiştir. 4) 14 Ekim 1961 tarihli Ka- rakitür Dergisinde "Kim etti bu karı teklif size ey vatandaş" başlıklı yazı ile aynı dergide "Ekalliyet okonusunda yayınlanan karikatürün Basın Ahlâk Yasasının 2. maddesinin (b) ve (d) fıkraralarına aykı- rı olduğu görülmüş ve bu du- rumdan dolayı Karikatür der- gisine İHTAR da bulunulması kararlaştırılmıştır. 34 TİYATRO Amerikan "İbsen'i... Oraloğlu Tiyatrosu, "Uyuyan Prens"- ten sonra, mevsimin üçüncü oyu- nunu bir Amerikan dramıyla verdi. Buna bir Amerikan "İbsen"i de deni- lebilir. Çünkü Maxwell Anderson'un "Kötü Tohum"u -"The Bad Seed"-, aynı sahnede açılış eseri olarak mev- sim başında oynanmış olan, "Deniz- den Gelen Kadın" yazarının "Hort- laklar"ını kuvvetle hatırlatıyor. Tez aynı tez: "İrsiyet" kanunu... Çocuk- lar soya çeker. Amerikan dramının tek farkı, "Hortlaklar" da babadan oğula geçen "kötü tohum'"un, bu se- fer, büyükanneden torununa atla- masıdır. "Babaların ei yerine “Büyükannelerin günahı" enmark ailesinin biricik kızı Rhoda, kriminoloji uzmanlarını hayli meşgul edecek yaradılışta küçük bir kızçocuğudur. Henüz yedi yaşında olduğu halde, gözünü bile kırpmadan insan öldürebiliyor, yangın çıkarabi- liyor. En korkuncu, bütün bunları us- ta canilere taş çıkartacak bir soğuk- kanlılıkla, herşeyi inceden inceye he- saplayarak, suç delillerini yoketme- yi, bu delilleri eline geçirenleri veya cinayetlerini farkedenleri ortadan kaldırmayı da ihmal etmiyerek yap- masıdır. Rhoda, okulda kazandığı bir madalyayı kendisine vermiyen arka- daşını denize itmekte, kurtulmaya çabalarken başını, ellerini tekmeyele- yerek buna mani olmakta tereddüt etmemiştir. Sonra, suçunun delili o- Oraloğlular "Kötü Tohum'"da Anasına bak kızını al lan kanlı ayakkabılarını ele geçiren sapık uşağı, uyuduğu samanlığı ate- şe vererek, diri diri yakmaktan âde- ta haz duymuştur Kızının korkunç bir fütursuzluk- la sırtısıraya işlediği cinayetleri keş- eden Anne, kendi babasının ta kızı olmadığım, hiç bir iz bırakmadan sesiz kalmış kızı olduğunu, baba diye bildiği Richard Bravo tarafından ev- lât edinildiğini öğrenince, kendi kı- zının o "canavar tohumu"nu büyü- kannesinden aldığını anlıyor ve onu, daha büyük facialara meydan verme- birgün nasıl olsa oturtulacağı elektrikli sandalyadan kurtarmak, çin, kendi eliyle yok etmeğe karar veriyor. Ona bir kutu uyku hapım içiriyor ve sonra, kızın dalacağı uyku- dan uyanmıyacağını zannederek, ken- disi de tabancayı şakağına dayıyor ve tetiği çekiyor. Ama unutuyor ki, intiharıyla, hadise meydana çıkacak, çocuğun fazla miktarda uyku hapı aldığı anlaşılarak midesi yıkanacak, ölümden kurtarılacaktır. Son perde kapanırken "kötü tohum" güle oy- naya gene ortada dolaşmaktadır. Max well Anderson, bu çok tesirli finalle, "tohum'un "kötülük" saçmıya de- vam edeceğini açıklamış oluyor. Çün- kü, Annesi öldüğüne göre, hâdisenin içyüzü de anlaşılamamıştır. Sahnedeki oyun "Kötü Tohum", adından da anlaşı- lacağı gibi, küçük Rhoda Pen- mark'ın etrafında dönüyor. Alev O- raloğlu bu rolde bir harika bir sahne hârikası olduğunu edecek güçlü bir oyun gösteriyor. Yedi yaşının icabı, ezik, bazı kelime- leri yutan kırık dökük konuşmasını tabii görmek, oyun, jest, mimik, hele bakış ifadelerine de hayran olmak lâ- zım. Alev Oraloğlu bu tanrıvergisi- ni, büyüdükçe, kaybetmez, tersine, geliştirirse, yakın bir gelecekte, Türk sahnesinin parlak yıldızlarından bi- ri olmakta gecikmiyecektir Onun yanısıra genç Giüstarİp ve kahraman Anneyi, öz annesi. Lale Oraloğlu her zamanki gibi zekâ par- layan, duygudan da hiç mahrum ol- mıyan bir oyunla canlandırıyor. İkinci dereceden rollerde en bü- yük başarıyı, çocuğu boğulan Mrs. Daigle'i nefis bir kompozisyonla ya- şatan Ani Şahnazar gösteriyor. Esin Eden Monica Breedlove'a, İbrahim Delideniz Reginald Tasker'e, Müm- taz Ener de Richard Bravo'ya isabet- li çehreler kazandırıyorlar. AKİS, 12 ŞUBAT 1962