diğini duyunca (o heyecanlanmışlardı. Ama heyecanları herşeyden evvel ga- zeteci olmalarından ileti geliyordu ve haberi herkesten evvel verebilmenin endişesi içindeydiler. Yoksa, şahsi endişeleri yoktu. Hakikatte Özdağ -herzaman oldu- gu gibi- gene bir muziplik yapmak ve iyi geçindiği basın mensuplarını biraz üzmek istemişti. Kanunun he- nüz kabul edildiği filan yoktu. Daha Sosyal İşler Komisyonundan bile geç- memişti. Ama muzip tebessüm, Yüz- başının, kanun teklifinin kabul edile- ceğinden emin olduğunu açıkça anla- tıyordu. pi bu haftanın orta- sında bir g Sosyal Komite üyeleri Meclisi terkettiklerinde Muzaffer Öz- dağın kanun teklifi kabul edilmiş ve Milli Birlik Komitesine sunulmak ü- zere hazırlanmıştı. Sosyal (Komite teklifte sadece ufak bir (o değişiklik yapmış, lise mezunlarının faydalana- cağı ve muvakkat sınıf teşkilini iste- yen geçidi altı maddeyi kaldırmıştı. İşte Muzaffer Özdağ Çankayada ve- rilen kokteylde basın mensuplarına takılırken bunları adeta biliyor gi- biydi. O gece Çankayada Eğitim Milli Komisyonu üyelerine Başkan Gürsel tarafından yerilen kokteyl gibi samimi ve sade oldu. Masa öyle sakıtların devrindeki gibi şahane de- ğildi. Ama misafirleri memnun ede- cek şeyler bulunuyordu. Kokteylin en güzel tarafı, dışarıda kalan "kuyruk- lar"ın bu sefer ellerinde viski kadeh- leri, yüzlerinde memnuniyetlerini bil- diren ve hiç eksik olmayan tebessüm- lerimle oOoortada (Ogörünmemeleriydi. Böyle bir sıkıntıdan kurtulmanın ver- diği rahatlık, Milli Birlik Komitesi üyelerinin her hallerinden belli olu- yordu. Hele ak saçlı sevimli Yarbay Akkoyunlu doğrusu pek O keyifliydi. Sohbet sırasında kendisine larından dolayı o takılanlara gülerek şöyle dedi: "- Vallahi, aslında kömür gibi saçlarım vardır. Ama hassaten bo yattım. Sebebini sorarsanız, söyliye yim de gülün: Dışardaki kuyruklar laf çıkarmışlar ya. Milli Birlik Komi tesi çoluk çocuktan ibarettir diye, iş te onu tekzibe çalışıyorum." Akkoyunlunun o nüktesi etrafi - bulunanları bir hayli zaffer Özdağdı. Akkoyunlu bir ara içi- ni derin derin çekti, Kendine has as- kerce tavrıyla kaşlarını çattı. Eller ni iki yana açarak yanında bulunan lara: — Ah. Söylenecek çok söz, ya- pılacak çok şey var ama, nideyim ya- nımdakiler gazeteci, fazla konuşma- AKİS, 12 EYLÜL 1960 Muzaffer Özdağ Bir genç sözcü ga gelmiyor" dedi. Adalet önde gider Başkentte /devam eden sıcaklarla beraber, İhtilal Meclisinin takın- dığı tavır dışarıda kalan kuyrukla- rı -bilhassa çok yağlı olanlarını- bu- ram buram terletirken, geçen haf- tanın ortasında bir gün, sakıtların dört yıldır unuttukları bir tören de Ankara Hukuk O Fakültesi salonla- rında yapıldı. Saçları hayli azalmış, kısa boylu, gözlüklü adam cüppesini savurarak Hukuk Fakültesinin salonundan içe- ri girdiğinde, salon ağzına kadar dol- muştu. Cüppeli adam ağır ağır yürü- Fazıl Akıl yaşta değil baştadır Akkoyunlu YURTTA OLUP BİTENLER yor, onu bej elbiseli, bağdem bıyıklı, babacan ve her halinden asker, oldu- i. Seçkini Devlet ve Hükümet Başkanı Org: oCemal Gürsel takip ediyordu. Gürselin arka- sında İçişleri Bakanı Kızıloğlu ile Ankara Vali ve Belediye Başkanı Ge- neral Baştuğ vardı, onu takiben de Milli Birlik Komitesi üyeleri geliyor- du. Saat 10 dan itibaren salon dolma- ğa başlamış ve Adalet Bakanı Artus, İmar Bakanı ve Milli Eğitim Bakan Vekili Fehmi Yavuz yerlerine otur- muşlardı. Soruşturma Kurulu Başka- nı Hayrettin Perk saat 10.05 de gele- bildi. Dinç Başkan -arkadaşları da- yanıklılığına şaşmaktadırlar- lona girişleri, salonda bulunan yaşlı, genç bütün hukukçuları gözlerini ya- şartacak kadar sevindirmişti. Adalet önde gidiyordu. Başkan Gürsel o ba- bacan tavrıyla Adaleti temsil eden Yargıtay Başkanının arkasından yü- rümüş ve kendisine ayrılan yere otu- rarak Seçkinin konuşmasını takibe başlamıştı. Tam dört yıl sonra "Ada- let Yılı" yeniden törenle açılıyordu. Törene iştirak edenler bir kabustan kurtulmuş gibiydiler. Düşünceleri, yeni "Adalet Yılı"nın ismiyle müsem- ma bir yıl olmasıydı. Kelimelerin üzerine basa basa ko- nuşan Seçkin tam 18 daktilo sayfası tutarındaki nutkunda mümkün mer- tebe basit ve yaşıyan dilin terimleri- ni kullandı. Seçkin, nutkunun bir ya- rinde: "— Son kapı olan mahkeme kapı- sı gayet sağlam olmalıdır ki haksizlik oradan içeri giremesin" dedi ve u- uzun uzun alkışlandı. Yargıtay Başkanı konuşmasının diğer kısımlarında Hâkim Teminatı üzerinde durdu. Hâkimlerin tâyini özel bir kurul tarafından yapılmalıy- dı. Bu kurul en yüksek mahkeme başkanının oriyasetinde olmalı ve hâkimlerle Üniversite (omensupların- dan teşekkül etmeliydi. Nisbet üçte iki hakimlerin lehine olmalı ve ku- üçte biri hukuk profesörleri ta- rafından işgal edilmeliydi Bu kurul aynı zamanda mahkemelerin denet- hakimler hakkında inziba- ti kovuşturmaları oda yapmalıydı. Seçkin, böyle bir teşekkülün Anaya- sa ile temini gerektiğini izah ediyor- du. Yargıtay Başkanının oAnayasa- -m teminatı altına, alınmasını iste- diği başka şeyler de vardı. Bunların en önemlileri savcılara adli temina- tın tanınması, adli, askeri ve idari yargı çalışmalarının bir tek kuruluş 19