" —Paşam, o Bayındırlık Bakan- lığına'kim tâyin edildi?" diye sor- uştu Kızıloglu m m bir-iki Sai düşündü. Son " —Bilmem, ismini unuttum. Ha.. Yok canım, Bayındırlık Bakanının koltuğu boştu" dedi. unun üzerine sempatik Ulaştır- ma Bakanı kahkahayı bastı ve Kızıl- oğluna dönerek: N asıl boştu canım? Biz neci- yiz ki?" diye cevap verdi. Kızıloğlu, Ulaya gülerek: — Canım, anladık. Koltuğu boş- tu diyoruz biz de" dedi. asker, gazetecilerin yanından ve sert adımlarla Basın mensuplarının yanına sokuldu ve gülerek şöyle dedi Haftanın esprisi diye yazın İnkılâp Başkentten haberler Alnındaki kâhkülün hafifçe sallanı- şı yüzündeki muzip tebessüme pek yakışan genç adamın keyfine di- yecek olmadığı daha ilk bakışta belli oluyordu. Söylediği sözün son keli- mesi dudakları arasında eridiği za- man karşısında bulunanların gözleri faltaşı gibi açıldı. Biri, yanındaki gri elbiselinin kolunu dürttü. Bir diğeri şaşkın şaşkın etrafına bakındı. Mes- lek alışkanlığıyla etrafta bir telefon arıyordu. Duyduğu haber, gazetesin- de en azından manşet olabilecek ö- lar"ın bu sefer ellerinde viski kadeh- leri, yüzlerinde memnuniyetlerini bil- diren ve hiç eksik olmayar tebessüm- leriyle (ooortada (ogörünmemeleriydi. Böyle bir sıkıntıdan kurtulmanın ver- diği rahatlıkı Mili Birlik Komitesi Yeni Kabine ilk toplantısını yapıyor . ve Allah Mumcuoğluyu yarattı bakalım. Tanışma ve anlaşma toplan- tısıydı" SEEDE er "anlaşma" kelimesini, üze- rine basarak söylemişti. Bakanlar Kurulunu daha sonra Ticaret Bakanı Mehmet Baydur ve Gümrük Bakanı Fethi Aşkın terket- tiler. Daha sonra Âmil Artus gülerek gazetecilerin yanına geldi, biraz ko- nuşup Başbakanlığın önünden ayrıl- dı. Bakan (otomobillerinin oOhemen hepsinin Başbakanlığın önünden ay- rıldığı sırada Başkan Gürsel, yanın- a Türkeş olduğu halde kapıda gö- rüldü. General, beyaz bir kâğıda bâ- zı şeyler not ediyordu. Gecekonduları yıkılan bir kadının şikâyetini dikkat- le dinleyen ve not alınarak meşgul olunmasını isteyen Gürsel, pek mem- nun görünüyordu: o Kabinede sâdece bir tek koltuk boştu! 18 nemdeydi. Bir-iki saniyelik tereddüt- ten sonra gazeteciler, kâhkülü aynı tempoyla sallanan genç adama dön- düler ve söylediklerinin ciddi (olup olmadığını tetkike koyuldular. Hâdise, geçen haftanın başında bir gece, Çankaya Köşkünün meş- hur "Âlemler Salonu"nda cereyan e- diyordu. Ama artık âlem yoktu. Ga- zetecileri telâşa düşüren haberi ye- ren. Milli Birlik Komitesinin genç ü- yesi Muzaffer Özdağdı. Haber ise, Yedek subay olabileceklerin (o asgari yüksek tahsil mezunu olmalarını der- piş eden kanunun o gün kabul edildi- giydi. Genç kurmay yüzbaşı muzip gülüşüne devam etti. O da karşısın- daki basın mensuplarını tetkik edi- yordu. İnanıp inanmadıklarını veya kanunun kabulünün üzerlerinde ne gi- bi biretki yarattığını incelemekteydi. Gerçi gazeteciler kanunun kabul edil- Okuyucu Mektupları muanızın 31 Ağustos o 1960 tarih ve 315 sayılı nüshasının 18 in- ci sahifesinde (o"Akraba o sevgisi" başlığı altında, kocam eski Adana valisi Turhan Kapanlı'nın Bahçeli- evlerdeki dört katlı apartımanının T. idaresine yıllığı (160 bin) liradan kiraya verildiği yazılmak- tadır. Kocamın değil (o Bâhçelievlerde hiçbir tarafta, gayrı menkulü bu- lunmadığından kiraya verilme hali de bahis mevzuu olamayacağı ci- hetle, hakikatle hiçbir veçhile alâ ve münasebeti bulunmayan bu havadisin tekzibini rica ederim Eski Adana Valisi Turhan Kapanlı eşi Necla Kapanlı Sayın Derginizin 7 Eylül tarih şahsımdan bahse- sayfada da resmim Ben Milli Komitesinin basın toplantısına meraklı bir vatandaş olarak değil, iki ay önce birkaç gazeteci arkadaş- la birlikte kurduğumuz (Türkiye Sağlık Haberleri Ajansı) nı temsi- len Basın Bürosunun daveti üzerine iştirak ettim. Cazip Sümer — Ankara sebetiyle naçiz dilmekte, 18. Derginizin 24.8.1960 tarihli sayı- sında "Gerilla Teşkilatı" paragraf- lı yazıda adı geçen Gazi Avşar'ın kardeşiyim Size bu mektubu asla tekzip müessesesini hortlatmak için yaz- mıyorum. Gayem gerçeklerin ay- dınlanmasıdır. Şunu, hemen belirtmek isterim ki; Ağabeyim Gazi Avşar'ın "Polis elbiseleri, şişler, coplar ve buna benzer malzeme" bulunmuş değil- dir. Bu husus evde aramayı yapan polis raporunda da mevcuttur. Diğer taraftan ağabeyimin "D.P. li efendilere hizmet ederek milyo- ner olduğu zikredilmektedir ki bu husus ta tamamen hayalidir Zira ağabeyim on yıldır gazino- culuk yapmakta ve gazinosunun ge- liri ile geçinmekte idi. Yazıda bah- sedildiği gibi Ele da yoktur. Halen bana gabeyimden borçla işleyen bir gazino ve bakılmaya muhtaç yedi çocuk kalmıştır. Ayrıca ağabeyimin o "efendileri- in (!)" basında bulunduğu devlet müsselerin bir hayli borcu kal- mıştı e hakikatleri e m için bu mektubu yaz lafiz Avşar AKİS, 12 EYLÜL 1960