YURTTA OLUP BİTENLER Orgeneral Gürsel Bir teminat Köprüler atılmış kalmaktadır. Başka tutumunu benimsemeye davet yerine bir talihsizlik belirli İnönü ve CHP. geçecektir. Nitekim ilk adım Komi- düşmanlarının Milli Birlik çevrelerini tenin tebliğiyle atılmıştır. artmış bulunmaları ve onları telkin altında tutmalarıdır. Şu veya bu par- tinin safında İnönüyle uğraşmaya halkın yenilen, kendisinde "milletin beklediği lider" Oo vasıfları tevehhüm edipbir fiskede siyaset sahasından eliniverdiği için (oyüreğinde aşağılık duygularının bütün arazlarını mu- hafaza etmiş kimselerin şimdi sanki gayrıresmi sözcüymüş tavrı takın- maları ve iki lâf arasmda mutlaka C.H.P. ile D.P. yi aynı sepette gös- termeye kalkışmaları memlekette es- -eye başlayan havanın mucip sebep- leri arasındadır. İnönü, geçen hafta- --- sonundaki odemeciyle bu sınıfın gayretlerine karşı açık, sert, kati ih- barını yaptı. Şimdi, bututumu kuv- vetlendirmekiçin topa vurma sırası Gürseldedir. Gürselin Milli Birlik komitesinin fikrini ve görüşünü, Ko- mitede açılacak bir müzakereden ve varılacak karar üzerine Türk milleti- ne resmen ifadesi geniş fayda sağla- yacak, bir müddetten beri hakiki va- tanseverlerin bogazına tıkanmış du- rum yumruğu kaldırıp atacak, güneş- 27 Mayıs günlerini geri getirecek- tir. Bu, bâzı genç Komite üyelerini de şüphesiz daha fazla "devlet adamı" Bu yüzdendir ki İnönünün deme- cini takip eden günlerde gözler Gür- sele çevrilmişti. Böylece Gürselin 17 Eylülde yapacağı basın toplantısının ehemmiyeti büsbütün artıyordu Hükümet Generalin düşündükleri adam, masanın kenarına iliş- miş, gri elbiseli, ak saçlarının ina- dına siyah kaşlı, babacan tavırlı ada- mın ışıl ışıl yanan gri-yeşil gözleri- ne bakarak sözlerine devam etti: ' —Evet Paşam.. Siz ihtilâl yap- tınız. Siz ihtilâl ordusunun ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinin Başkumandan- lığını yaptınız, yapıyorsunuz. Siz bir devri kapadınız, yeni bir devrin içine girdiniz. Ama korka korka, akşam eve dönüp dönemiyeceğini bilememe- nin korkusu içinde, biraz da cakasın- dan ötürü Bulvarda ıslık oçalmanın zevkine varamadınız. Bunu bilmezsi- niz" dedi Generalin gri-yeşil gözleri dolu do- lu oldu. Elini genç adamın omuzuna koyarak: "— Haklısın... Bu işi bizden daha çok siz gençler yaptınız." diye cevap verdi. Hâdise, geçen haftanın sonunda bir gece Çankaya Köşkünde cereyan ediyordu. General Gürsel oOÇankaya Köşkünün meşhur salonunun ortasın- da bulunan açılır kapanır masanın bir köşesine oturmuştu. Elindeki Samsun sigarasını keyifle tüttürüyor ve etrafını alan genç gazetecilerle sohbet ediyordu. oGürselin, hâlinden memnun olduğu belliydi. Gençliğe ve ataklığa tutkunluğu ortadaydı. Hani, genç basın mensupları da Generali bırakmıyorlardı. o Sözleri bir târizkârdı. Devlet Başkam kendilerini dikkatle dinliyor ve ce- vap vermeğe çalışıyordu. Duydukla- rından pek sevindiği, gençlere yaptı- ğı iltifatlardan anlaşılıyordu. Konu P. başlarının dışarıda bıraktıkları kuyruklardı. Gençler bu faaliyetlerinden duydukları mundan dolayı -evet tutumundan do- layı- tenkid ediyorlar, -evet tenkid ediyorlar- beğenmediklerini -evet be- genmediklerim- söylüyorlardı. . Baş- kan bu sözlerden âdeta rahatlıyordu. Rahatsız olanlar, yeni Hükümet üye- lerinin tanıştırılması sebebiyle Köşk- te verilen kokteylde bulunan, eski ik- tidarın Il numaralı şakşakçısı gazete- cilerdi. Memnun edici hâdise, bu zat- ların sohbetin tansiyonuna dayana- mayıp birer ikişer Devlet Başkanının etrafından uzaklaşmaları oldu. Gürsel, sigarasından bir nefes da- ha aldıktan sonra devam etti: "— o Söylediklerinizin Oo hepsinde haklısınız çocuklar. Ben ve arkadaş- larım, idareyi seçimle gelecek olan- lara bırakmağa kararlı olduğumuz- dan ve bunu başından beri düşündü- gümüzden İhtilâlin kansız olmasına dikkat ettik. Galiba bunu başardık. Galiba doğrusu da buydu. Kanlı bir ihtilâl olsaydı, idareyi teslim etmek, zannederim bu kadar kolay olmıya caktı. Ama bir kere daha söyledim, gene tekrar ediyorum, .icap ederse, beni ve arkadaşlarımı bu kadar Zor- larlarsa, dereler gibi kan akıtmaktan zerre kadar çekinmem. İnkılâbın ko- runması, bu hareketin devamı ve memleketin mea için yapamıya- cağımız şey yoktu Bunları örerken sonra etra- fında kalan birkaç gence o sevgiyle baktı ve bunlardan birine © —Yahu, iyi ki ihtilâlin başında sen yoksun. Yoksa, heriflerin hali du- mandı" dedi. Şayia kumkumaları Haftanın sonlarındaki o gece Gene- rali böylesine neşeli ve kendinden emin görmek kulağı delik Ankara gazetecilerini tarifsiz sevinçlere gar- ketti. Aman yarabbi, şayia borsasın- da neler dönmüyordu! Milli Birlik AKİS, 12 EYLÜL 1960