zorunda kalan D. P. cephesini tam bir hezimete uğramaktan — kurtara- madılar D. P. nin en muvaffak hatibi, encümen raporunu kaleme alan Dr. Mükerrem Saroldu. Yumuşak, uzlaş- tırıcı bir .dille, hattâ zaman zaman Muhalefete tâviz veriyormuş gibi ko- nuştu. Metin Tokere tanımaga ya- naşmadığı İspat hakkının şampiyon- luğunu yapması -hâkim teminatı ol- mayınca İspat hakkı neye varardı ki. ustaca bir taktikti. Dr. Sarol za- ten bu mevzuda işin başından beri ustaca davranmış, "nadide bir çiçek gibi nazlı, hassas telâkki ettiğimiz basın" cümleleriyle Süslediği -aslın- da üst kademelerin f'ıkırlerını akset— tiren- raporunu C. P. Mu- ammer Akpınar da 1mzalamış gibi göstermeye muvaffak olmuştu. Oyu- na geldiğini son dakikada anlıyan Akpınar, rapora bir muhalefet şerhi eklemeyi 'bile akıl edememişti. Ama bu ufak ustalıklar, salona başından beri hâkim olan C H li hatiple- rin ezici üstünlüğünü değiştirmeğe yetmedi. Fikir değiştirme hürriyet n muvaffakiyetsiz hatıp, tahmin Eedılecegı gibi, transferden evvel Tadyonun partizanlığına — çatmayı kendine iş, edinen Basın - Yayın ve Turizm Bakam Server Somuncuoğ- lu oldu. Sözlerine "Eğer arkadaşla- rım samimi olarak hurrıyete taraf- tarsalar fikir degş me hürriyeti- i de tanımahdırl ar" cümlesiyle baş- ladı C. H, P. mılletvekılının da- yanamıyarak sorduğu "Ticari sebep- ler yüzünden fikir degiştirme hürri— de demokrasi icaplarından dır"" sualini duymamazlıktan geldı Somuncuoğlunun konuşması bir "müdafaaname" şeklinde devam et- ti. Ferit Melenin Basın — Yayın ve Turizm Bakanı hakkında Meclis tah- kikatı açılmasını ve radyoya bütçe- den verilen tahsisatın Vatan Cephesi yayınlarına giden kısmının Bakana Ödettirilmesi teklifi, tesirini göster- mişti. Somuncuoglu büyük bir talâ- kat ile Vatan Cephesi yayınları için bütün mesuliyeti Basın - Yayın Ba- kanına yüklemenin "insafsızlık" ol- duğunu hatırlatıyordu. Vatan Cep- hesi tabirim ortaya atan bizzat Baş- bakandı, ve yayınların mesuliyeti el- bette bütün hükümete râciydi. Muhalif milletvekillerinin, doğru- su. Bakanın izahatını tatmin edici bulmamalarına imkân — yoktu. Mudafaanamesını "Radyonun D. P. nin değil. Vatan Cephesinin propagandasını yaptığı" "ölüm —ilmühaberleri — gönderilirse, radyolarda ölülerin isimlerinin okun- masının önleneceği" gibi incilerle süslemeyi de ihmal etmeyince. C. H. P. lilerin keyfi büsbütün arttı A- ma Basın - Yayın Bakanı araların- dan ayrılmakla kendilerini pek üz- düğü C. H. P. li arkadaşlarına nazı- nın geçeceğine ınanıyor u. Eğer i- anmasa, hücumların "Vatan Cep- hesi yayınlan" na teksifinden şikâ- yet ederken şu şaheser cümleyi hiç AKİS, 7 ŞUBAT 1959 sarf edebilir miydi: "Sanki hiç bir başka antidemokratik mesele — kal- Ortada halledilecek sade- i 9" C. H saplarına bu ka sın - Yayın Bakanı Nitekim işini bilen bazı milletvekilleri o gün ko mısy ndan çıkarken "Yaşasın fıkır degıştırme hurrıyetı"' diye bağır kendilerini zor zaptedıyorlardı. D.P. Basınla balayı!.. Y anında D.P. İl bulamazlardı P. Başkanı Kemal ygün 'öldüğü halde Park Otel- den 'çıkan Menderes 00073 numa- ralı Cadillac'a bindi ve şoföre "İl bir- başkanlığına" dedi. - Ama daha Muammer Akpınar Az kaldı... kaç yüz metre gidilmişti ki birden fikrini değiştirerek "Yıldız Parkına" diye emir verdi. Muhteşem Cadillac caddede büyük bir kavis çizerek isti- kametini değiştirdi ve Yıldız Parkı- nın yolunu tuttu Parka gelindiğin- de saat tam 16.3 Menderes ve Aygun Parkta ara- badan indiler ve dondurucu soğuğa rağmen uzun bir gezintiye başladı- lar. İki politikacı aralarında alçak sesle birşeyler konuşuyorlardı. Bu konuşma ve dolaşma faslı saat 19' a kadar -iki buçuk saat- sürdü. Sonra Menderes ve Aygün gene beraberce Cadıllaca binip Park Otele gittiler. Menderesin Yıldız Parkında do- laştıgı Salı günü akşamı. Tüneldeki İl Başkanlığı binasında lâcivert elbıseler kolalı gömlekler gıymış bır takım insanların odadan oday lâşla gidip geldikleri, pencerelerden YURTTA OLUP BİTENLER sık. sık dışarıya baktıkları göze çâr- pıyordu. Defalarca Park ele te- fon edilip Beyfendının çıkıp çıkmadı— ğı sorulmuştu. ir asında "Bey eli de nmş lacıvert elbı— seler 1ç1ndek1 insanlar hemen İl Baş- kanlığının kapısına koşmuşlardı A- ma kapıda, ayazda beklemekle geçen 25 dakikaya rağmen Beyfendi gö- zükmemişti. İl Merkezindeki telâş, merak ve endişenin iyice arttığı sa- atlerde birden telefon çaldı. Saat 19'u hayli geçmişti. İl Merkezine Park Otelden telefon ediliyor ve "Beyfendinin geçici İl İdare Kurulu üyelerini ote de yemege beklediği" haber veriliyord eyfendi - 00073 plâkalı Cadıllac ını da uyelerı almak için merkeze yollamıştı. Bütün bir öğleden sonrayı İl Mer- kezinde beklemekle geçiren geçici İl İdare Kurulu üyeleri derhal dışarı fırladılar, Siyah Cadillac kaldırıma yanaşmış kendilerini bekliyordu. A- ma hiç biri buna binme ge cesaret i. Derhal başka arabalar te- min edilerçk Park otele gidildi. Saat 19,45 de İdare Kurulu üyeleri Bey- fendının huzurundaydı. ' Park Otelin antresinde, telâşlı Ve sinirli bir adamın hiç durmadan do- laştığını gören gazeteciler, sabahtan beri antreden ayrılmamış olan bu adamın sabık C. H. P. li eski Adana D. P. milletvekili Cavit Oral olduğu- nu farkettiler. Park Otele saat 20de Emin Kalafat geldi. Gaazeteciler ve foto muhabirleri derhal etrafını sa- rarak kendilerinin — huzura alınması için şefaat dilediler. Kalafat "olur manasına başım salladı ve içeri gir- di. Nitekim biraz sonra sadece foto muhabirlerinin içeri — girebilecekleri haberi ge ldı Fotografçılar koşar a- dım içeri Menderes ayağa kalkarak fotografçıların teker teker ellerini sıktı, hatırlarını sordu ve "Muhabirleri, hele fotoğrafçıları ne kadar sevdiğimi, onların daima dos- tu olduğumu bilirsiniz, siz benim gu— zel resimlerimi çekersı niz" dedi. üs- tünde gri bir elbise vardı, — puvanlı kırmızı bir kravat takmıştı. Misafir- leri ile birlikte' foto muhabirlerine poz verdi, istedikleri kadar resim çekmelerine müsaade etti Bu toplan- tıtam doksan dakika devim etti. Bu arada gazetelerin siyasi muha- birleri Park Otelin holünde toplan- tının neticesini bekliyorlardı. ya ilk çıkan Aygün ve İl İdar yeti azaları oldu. Gazeteciler derhal bunların etrafını sardılar, Aygün, merakh gazetecılere yapılan goruş menin tamam ir protokol görüş- mesi oldugu u, partı meseleleri ve Vatan Cephesi ile alâkalı bir şey ko- nuşulmadığını söyledi. Başbakanın Cuma günü Isvıçreye gideceklerini de teyit etti. Bu a gazeteciler- den "diğer partılere gösterilen alâ- kanın D. P. ye de gösterilmesini" ri- ca eden yeni il başkam daha cümle- sini tamamlamamıştı ki Emin Kala- fat, geldi. Kalafat son derece neşeli görünüyordu. Eliyle gazetecileri se- lâmlıyarak "nasılsınız — dostlarım?" 7