MUSİKİ relikten uzaktır ve bir üslüplar pot- purisi halindedir; hareketleri, man- tıklı, görevli ve tama mlanmış hare- ket cumlelerı halinde birbirine bağ- lanmamaktadir. Bu tecrübeli sahne adamının henüz belirli bir istikame- ti, belirli bir davranışı yoktur. Ch- ristensen'in Zzaafları, hele "Sinfoniâ" gibi soyut bir balede Balanchine gri- bi, bir koregrafla yolların birleşmiş olması dolayısiyle- kıyaslama kaçı- nılmazlığı gerekince daha da göze çarpıcı olmaktadır. Lew Chırıstensen en çok, "Caprice" gibi, "Con Amor gibi, "Nutcracker Suite" gibi göz bo— yamanın ve eğlendirmenin daha so lu kaygılara ustun tutulduğu baleler- de hoşa gitmektedir. Dansçılar ve orkestra er ne kadar San Francisco Bale- l!—Isi. Amerikanın olsun, dünyanın üÜ sanatta yükselmiş diğer memle- ketlerinin olsun ileri gelen bale kum- panyalarının — yıldızları — ayarında dansçılara sahip değilse de, — Sally Bailey, Jocelyn Volilmar, Leon Dani- elian, Royes Fernandez gibi solistler, küçümsenecek — dansçılar — değildir. Bunlardan başka, "Filling Station" da sarhoş parti kızı rolünde unutul- miyacak bir başarı gösteren, daha sonraki oyunlarda -bilhassa "Jinx" ve "Con Amore" de ilk müsbet inti- bar doğruliyan Louise — Lavler'in lâstik güzelliği teknik sağlamlığıy- la birleştiren dansıyla, istikbal için çok şey vaadettiği söylenebilir. Topluluğun en çok alkışlanan ü- yesii orkestra şefi Ottavio de Rosa olmuştur. Eğitimini Juilliard konser- vatuarında ve Columbia Üniversitesi musiki bölümünde yapmış olan bu usta şef, başta benjamin Britten'in "Frank Brıdge in bir Temi Üzerine Va arya: asyonlar” 1 ve Vırgıl Thomson'- un “Filling Station" u gibi güç mo- dern partisyonlar olmak üzere bü- tün eserlerde. Devlet Opera Orkest- rasından parlak neticeler elde — et- Miş, Devlet Operasının genç orkest- rası da bu vesileyle, ugün Tür- kiyenin en iyi orkestrası olduğunu ispat etmiştir. Festivaller Lawrence ve Koptagel A nkara Müzik Festivalinin ikinci orkestra konseri de, birincisi birincisi gi- bi, festivalin mahiyetini aksettiren hiçbir özelliği olmıyan bir program- la sunuldu. Liszt'in "Faust Senfoni- si" gibi dünyanın her yerinde çok seyrek çalman bir eserin program- da yer alması gerçi bir yenilikti. Fakat, her programında, eski veya yeni, bir önem ve değer taşıyan, hem de alışılmış programların — dışında kalan bir veya birkaç eser sunma- yı gaye edinmiş festival - komitesi. Liszt'in "Faust Senfonisi" nde u gayeye şu sebeple ulaşmış olamıyor- du: eserin önemsizliği ve değersiz- liği. Bir saat kadar süren bu uzun eser, adının taşıdığı iddiaya — rağ- men, bir senfoni değil. üç tane sen- fonık şiirden meydana gelmiş bir "şe " ' dir. Liszt'in orkestra Vasatın— da, piyanodaki tesiri- elde edememe- si, orkestralama becerıksızlıgınden degıl büyük biçimler içinde çalıştı- 1 zaman seçtiği tematik malzeme- nin kalitesizliğinin ve kurduğu yapı- nın sakatlığının azmanlaşmış olarak belirmesindendir. Aynı programdaki Schumann konsertosu. çok daha ceriksizce — orkestralanmış olduğu halde, gerek maddesindeki hareket, gerekse muhtevasındaki — manalar sayesinde orkestrasındaki aksaklık- ları gizliyebilmektedir. Robert Law- rence idaresindeki Cumhurbaşkanlı- ği Orkestrasının — -solo — çalgılarda rastlanan entonasyon hataları dışın- da- başarılı bir icra çıkarması ve -Opera Müdürü Necil Kâzım Akses opera korosunu lütfetmediği — için konsere katılan Gazi Eğitim Koro- sunun, tenor Cemil Sökmenle birlik- te, bekleneni vermesi, bu esere sar- fedilen emeklere yazık olmadı de- mek değildir. Konserin solisti Yüksel Koptagel, Schumann'ın piyano konsertosunu sert. duygusuz, bir konser piyanis- tınden beklenmiyecek derecede fal solu bir çalışla dinletti. Bu gen adar henüz ufacı bır istidat bile göstermiyorsa da, buna rağmen konserciliğe devam — etmek niyetindeyse, en geniş anlamında tekniğini, dinleyicilerini hiç olmaz rahatsız etmiyecek kadar ılerleme- nin çarelerini araştırsa iyi olur! Basılı programdaki İlhan Usman- baş Senfonisi, prova azlığı yüzün- den bir sonraki konsere bırakılmış— tı. Yerini alan Ravel Mer V'Oye" yer yer ruhsuz, renksiz ve nüktesiz. fakat genel — olarak şef Lawrence'ın Fransız musikisine o- lan temayülünü aksettiren bir icra- ya kavuştu. Behrend ve Helikon estival programına sonradan gi- F ren bir konser programının seç- kinliği ve katılan musikişinasların seviyeli icrasıyla, festival olayları- nın sn önemlilerinden biri oluverdi. Cumartesi gecesi Sanatseverler Ku- lübünde verilen oda musikisi konse- rinde Alman gitarcı Siegfried Beh- rend, klâsik ve klâsik öncesi musi- kiyi kendi düzenlemeleri — halinde. Helikon Kuarteti üyeleriyle bırlıkte . sundu, Haydın'm aslı lavta ve üç yaylı çalgı için kuarteti ile Vıvaldı— nin aynı çalgı ve yaylılar için kon- sertosu, gitar ve yaylı sazlar ara- sında uygun bir ses muvazenesiyle çalındı. Bach'ın lavta ve keman için iki eserinin bölümlerini seçip birleş- tirerek Behrend'in meydana getirdi- ği gitar ve keman için konsertoda kemancı Ulvı Yücelen ve Alman ar- kadaşı, musiki yapma sevinciyle ta- şan bir ıcra çıkardılar. Mozart çağ- daşı Caarulli'nin gitar konsertosun- da Helikon kuarteti, solo çalgıyı as- la örtmeden, bir buyuk yaylı saz or- kestrası gıbı tınlıyordu. Behrend'in olsun, bugüne kadarki — icralarının belki en başarılısını çıkaran Heli- kon kuartetinin olsun çalışlarındaki amatörce davranışla birleşmiş pro- fesyonel kalite, konser salonlarımız- d pek sık rastlanmıyan seviyedey- i. Programda Kemal İlericinin yay- lı kuartet için "Bizden Birkaç Renk" adlı dört bölümlü süitinin ilk çalı- nışı da yer almıştı. Eser, halka ait ham malzemeyi, sadece üstünkörü boyayarak kullanmayı milli — sanat musikisi yapmak sanan — anlayışın örneğiydi. Bando ürkiyenin, mükemmel diye vasıf- T landırılmağa lâyık bir icra kesin- liğine ve beraberliğine ulaşmış tek musiki topluluğu. Albay İhsan Kün- çerin Cumhurbaşkanlığı Armoni Mı- zıkası, cumartesi günü öğleden sonra üniversite salonunda festivalin altın- cı konserini verdi. Bando için düzen- lenmiş senfonik eserlerden meyda- na gelen programda Rimski Korsa- kofun "Noel Gecesi" — operasından Polonaıse Haydn — Wood'un TI Rapsodısı Grieg'in Jorsalfar" suıtı Musorgskı nin "Mar- cia alla Tur Borodin'in "Prens Igor" bale musıkısı ve Ulvi Cemal Erkinin "Köçekçe" si vardı. Falsosuz, pırıl pırıl. korno ve trompetler; 'korkmadan çalan vur- ma çalgı bölümü üyeleri; şaşmaz bir disiplinle, tertemiz seslerle paıtıle— rini okuyan klarinet. flüt, obua saksofonlar... Bu seviyeli toplulugun gelecek festıvale bando için yazıl- daha önemli eserleri de -meselâ Hındemıth in Si bemol Senfonisini. AKİS, 7 ŞUBAT 1959