B SAA T- ROO KNüçük Tiyitro “Eanyaı köprüsü” Devlet Tiyatrosu 1959 - 80 tiyatro tevsimine 30 Eylül gecesi Küçük Tanı Devlet Tiyatrosu mevsime “Kara- yar e ıiğı geliş- meye yeni bir halka eklemis oldu. B müsbet tutum olması- Tu, ama sayıları gitt.ıkce artan l.elıf e- Ber artık gikâyetten vazgeçip kolları sıvamalarını, beğen- medikleri ihtiyar kuşağın üstüne çı- kabilmek için Devlet — Tiyatrosuna xs.rdımcı olmalarını, kısacası daha k çalışmalarını temenni ederiz. Bir tiyatro İdaresi mevsim boyunca sah- ni telif eserlere ayır- nağa âmade görünüyor da bu uhne- artık yalnızca o uyatro ıdaresın- ra sunun yeni mevsime Küçük Tiyatro sahnesinde gerek tiyatro İdaresi, ge- rek yazar, gerek rejisör ve oyuncu- Jap, gerekse Beyirci arasında hissedi- lebilecek derecede bir anlaşmayla gir- diğ.ıni hemen söyleniek yerinde olur. Amıa “Karayar Köprüsü”nün hiç mi Kusuru yok? “Karayar Köprüsü” Türk Tiyatro Tarihine “mükemmel” vasfıyla geçmeği hakedecek bh- eser mi? Elbette değil. Am rayar P “Gılgamıı"lerle hatta '“Tu- tabii “Duvarların Ötesi”, “Cemberler' le kaydettiği müsbet ge- lişmeye hız veren bir eser olarak va- smı.ndırılabılir. Bu gelişmenin daha da hızlı olabilmesi için yeni mevsime girerken bir kere daha Devlet Tiyat- rosunun bu yoldakl müshet tutumu- nu değiştirmemesini temenni ve ya- zarlarımızın da tembellikten vazgeç- melerini tavsiye ederi: Yerli trajediye doğru ok ki “Karayar Köprü- yor. Refik Erduranın dergide yaptığı acık!lamayı okuyup eserini de seyret- tikten sonra bir trajediyi “başka (cid- di piyes) çeşitlerinden ayıran başlıca Özellikler”in sadece muhtevayı ilxı- ü0 düşünd rekli özellikleri hesaba katmamıs ol- kolayca meydana cçıltıyor. Refik Erduran “Karayar Köprüsü”nde insa- nın kaderle, Tanrıyla münâsebetini, Ö- üm karşısındaki durumunu, kadere karşı gelişini, kahramanını modern bir “yüksek insan” yapmnakla bır tra- Jedinin ısted.gi ideal kalıramanı orta- ya koyınus. Bunlar esere trajedi Ö- zelliğini veren hususlar. “'Karayar Köprüsü"”nde yazarın eserini bir tra- jedi olmaktan alakoydugunu ileri sür- düğü şiir noksanlığı ise aslında mev- cut değil. Bu neviden bir eserde bu- lunması gerekli şiir “Karayar Köp- rüsünde” yeten kadar mevcut. “Ka- ravar Köprüsü” madem ki modern bir trajedı ynpılmık istenmiştir ve i e modern bir “üstün in- kahraman olarak seçilmiştir, -diyelim ki bir “modern entelleküel”'- ona yakışacak şiir dili de pekâlâ şu neviden cümleler arasında bulunabi- Bir kiraz ağacı büylmüş dalları pıtrak gibi oluyor... Dipleri Kanlı bebek ölüsü dolu... Yahut gu: İşte buna kızıyorum.. İşte buna... Böyle isyansız ölmeğe. Köpek kgibi ıı-bermele böyla, Ve şimdi rahmeüi Orhm Vellnın şu mısıalanm Ayalkabısı ııkmıdılı zamanlar Anmazdı ama Allahın adını Günabkür da sayılmazdı. Demek ki Refik Erduran'ın günü- müzün “Üstün insan”ına — söylettiği sözler pek de ona varasan şiir dilinden r ki Refik Erduran konuşturmamış. Böyle bir gayret,e sokmamış kendi- ni. Ona rağmen diyoruz ki “Karayar nü modern bıir trajedi ol- uzak değıl Ne va “Cem'”"i Köprüsü' maktan alakoyan asıf engel dili değil. Bu noksanlığı daha ziyade eserin ku- ruluşunda aramak doğru olur. Yazar eserinde bir trajedide bulunması ge- reken birlik unsurlarını bır araya ge- tirmemiş. Zamanda ve mexâÂnda 'Tbirli- &i hiç gözetmemiş. Mevzuda biruk bır dereceye kadar mevcut. yer yer mevzuda ipin ucunu kacırdı- nu_ Z fakat çaldığı hava başka. Cemin Ka- rayardaki kulübesini kiralamak, kaâ- zılarıyla, tarihiyle başbaşa kalmak... Cemi teselli ettiği, yahut onun dert- lorine ortak olduğu, yahut da dert- lerine adamakrilı bir karşı geldiği yok. Kısacası “Karayar Köprüs dern trajedi olamamışsa ddha çok ya- mevzuda bir birlik korulamamasından olamamıştır. Bu yesinin Taje- di denemesi” yazmaktan vazgecip sa- dese “dram” demekle çok iyi etmiş. Mevzu ve işlenişi Dr. Şerif karısı Semrayı yeğeni Cem- den kıskandığı için Ceme, o arada geçirmekte olduğu bir hastalığı sanki şifa bulmaz bir hastalıkmış, kan kan- seriymiş gibi bildirir ve birkaç ay son- ra öleceğini usulü dairesinde ifade e- der. Bu arada intiharın kendisi için en çıkar yol olduğunu iİmadan da geri kalmaz. Pr. Şerifin kızı Ayşe de Ceme âşıktır. Fakat Cemin aslında ne Sem- ra ile bir ilişiği vardır. ne de Ayşeyl ciğdiye alır. Ancak birkaç aylık öm- rü kaldığını öğrendikten sonradır ki etrafındakilere karşı davranışı bir- denbire de“işir. Baskılardan kurtu- lur, canının istedifğini yapmağa baş- lar. Artık ne cemiyet, ne ahlâk kaide- evlet Tı)atrosu Umum Mudurl' ğü Gayret strası yazarlarda AKİS, 6 EKİM 1959 .. - * & yrekâ (/h "4 Çsı!' - İ — " ', -