SPOR Olimpiyat 4 altın madalya Onyedi gün devam eden 17. Olimpi- yat oyunlarında memleketimizi ilgi lendiren tek spor yine güreşti. Çünkü, futbol, atletizm, yüzme ve yelkende- ki sporcularımız tahmin edildiğinden daha da kötü neticeler almışlardı. Bu sebeple sporla ilgilenenler, bütün ü- mitlerini güreşe bağlamışlardı. Serbest güreşteki şansımız, daha greko-romen şampiyonası bittiği ge- ce belirmişti. Her zaman çok rahat şampiyon olan Ruslarla çekişmem Rusların Romaya iyi selmediklerin! ortaya koymuştu. Greko-romen şam- piyonası bittiğinde de herkes aynı fi- kirdeydi: İyi kurulmuş - greko-romen takımımızın iki kıymetli (o güreşçisi, Rıza Doğan ile D. Ali Erbaş sakatlık- ları sebebiyle şampiyonaya gideme- mişlerdir- bir greko-romen takımı Rusları mağlüp edebilirdi. Bu itibar- la Ruslar iğin alınan üç şampiyonluk dahi başarı sayılmalıydı. Serbest güreşler, Rusların durumunu iyice or- taya koydu. Gerçi ilk günlerde kur'a- nın da tesiriyle, Ruslar, güreşçileri- mizden daha avantajlı duruma geç- mişler ve herkes (oşampiyonluğumu- zun tehlikeye girdiğine (o inanmıştı. Fakat, turlar geçip rakipler kuvvet- lenince bütün Rus güreşçileri teker teker dökülmeğe başladılar. Bu hu- susta Amerikalı güreşçiler bize yar- dımcı oldular. Romaya en az dört şampiyonluk için gelen şöhretli Rus serbestçilerinin bütün başarıları sa- dece iki ikinciliğe ve iki de üçüncülü- ge bağlı kalıyordu. Bizim güreşçiler ise başarılarını dört altın madalya ile değerlendirmişlerdi. Oniki yıl sonra 1948 Londra Olimpiyatını takip eden 1952 Helsinki, 1956 Melbourne Olimpiyatlarında, gerek serbest ve gerekse greko-romen rn beklenen derecelerle yurda dönem mişler, başarı yanlız bir-iki güreşçi- mize münhasır kalmıştı. Bu sebeple, oniki yıl sonra yeniden elde edilen şampiyonluğun (o kıymeti bizim için çok büyüktü. Olimpiyatta en büyük mükafat "al- tın madalya" idi. Ferdi o sporlarda milletlerin başarısı bu madalyalarla ölçülürdü. Greko-romen ve serbest güreşlerde onaltı oaltın madalyanın yedisini güreşçilerimizin kazanmaları başarılarının en bariz misaliydi. Di- ger dokuz madalyadan üçünü Rusya, üçünü Amerika, birer tanesini de Bul- garistan, Romanya ve Almanya ka- ii . Yedi şampi Bilindiği gibi, greko-romende altın madalya alan güreşçilerimiz, Mü- zahir Sille (62 kilo), Mithat Bayrak (73 kilo), ve Tevfik kış (87 kilo) tı. Serbestte ise Ahmet Bilek (52 kilo), Mustafa Dağıstanlı (62 kilo), Hasan Güngör (79 kilo) ve İsmet Atlı (87 kilo) yurda altın madalyalarla dönü- yorlardı. Bunların dışında şanssızlık- lar alacağımız altın madalya sayısı- nı düşürmüştü. Herkesin favorisi olan Hüseyin Akbaşın Romada hastalanıp dermansız düşmesi ve üçüncü turda elenmesi, bütün dünya için sürpriz teşkil etti, Hamit Kaplanın -hiç ye- nilmemiş olmasına rağmen- şampi- yonluğu meşhur Alman o Dietrich'e kaptırması da Kaplan için şanssız- lık sayılabilirdi. e Dietrich Rusu tuş- la yendiğinden şampiyon (olmuştu. Bu sebeple Hamit Kaplan ile, Ame- rikalı rakibi Blubaugh'a yenilen İs- mail Oğan da "gümüş madalyaya" hak kazanmışlardı. Amerikanın başarısı Bundan önceki şampiyonalarda hiç- bir varlık gösteremiyen Amerika- nın, Roma Olimpiyatında, sürpriz de- necek şekilde fevkalâde güreşlerle üç şampiyonluk elde etmesi ve gayri resmi puan tasnifinde Rusların önü- ne geçmesi, serbest güreşlerin en Ö- nemli tarafını teşkil etti. Amerikalı güreşçilerin çok kuvvetli o rakipleri arasından şampiyon çıkmaları başa- rılarının değerini daha da arttırıyor- du. Meselâ Amerikalılara ilk şampi- yonluğu kazandıran 57 kilo güreşçisi Mac Kain, kendi kilosunda, İranlı Ya- kubi, Hüseyin Akbaş, Fin Jaskari ve Rus Shakov gibi şöhretler arasından sıyrılmıştı. 73 kilodaki Blubaugh da İranlı Hatibi, Rus. Balavadze, İsmail Oganın arasından şampiyon çıkmıştı. u başarının tek sebebi şüphesiz ki iyi çalışma idi. Evvelki şampiyonalar da oyunları kapan Amerikalılar çok İyi çalışmalarıyla bu başarıyı sağla- mışlardı, Rusların Başarısızlığı Amerikalıların üç şampiyonluk al- dıkları serbest güreşlerde Rusla- rın basan gösterememelerinin sebebi de herhalde çalışmamak olamazdı. Bu bakımdan fikirler tek noktada birleşiyordu: Çok çalışmak. Rus gü- reşçileri çok fazla çalışarak şampi- yonaya gelmişler ve üçüncü turdan itibaren yorgunluk duymağa başla- mışlardı. Açık bir deyimle Ruslar sü- rantrene olmuşlardı. Serbest güreş takımımızın antrenörü oCelâl Atik, bunu daha üçüncü tur başlarken be- lirtmişti.... AKİS, 12 EYLÜL. 1960