YURTTA OLUP BİTENLER istemezdi! Hem zaten birçok milletvekilinin 2800 lira aylıkla ge- çinmeye imkân bulamadıkları bilini- yordu. Maaştan başka geliri olmı- yanlar borç içindeydiler. Fiyatların şahlanması oyle bir hale gelmişti ki bu ateşe "mebusluğun — mecburi masraflari" da eklenince ayda 2800 lira gelirin bile dayanması zorlas- mıştı. Açıkça değilse bile ha- yat pahalılığından — şikâyetçi D. P. milletvekillerinin zam — teklifini memnuniyetle — karşılıyacaklarından Şuphe edilemezdi. Hele 'bir de bazı C. P. mill eri teklifi destek- lerlerse ortada çekinilecek hiç bir mesele ifalmıyacaktı. "Vatandaşla- e sekseninin eline geçen pa- ra 2800 liranın sekizde birine eriş- mezken 2800 lere zam yapılır mı" diyenlere, zamma taraftar C. H. P. mılletvekıllerını şahit olarak göste- recekleri Ateşlı zamcılar C. H. P. li mil- letvekillerinden çoğunun — kendileri gibi — düşündüklerinden — emindiler. Meclis — koridorlarında — yaptıkları Sondajlardan sonra bu neticeye var- mışlardı. Meselâ bir Rauf Bayındır, bir Arslan Bora, bir Selim Soley zamma taraftar olduklarım açıkça Söylüyorlardı. Ama tasarısına imza atacak bir babayıgıt bulmak bir hayli zordu. Nitekim Erzurum- luoğlunun teklifi, bütün gayretlere rağmen sadece bir tek C. H. P. li milletvekili -Dr. Aziz Uras- tarafın- dan imzalandı. O bile imzasını atar- C. H.P. nin seçim beyanname- sindeki taahhüdüne sadık — kalmak endişesiyle, zamlı maaşların en yük- sek memur maaşını geçmemesi -ta- bii yollukların — arttırılmasına — lâf yok kaydını düştü. Fakat C. H. P. Aziz Uras Borç bini aşınca Arslan Bora Peşin parayi işitince nasıl da güler Meclis Grupuna hâkim olan tema- yül, milletvekili maaşlarına yapıla- asla tasvip etmemek merkezindedir. C. H. pu, mil- letvekillerinin maaşları yetersiz bile olsa vatandaşın hayat pahalılığı yü- zünden çektiği ıstıraba hürmet edil- mesini istemektedir. Bu sebeple,. mil- letvekili ma:, ş arına zam teklıfı Meclise getirildiğinde C. P. letvekillerinden kırmızı oy alacak— . C. H. P. kırmızı oyları zammın yapılmasını onlemeye elbette ki kâfi değildir. Hele D. P kademeleri- dan sonra yaylacıların sa- yısının azalacağını düşündükleri bir sırada.. Basın Bir asap msselesi anyel Akbel -eski sporculardan, D D. P. Yozgat milletvekili- söz- lerine "Radyo olmalıdır" diye başlayınca Bütçe Komisyonun- da bulunan bütün milletvekilleri ha- tibi dikkatle dinlemeğe koyuldular. Komisyon üç günden beri Basın - Yayın ve Turizm Bakanlığı bütçesi üzerinde çalışıyordu. Sert” münaka- şalar havayı iyice gerginleştirmişti. D. P. li bir milletvekilinin de çıkıp Tadyonun tarafsızlığından bahsetme- si, elbette dikkate şayandı. Sport- men Danyel Akbele göre, radyo, va- tandaşın aklı selimi ile alay etme- meliydi; milletin sinirleriyle bu de- rece oynanmamalıydı; Vatandaşın da ayet etten. mış bir varlık oldugu unutulmamahydı Bu sozlerı 1ş1tenle1' bir an için inin etin nırlerıyle oynayan Vatan Cephesi Radyosunu sportmence tenkid etti- ğini sandılar ve sırf kulak kesildi- ler. Ama Akbel, daha ikinci cümle- sini bitirmeden salondaki muvafık - muhalif bütün milletvekilleri , kah- kahalarla gülmeğe başladılar. Meger sportmen etvekilinin ra hi kındaki şikâyeti, stadyumlardan maç nakleden spikerlerin taraf tutmasın- dan ibaret değil miymiş... —Dertli milletvekili, "Ah... Galatasaray bu penaltıyı da kaçırdı diye hayıflanan bir spikeri işiten Fenerbahçeli din- leyıcılerde asap mı kalır" diyordu. rusu, Akbel yerden göğe kadar haklıydı. Bu yüzden hiç bir muha- lif milletvekili "Ya Vatan — Cephesi yayınlarını mecburen — dinleyenlesin asabı?" diye sormak nezaketsizliği— ni göstermedi. Hâdise, bu haftan başında Bütçe Konusyonunda cere— an eden meydan muharebesinin nâ- dir eğlenceli sahnelerinden biriydi. Ayni. müşterek kahkahalar, ancak Basın - Yayın ve Turizm Bakanlı- ğinın çahşmalarını metheden bir D. P. etvekili Kasım Gülekin Brük- sel Sergisindeki Türk pavyonunun hatıra defterine yazdığı . "Pavyonu cok beğendim, bilhassa hostesler çok güzel..." sözlerini okuyunca -bu se- fer biraz daha kuvvetle- tavanı çın- latabildi. Bunun dışında, müzakere- ler asık suratlı bir hava içinde ce- reyan etti. Basın - Yayın butçesı müzakerelerinin fırtınalı — geçeceği malümdu. Toplantının yapıldığı mü- tevazi salonun tıklım tıklım dolma- sı, üç Devlet Bakanının, Atıf Ben- derlioğlunun ve bilhassa hitabetiyle maruf Samet Ağaoğlunun — takviye kuvveti olarak hazır bulunması bu- nu gösteriyordu. Ama takviye kuv- vetleri dahi, abesi müdafaa etmek Mükerrem Sarol Komisyonun yıldızı AKİS, 7 ŞUBAT 1959