DÜNYADA OLUP BİTENLER ufak bir alâkası bile - bulunmayan lan böylece sözde ileri fikirli ol- duklarını göstereceklerdir. bu Birlikten daha solcu olan Cumhu- riyetçi Halk Hareketi mensuplarının da sağa Oturtulmaları doğru görül- memiş, onlara Soustelle'cilerin arka- şındaki sıralarda yer verilmiştir. Bu şekilde, sağcılık solculuk şerefini paylaşamıyan,' adamlar' arasında bir uzlaşmaya varılabilmiştir. Fransız Millet Meclisinin en sağında ise, Ce- zayir müleivekijleri ile Bağımsızlar oturacaktır. Kurtlar ve kuzular u hafta bütün Fransa iki büyük rezaletin dedikodularıyla lanmakta, General de Gaulle'ün "dü- rüstlük ve buyukluk devri" diye aç- cü ayında kirli hâdiselerin çamuru içinde bocalamaktadır. Mamafih re- zaletlerden biri Dördüncü. Cumhuri- yet"; mensuplarını alakalandırmakta— dır ve zaten hadısenın bu derece bü- yümesi de her iki cumhuriyet taraf- tarlarının bırbırlerını lekelemek gay- retlerınden ileri gelmektedir. aee hâdisesi" dıye an ılan bi- rinci rezalet, Malta adlı yirmi yaşın- da bir fahışenın polıse yaptığı ihbar- la başlamıştı. Maite'nin dostu Jean - Papı Guillaume, üvey anası Dömini- gui Lacaze tarafından oldurtulmek istenmişti. Bütün mesele, bu çok g zel kadına milyarder kocalarından kalan muazzam mirasın paylaşıl- masından doğmuştu ve Madam La- caze,Jean Paul'ü ortadan kaldırmak için Raymon adlı bir paraşütçü yüz- başıyla anlaşmıştı. Yüzbaşı Raymon, ordudan ayrıldıktan sonra, de Gaiulie taraftarlarının ve Soustelıe in parti- si olan Yeni Cumhuriyet Birliği he- sabına seçim ajanı olarak çalışma- ğa başlamıştı. İşte Lacaze hadise- sinin siyasi mahiyet almasına, sebep, iktidar partisinin meseleyi Örtbas etmek için Eriştiği tedbirler olmuş- tur. Fakat ,Beşinci Cumhuriyet taraf- tarları bu rezaleti gölgede bıraka- cak ve dikkati dördüncü Cumhuri- yet mensupları üzerine çekecek baş- a bir rezalet ortaya' atmakta ge- cikmemişlerdir. Meselâ, de Gaulle'— cüler? tarafından çıkarıl ve suplarından bizi Lacaze rezaletıyle alakalı bulunan Jours de Françe der- gisi, birinci hâdiseden tek b r satır- la olsun bahsetmediği halde ikinci hâdiseye geniş yer vermektedir- "Penbe Baleler" diye anılan ikin- ci rezalet, Paris zenginlerinden bi- rinin yine polise yaptığı bir ihbardan sonra halk efkarına. aksetmişti. Ya- şı yetmişe yaklaşan zengin adam, onyedi yaşındar bir kızın kendısınden insafsızca para sızdırmak istediği bildiriliyor,bu pahalı şantajın durdu- rullmasını rica ediyordu. Çocuk de- necek yaştaki genç kız "Penbe Ba- leler"e mensuptu. Yaşları onbeşle onsekiz, arasında değişen bu kızlar. Pierre Sorlut adında bir adam ta- rafından Parisin kibar ailelerinden Zayıflar Kazanıyor! Amerjkan Savunma Bakanı lığının İstatistik Şubesinde çalışanlar tarafından — hazırla- nan bir tablo, geçen haf'ta bü- tün Amerikalıların yuregıne su serpti. Amerıkan ha â- nan kuvvetlerin sayıca — üstün oluşundan eskide İ etmekteydi. Savunma Bakanlı- ğının yayınladığı istatistik tablosu boyle bir endışenın ta- men yersiz olduğunu gös- termektedir. Kuvvetlerı sayıca az olan devletlerin harb kazan- ma şansları tablodaki rakam- ların açıkça ortaya koyduğu gribi- daha fazladır. Savunma Bakanlığının ya- yını, 1945 ten beri vuku bulan, bütün mevzii harbleri ıncelef yerek hazırlanmıştır. Sırada ılk olarak Hindicini harbi ge- liyor. O harbte 500.000 asker- le — işe aşlayan — Fransızlar 335.000 kişilik Vietmin ordusu- na mağlup olmuşlardı. Arap- larla İsrail arasında çıkan harbte de durum aynıdır. İs- railliler 98.000 kişilik kuvvet- leriyle 105.000 kişilik müttefik Arap ordusunu yenmişlerdi. Süveyş harekâtı sırasında ise, bütün gürültünün sonunda en kârlı çıkan devletin, yani Mısı- rın elinde sadece 35.000 kişilik bir ordu bulunuyordu; halbuki İngiliz - Fransız kuvvetlerinin sayısı 100.000 i asmaktaydı. İç harbler bakımından da durum pek farklı değildir. Gu- atemala 1syanında 5.000 kışılık âsiler 9.000 ' hüküm kuvvetlerim yenmek için pek de fazla güçlük çekmemişlerdi. Batista'yı -hem de 43.000 ki- şilik ordusuna rağmen- anar topar memleket dışına kaçır- tan Castro'nun elinde anca 7.000 âsi vardı. Tabii, her kaidenin olduğu gibi, bu "zayıflar kazanır" ka- idesinin de istisnaları. yok de- ğildir. Meselâ, Yunan iç harbi sırasında, 211000 kişilik hü- kümet kuvvetleri, 10.0! mev- çutlu, âsi ordusunu yenmekte' pek fazla müşkilâtla ugrama- mışlardir. Macaristanda da, si- lâhli 44.000 âsi 80.000 kışılık zâlim Kolordu kuvvetleri kar- sısında hürriyet — mücadelesin- den, vazgeçmek zorunda kalk mışlardır toplanmakta, ondan sonra da ban- liyö köşklerinde tertiplenen âlemle- re katılmaktaydılar. Ehli keyf bir siyasetçi ierre Sorlut, Fransız Milli Em- Pnıyet Teşkılatı memurlarındandı. Otuz dört yaşında genç adam, ga- yet şık giyiniyor, çok kibar konuşu— yor, temasa geçtiği kimselere he- men emniyet telkin ediyordu. Gözü- ne kestirdiği' evlerin kapısını çaldığı, zaman, karşısına çıkanl ra kendisini artist ve model a olarak tanıtıyor "kızınıza iyi bır ıstıkbl temin et- mek istemez misiniz?" diye soruyor- du. Bir sürü nüfuzlu kımse tanıdıgı— nı, sanat muhitlerinde sözünün geç- tigını, zenginlerle temasının bol ol- duğunu söylüyordu. Aileleri tarafından, bir defa Sor- lut'un eline teslim edilen genç kız- lar, Louis Charles Royer'nin' ro- manlarındakılere taş çıkar tacak ne- viden bazı âlemlerin figüranı hâline geliyorlardı. Pariste nüfuz ve servet sahibi ne kadar pinpon varsa, hepsi bu "penbe eglencecılerın müdavimi olmuştu. Körpe kızlar "sanat ve iş muhitlerindeki" temaslarından son- ra ancak sabahın ikisinde evlerine dönmekteydiler.' üçünde Rezaletin siyasi bir mahiyet alı- şı, âlemlere katılanlar arasında tam yirmi tane ihtiyar politikacının bu lunmasındân — ileri — geliyordu.Dör- düncü Cumhuriyette Millet Meclisi Başkanlığı eden meshur. Sosyalist mebus, Andre Le Troguer de bu kurtlar arasındaydı. Parıs civarında tertıplenen yüz ka- dar âlemden en az üçüi Andri Le Troguer'nin evinde, cereyan etmişti. Ama bu ev öbür evlere, benzemiyor- du. Fransız deyleti Meclis Başkanı- na, kendi şerefiyle mütenasip, ve bü- tün masrafları bütçeden ödenen bir villa, tahsis etmişti: Yaşından ve mevkıınden utanmayan politikacı o resmi binada "Penbe Baleler" e tem- sil verdirmekle meşguldü. Rezaletin son perdesi abii, hâdisenin ortaya — çıkma- Tsıyla birlikte Paris soşyetesinin altı 'üstüne geldi. "Masum." kızları- nın nelere âlet edildiğini öğrenen i j feryadı bastılar. Fakat,kimse, kapılarını çalan bir a- dama -ne kadar itimat telkin edici olursâ ,olsun- onbeş yaşındaki kızla- rını teslim eden ailelerin feryadına kulak asmadı. Şimdi gazeteleri asıl meşgul eden mesele, Pierre Sorlut- un kimler tarafından himaye edil- diğini araştırmaktadır; zira iki ay ön- ce 250.000 franklık şantaj hâdisesin- den sonra tevkıf edilen Milli Emni- yet mermuru tepeden inme bir emir- le serbest bırakılmıştı Öbür kızla- rın aileleri tarafından yapılan ihbar- lar üzerine tekrar tevkif edilen Sor- lut'u acaba ilk defasında, kim hapis- ten kurtarmıştı? Meselenın bu kıs- mı Beşinci Cumhuriyet saflarındâ er, alan bazı kurtları da meydana çıkartacağa benzemetedir. AKİS, 7 ŞUBAT 1959