SİNEMA rikayı saran "kızıl tehlikesi" korku- su içinde gelişigüzel bir şekilde dam- galanmı lardı. Sayıları ilk devrede ğSl den sonra MacCarthysm'- 1n ortaya çıkışıyla şiddetlenen yeni devrede 324 e varan bu sinemacıla- rın yarıya yakım — senaryoculardan meydana gelmekteydi. Ama bu du- rum Hollywood'ta büyük bir buhra- na yol açmıştı. Bilhassa savaştan sonra sik sık sözü edilen "konu buh- ranı" bu kara İiste siyasetinden ile- Tİ geliyordu. Bunu anlıyan ve Mac- arthysm'in eski şiddetini kaybet— mesinden cesaretlenen prodüktörler yavaş yavaş el altından bu yazarla- Ta senaryolar ısmarlamağa — başla- mışlar ve bunları takma adlar al- tında kullanmışlardı. Son birkaç yı- lın senaryo Oscar'larında rastlanan acayiptik bundan ileri geliyordu. Zi- T Oscar nizamnamesine göre adı "kara liste" de bulunan sinemacılar Oscar alamazdı, öte yandan mese- lâ 1958 yılında Hollyvvood'ta çevri- len senaryoların & 15 i bunlar ta- rafından hazırlanmıştı ve ekseriya en iyi' senaryoları bunlar yazıyor* lardı. "Kara liste" nin iflâsı scar'ları dağıtan - "Academy of O Motion Picture Arts and, Scien- ce" geçen ayın ortasında toplana— rak bu meseleyi ele aldı. - Birkaç haftaya kadar yeni Oscar namzetle- ri ilân edilecekti, ya aynı gulunş durumlar bu a tekrarlanırsa? Nitekim böyle bir 1ht1mal belirmiş- ti: "The Defiant Ones - Serkeşler" filminin senaryo Oscar'ına namzet gösterilmeği hemen hemen kesinleş- mişti. Halbuki bu filmin senaryosu Nathan E. Douglas takma adını lanan "kara İliste" deki yazarlardan— Ned Young tarafından hazırlanmış— tı. Diyelim ki bu yüzden "Serkeşler" Oscar namzetliğinden silinsin, ama o vakit senaryoya katılan ikinci ya- zar Harold Jacob Smith'in hakkı yenmiş olacaktı, zira Jacob'un adı "kara liste" de yokta. Dünya halk efkârı karşısında Oscar merasimle- rinin ciddiyetini — korumak istiyen Akademi üyeleri "kara liste" de yer alan sinemacıların ve filmlerin Os- car'a namzet gösterilmesini mene- den maddeyi yürürlükten kaldırma— ya karar verdiler. Bu kararla "ka- ra liste" resmen ortadan kalkmış ol- muyordu zira Akademi kendi vazi- fesinin "sadece en başarılı çalışma- yı mükâfatlandırmak olduğunu" ile- ri sürüyor -daha yeni anlamışlar'— "kara liste" ye uyup uymamak me- selesını ise prodüktörlere bırakıyor- mafih prodüktörler zaten, yukarıda da i AIş(aret edildiği gibi. "ka- ra liste" yi en de önce bir yana itmeye başlamışlardı İsviçre Sansürün cilveleri 9 yaşındaki genç Amerikan reji- 280ru Stanley - Kubrick 1957 de "Paths of Glory - Zafer yolları?'nı Çevirirken, filminin Fransada oyna- tılması ihtimalini aklına bile getir- miyordu. Filmi çeviren şirketi de Fransız pazarım bu defalık hesaba katmamaya ikna etmişti. Zira "Za- fer yolları” ilk dünya — savaşında Fransız ordusunda — "ibret-i âlem" için kurşuna, dizilen üç Fransız as- kerinin macerasını ele alıyordu. Fransız sansürünün böyle bir filmin gösterilmesine müsaade etmiyeceği- ni düşünen dağıtım şirketi, hattâ lâf olsun diye vize istemek için bir mü- racaatta bile bulunmamıştı. Kubrick, Fransa ile Belçika arasında sıkı mü nasebetleri gözönünde bulundurarak buradan da ümitli degıldı bununla beraber "Zafer yollan" — Belçikada gostenlmış, arada meydana çıkan * birkaç erit hâdiseye — rağmen, üstelik tenkıdçıler tarafından yılın en iyi eseri olarak seçilmişti. Kub- 'in ve prodüksiyon şirketinin bekledikleri yasak, asıl hiç umn dıkları bir yerden, şu tarafsızlıgı i- le ün salmış Isvıçreden geldi. İsviç- re Federal Konseyi, anayasaya ve yıkıcı propaganda ile 1lgılı bir karar- nameye dayanarak "Zafer yolları" nın 1) Konfederasyona dahıl hıçbır yerde gösterilmemesine, 2) Yeniden İsviçreye sokulduğu takdırde fede- ral savcılık tarafından el konması- na, karar verdi. Bu kararda Fransa tarafından yapılan bir tazyik kokusu sezen .İs- viçre basını hükümetin bu tedbirine karşı şiddetle hücuma geçtiler. Ga- zeteler, hükümetin, kendisini ılgılen— drmeyen bir sahaya el attıgını ileri sürmektedirler. "La Suisse" gazete- si, İsviçre halkının, dayandığı esas- lar açıkça belırtılmedıkçe polis ted- birlerinden hoşlanmadığım yazmak- tadır. Fakat, bu konuda yalnız ga- zetecileri değil — milletvekillerini de endişeye düşüren nokta, bu kararın bir emsal teşkil etmesidir. Nitekim bu noktayı ele alan "Journal de Ge- neve” siyasi başyazarı — Reverdin ederal konseyin girdiği tehlikeli yol" başlığı altında şunları ileri sür- mektedir: "Bu film, Fransayı gücendirmek korkusuyla yasak edilmiştir. Halbu- ki, öte yandan "yabancılar lejyonu" nu metheden propaganda — filmleri yahut Cezayirde silâha sarılan mil- liyetçileri kötüleyen aktüalite film- leri tıpkı Hindicini olayları sırasın- daki gibi, perdelerimizde büyük bir misafirperverlikle — karşılanmaktadır. Bu hale göre. günün birinde. Buda- peşteyi gücendirir. korkusuyla Ma- caristan hakkında veya ashing- ton'u gücendirir korkusuyla — Little Rock hakkındaki filmleri de yasak mı etmek gerekecektir? — Yabancı memleket temsilcileri, şimdi verilen örneğe dayanarak teşebbuste bulun- dukları vakit, acaba ilgili makam- larımız bunlara ne cevap verecek- lerdir? 32 AKİS, 7 ŞUBAT 1959