DÜNYADA OLUP BİTENLER AÂA. B. D. Armut gibi bir dünya! merikadakı Feza Çalışmaları Da- A iresinden geçen hafta sızan haber- Vanguard suni peyki son derece alâ- ka çekici bazı malümatın toplanma- sına imkân vermiştir. Meselâ, yeryu— zünün tanı bir küre veya kutup a- rafları , hafifçe basık bir yuvarlak olmadığı anlaşılmıştır. Suni peykten gelen . işaretlerin bildirdiğine göre, dünya armut şeklinde dır! Vanguard adlı suni peyk ağırlık bakımından çok hafif -bir bu cuk ki- lo- olmasına rağmen, dünya etrafin- da gayet muntazam bir mahrek ti- zerinde dönmektedir. Müahrekin bu derece muntazam oluşu, arzın cazibe- si dolayısıyla vuku bulan hafif .de- -gigmelejt; sayesinde, yeryüzünün ha- kiki şeklini ortaya koymağa imkân vermektedir. Peykten gelen telsız işaretleri vasıtasıyle toplanan i malümat, dünyanın Kuzey Kutbu ta- rafını biraz daha yüksek ve sivri o- larak göstermek, Güney, Kutbunun da zannedıldıgmden daha basık oldu- ğunu meydana.çıkarmaktadır. Anla- şıldığına göre. Kuzey Kutbu civarın- daki deniz Seviyesi evvelce hesap- landığından oniki metre daha yük- sektir, Güney Kutbundaki seviyenin de pnıkı metre daha alçak olduğu an- laşılmıştır. zun yolculuk merika Birleşik Devletleri Tem- A silciler Meclisinin Feza Komitesi nan rapor.. Baytekin hikâyelerini gede bırakacak kadar eğlenceli fantezılerle doludur. Hâlen 1 çalışmalar yapmakla meş- gul bulunan elli fen adamının ifade- İerine göre, 1965 yılında aya adam göndermek ve ondan üç yıl sonra da Merih, ve Zühre seyyarelerine gitmek mümkün olacaktır Feza Komıtesı tarafından yapı- lan , soruşturmaları cevaplandırır! ilim adamlarından Alman asıllı, Eu- gen Sanger, bütün bunları geride bı- rakan bazı projelerden bahsetmiştir. Jet tekniği üzerinde çalışan bu ali- min delkleri doğru çıkarsa, 40 sonra insanların fezada ışık ,hızına yakın,-yani saniyede hemen hemen 00.000; kilometre bir hızla , seyahat etmelen beklenebilir. Tabii, ses sürat- tinin aşılmasına bile bir turlu ,alışa- mıyan insanlar: için, bütü ancak bir fantezi olarak gozukmek— Fedaıler mektebi A merikan Feza Çalışmalrı ,Daire- sindeki mütehassıslara gore ha- kikatla fantezi arasında, bir,tefrik yapmak hiç de doğru. degıldır .Bu muütehassıslar, daha şimdiden, feza yolcularını yetıştırmek üzere hususi bir mektep açmışlardır.. Mektebin ilk mezunları staJlarını dünya etrafında dola%an suni peyklerde yapacaklar. AKİS,7 ŞUBAT 1959 ondan sonra da aya ve seyyarelere yollanacaklardır. Feza yolcusu olarak yetiştirilmek üzere müracaat eden binlerce nüllü arasından, geçen hafta, yalnızj yüz on kişi se ılmıştır Mütehassıs- lar, Marta kadar sürecek çalışmalar sonunda bu sayının onikiye indirile- ceğini ve asıl eğitimin bu oniki gö- nüllü üzerinde teksif edileceğini söy- lemektedirler. Dünyanın etrafında suni peykle do- laşmak veya Aya gitmek için aranan şartlar hiç de hafif sayılamaz. Eği- time tâbi tutulacakların Unıversıte— lerin Fizik veya Mühendislik kısım- larından mezun olmaları şart koşul— muştur. Ayrıca, bu, üniversite diplo- Krutçef Lüâfebesi masına ilâveten, tecrübe — pilotluğu brövesi almış olmak ve 1.500 saatlik uçuş yapmak lâzımdır. Taliplerin kırk yaşından genç olmaları ve boy- lârının da 1..78 i aşmaması icabet- mektedir. Tabii, bütün bu şartlara uygun talipler, bir de Feza Çalışma- lari Dairesinin hususi lâboratuvarın- da sıhhı muayeneye tâbi tutulacak- lar, fizik veya psikolojik bir arızala- ra bulunmadıgı tesbit edildikten son- ra feza derslerine — ""lütfen" kabul buyurulacaklardır! Rusya Yedi yılın hülyası Dışarda — zehir gibi bir soğuk var- di. Moskova nehri tamamen don- muş, kanallardaki nakliyat buz küt- le ünden durmuştu. Kremimin buyuk toplantı salonunda Sovyet Ko- münist Partisinin yirmi birinci, kong- resini takibe gelen delegeler ye; mi- safirler, geçen haftanın o soğuk kış gununde kendilerine yedi yıl sonraki cenneti anlatan adamı dinliyorlardı. Konuştukça coşan, coştukça konuşan, Krutçef, bir ara, geniş pencerelerden salona süzülen güneş ışıklarını gös- tererek "bakın, güneş bile yedi yıllık plânımızı aydınlatmaga geldi" dedı' Sonra, balkonda toplanmış olan ya- bancı muahbirlere döndü ve "bildirin bunları memleketinize; burada tabiat da bizimde beraber!” diye bağırdı. Kendisinden biraz daha ince espriler bekleyen muhabirler, nezaket icabı' gülümsediler! Zaten bu gibi tarizle- re çoktan Trazıydılar ve hallerine şükrediyorlardı; çünkü, Lenin zama- nından beri ilk defa olarak yabancı gazetecilerin de Komüni: nist Partisi, lâongresını dinlemelerine müsaade e- ilm D u Krutçef'in konuşm a tar-. zını ve delegelerın gösterdikleri tep- kılerı takip etmek hayli eğlenceli o- îfo rdu Sovyet Başbakanı, âdeta, ebelerine hitaben, uslu durdu ları ve iyi, çalıştıkları takdirde ken- dilerine iyi yemek verileceğini söy- leyen bir yatılı mektep müdürü eda- sıyla konuşuyordu. Bir ara, şişman diktatör, kollarını iki yana açtı ve "afiyet olsun* yoldaşlar!" dedi. Sa- londa bulunan 1.261 delege, bunun arkasından gelecek mujdelerı du- yabilmek için ellerini kulakıarına gö- türdüler. tçef, zirai istihsalin ye- di yıl içinde » 70 artacı cağını, et ve süt isti salının iki misline çıkanla— cağını, tavukların daha cok yumurt- lıyacağını ve 1965 - yılında Rusla- rın Amerikalılar kadar iyi gıda ala- caklarını söylüyordu! Sınai istihsal- deki artış ise tam nisbetinde olacaktı. Çıkarılan petrol miktarı i misline yükselecekti. Yakında dev- let tarafından evlere hazır yemek dağıtma işi de ala alınacaktı. Sınai gelişme ve iktisadi seviye dan Sovyetler Birliği 1965 yılında bu— tün Bati Avrupa memleketlerini, in- giltereyi. Almanyayı ve Fransayı ge- ride bırakacaktı. Rakam makinesi elegelerin başı dönmüştü. Fakat D Krutçef hiç istifini bozmadan, yüzdelerden, milyonlardan, dan bahsetmekte berdevamdı ler birbirini takip ediyordu. 1960 yı- lında günlük çalışma saatlerı yedi- e inecekti. 1965 anın yalnız eş gününde çalışılacak tıpkı Batılı kapitalistler gibi iki gün tatil yapı- lacaktı. Çamaşır makinesi istihsâli sekiz misli,buz dolabı istihsali beş misli, otomobil ve dikiş makikesi is- tihsali de iki misli arttırılacaktı. Nutuk, bittiği zaman, delegeler de bitmişti. Krutçef tam altı saat beş dakika müddetle konuşmuş, karşı- sındakilerin zihinlerinde bir sürü ra- 21