12 Eylül 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

12 Eylül 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Komitesinde ne hizipleşmeler, ne gruplaşmalar yaratılmıyordu! Hikâ- yelerin sonuncusu Türkeş ile Madan- oğlu gruplarının Gürsele karşı birleş- tikleri ve Gürselin sâdece Devlet Baş- kanlığında bırakılmasının Komitece karar altına alındığıydı. e Efendim, Komite Gürselin seçim tarihini tam bir katiyetle ve kendi şerefini, pres- tijini ortaya koyarak ilânını tasvip etmemişti. Zira, Komitedeki ihtiras sahipleri ve manevra meraklıları ek- seriyetteydiler. Bunlar gitmek iste- miyorlardı. Zaten vatan kendilerine "Bizi bırakıp, o menfaatçi politikacı- ların eline terkedip gitme!" diye hay- kırmıyor muydu? O halde, seçimler- den bahsetmenin sırası mıydı? Bu can sıkıcı dedikodular -Baş- kent hâlâ bu neviden kadın dediko- dularının yatağıdır» genç muhabirle-. rin canını sıkmıştı. Toplantıda, başta Gürsel, Milli Birlik Komitesinin aza- larına bunları naklettiler, görüşleri- ni öğrendiler. Bunlar, şişirilip uçurul- muş balonlardı ve ciddi bir hakikate dayanmıyordu. Komite, verdiği şeref sözüne sadıktı. Parti kurmak iste- yenler için aynı şeref yolu açıktı. Bunlar soyunur ve politika sahasına çıkardı. Evvelâ Ordudan ayrılırlardı, sonra Milli Birlik Komitesinden istifa ederlerdi, ancak onu takiben partile- rini kurarlar ve oyunlarını oynarlar- dı. Öyle perde arkasından, Komitenin nüfuzunu kullanarak ve bir kaç muh- teris, muvaffak olamamış politikacı bozmasının peşinde işler (o çevirmeye kalkışmak asla bahis mevzuu değildi. Bundan herkesin emin olması lâzım- dı Söz rivayetlerden açılmışken Dev- let ve Hükümet Başkanı kahkahalar arasında hâtıralar nakletti: — Ben duymuyor muyum, bil- miyor muyum zanediyorsunuz söyle- nenleri? Bakın bir tanesini yım: Meğer birkaç defa beyaz ata binmiş, gelmiş Köşke, bana akü öğretmiş. Şunu şöyle yapalım, bunu böyle yapalım demiş. Ben de pek sevinmiş, pek memnun olmuşum Yaaa, bunları biliyor muydunuz?" Babacan Generalin (gözlerindeki pırıltı bunları söylerken artmıştı. Bi raz kin, biraz nefret ifade ediyordu Gençlere, bütün bu lâfları yobazlarıt ortaya attığını cahil olanların o bir dereceye kadar affedilebileceğini, a ma bilgili, kültürlü yobazların hiç mi hiç affedilmemesi lâzımgeldiğini söy ledi. Bu sırada grubun kenarında ko nuşulanlan dinleyen ve pek fazla lâ fa karışmıyan birisi belki de ilk defa konuştu. Gözler kendisine çevrildi ğinde de âdeta utandı. Bu zât İnkılâp Hükümetinin yeni Sağlık Bakanı Ra- gıp Ünerdi Lâcivert, mütevazi elbise- AKİS 12 EYLÜL 1960 sinin içinde devamlı gülümsiyen Ü- ner, genç basın mensuplarına Gür- selin ihtilâlden evvel yaptığı bir nük- teyi nakletti. Hikâye şöyleydi: "Bir gün Karşıyaka klübünde o- turuluyordu. Generalin de bulunduğu grupta sakıtların durumu münakaşa ediliyordu. Anlatılanlar sakıt iktidar mensuplarının çalıp çırpmalarına da- irdi. Sohbettekilerden birisi çalınıp çırpılanları acı acı anlattıktan sonra, "Vallahi Paşam, yağma Hasanın bö- reği, yiye yiye bitirdiler" odemişti. Gürsel o zaman meşhur kahkahala- rından bilini atmış ve, "Hangi börek, Hasanı bile bitirdiler demişti". Üner hikâyeyi naklettikten sonra gene kenara çekildi ve söylenenleri dinlemeğe koyuldu. Sohbet koyulaş- mış. General pek keyiflenmişti. Bir ara Saatine baktı ve birden kenarına high masadan kalkarak: — Eeee çocuklar, ben sizi 20.30'a kadar davet ettim. İşimiz bu kadar. Mili Birlik Komitesinin o toplantısı var. Müsaade ederseniz gidelim ar- tık" dedi. İki saatlik mütevazi kokteyl pek eğlenceli ve basın omensupları için pek verimli olmuştu. Yeni Bakanları tanımak doğrusu istenirse güçtü. Şa- yet General Gürsel arada bir yaptığı nüktelerle Bakanları takdim etmese, gelenler bu işi başarmakta bir hayli zorluk çekeceklerdi. Hele Generalin, briç arkadaşı Devlet Bakanım takdi- mi, gazetecileri bir hayli güldürmüş, etrafta bulunanları neşeye boğmuştu. Gürsel, salonun ortasındaydı. Etrafı- nı saranlar arasında mongol gömle- ginin yakası hafifçe tüylenmiş, uzun boylu, kumral gözlüklü ve hareketli birisi de bulunuyordu. Kıvırcık saçlı YURTTA OLUP BİTENLER olan bu zat lâfa pek az karışıyor a ma zeki gözlerle etrafını süzüyordu Hareketli adamın adı Nasır Zeytin oğluydu ve İnkılâp Hükümetinin ye ni Devdet Bakanıydı. Bir ara basın mensuplarından birisi Generale yeni Bakanları eskiden tanıyıp tanımadı ğını sordu. General gülerek, sorana: "— Söyliyeyim de, briç arkadaş ları diye gene yazın, değil mi?" diye takıldı. - Bu sırada Gürselin solunda bulu nan yeni Sağlık Bakanı söze karışmış " —Üstelik benim de briç arkada şınız olduğumu yazmışlar Paşam Halbuki bir kere olsun elime kağıt almış değilim" dedi. Enerjik görünüşlü diğer bir Ba kan sözü tamamladı: — Sonra bir yanlışları daha var Benim briçi en az sizin kadar oynadı gımı söylüyorlar. Biraz fazla müba lağa gibime geldi. Değil mi Paşam Gürsel, iki yeni Bakanın sözleri gülerek dinledi. Etrafındakilere ba şını hafifçe sallıyarak: " bunu bilmem ama, ben bir kere briçte İsmet Paşanın bi parasını aldım. Erzuruma sırasında oynamış ve kazanmıştım Ama o sırada Paşanın aklı başka yerdeydi. İkinci Cihan Harbi sıra sıydı. Paşa briç oynuyordu ama bel ki düşündüğü şeyler vardı. Sonra parayla piyango bileti almıştım. Bir şey çıkmamıştı" dedi. Daha sonra yeni Bakanlarına dö nüp: " — Bunların yazmalarına alışa caksınız. Sakın kızmayın ha.. Bıra kın yazsınlar. Bunları yola getirmek için en iyi çâre, istedikleri kadar se Devlet Başkanı Gürsel Çankayadaki kokteylde Kokteyl içinde kokteyl

Bu sayıdan diğer sayfalar: