içyüzünü bilenler bu işte de bir ka- dın parmagı görmektedirler. Anlatıl- dığına göre, onakoya geldı geleli çocuk doğurmaktan başka bir iş yap- mayan Prenses Grace'in son zaman- larda fena halde canj sıkılmağa baş- lamıştı. Amerikadaki arkadaşlarına yazdığı mektupları nasıl dolduraca- ğını bilemiyordu. Her gün, havanın güzelliğinden, —manzaranın muhte- şeiriliğinden bahsetmek, Hollywood filmlerinin temposuna alışmış olan prensese pek yavan gelıyord Mo- nakoda da "enteresan" ve "heyecan— lı""'bir şeyler olması lazımdı. Prens Rainier hazretleri nın arzularını yerine getirmekte ge- cikmedi; Siyasi sahada pısırık ve be- ceriksiz bir erkek olmadığını ispata kalkıştı. Böylece, "bütün diktatörle- re ilham yatak odasında gelir" şek- lindeki eski kaide bir defa daha doğ- rulanmış oluyordu Irak karısı- k General Abdülkerim Kasım Eski dost düşman da olur! Biraderler arasında ağdat radyosunun bu pazar akşa- Bmı 'başlayan acaip yayınları hafta ortasında hâlâ devam mekteydi. Radyo, olur olmaz saatlerde müzik yayınlarını kesiyor ve Albay Arifin muhakemesi sırasında — tutulan za- bıtlardan parçalar okuyordu. 14 Temmuz 1htılalını takıp eden günler- de "biraderim Kası "biraderim A- rif' diye sarmaş dolaş olan bu iki a- dam arasında olup bitenleri merak eden Iraklılar Tradyoları başından ayrılmamaktadırlar. Anlaşıldığına göre. len birleşmek taraftarı olan Arif, bu mevzuda Abdülkerim Kasımla an- laşamayınca işi silâh kullanmaga ka- dar vardırmış ve bir karşılıklı konuşma sırasında ıhtılalcı lıderı öl- Nasırla he- dürmeğe teşebbüs etmiş. Kasımın çe- vık davranıp kendisine mâni olması erine de intihar etmeğe kalkmış! Hıkayenın bundan sonrası zaten her- kesce malümdur: Memleketi terket- meşi istenen, bunu yapamayınca da Bonn — Büyükelçiliğine Arif, ne yapıp yapıp Iraka dönmüş ve tam yeni bir hükümet darbesine., girişeceği sırada, taraftarlarıyla bir- likte tevkif edilm Abdülkerim Kasım, bir taraftan Nâsırcıların nüfuzunu kırmağa ça- lışırken, diğer taraftan da memleket- te mevcut fikir cereyanına gayet Tre- alist bir şekilde uymağa çalışmakta.- dır. İhtilâlci lider, artık — hudutları aşarak birleşm e safhasına gelmiş o- lan Arap milliyetçiliğinin Öönüne ge- çemiyeceğini çok iyi bilmektedir. O- nun, içindir ki şimdi, bazı ortalama hâl çareleri aranmaktadır. Irakın Kahire Büyükelçisi Faik Samarahi tarafından geçen hafta Başkan Na- sıra takdim edilen birleşme tasarısı, ayn anda, bu mevzu ile alakalı olarak Bırleşık Arap Cumhuriyeti ve Irak arasında çıkmış olan anlaşmaz- lığı gidermek maksadını da gütmek- dir. Tasarıda Mısır, Suriye ve I- rak arasında bir federasyon şekli tavsiye olunmaktadır. Bütün federal devletler gibi bu yeni devletin de i- ki meclisi olacaktır. Aşağı Mecliste, nüfus esasına göre seçilmiş aza alar bulunacak, Yukarı Meclis ise, her federe devletin göndereceği eşıt sa- yıda azadan terekküp edecektir. Ay- rıca, her devletin, yalnız kendi işle- rini görmek üzere, küçük bir parlâ- mentosu daha bulunacaktır. kurula- cak olan müşterek hükümetteki san- dalyelerin dağıtılışı da şu şekilde tes- bit edilmiştir: Mısır yüzde 45, Irak yüzde 35 ve Surıye yuzde 20 Devlet başkanlığı makamına ise, Mısır-Su- rıye bırlıgınde oldugu gibi bir tek ki- şi değil, üç kişi getirilmektedir. "Hâ kimiyet Konseyi", denilecek olan bu üc kişilik konseyde, Başkan Nasır, Irak Devlet Başkanı Abdülkerim Kasım ve B. C.'nin Suriyeli baş- kan yardımcısı Ekrem Hurani bulu- nacaktı Federasyon merkezinde Fransa Yılmayan adam eçen hafta, Fransanın sağlam karakterli politikacısı Pierre Mendes - France, Radikal Parti li- deri Gaillard'a çok sert bir mektup yolladı ve partiden istifa etmek ni- yetinde olmadığını, bildirdi. De Güâ- ulle hareketi sırasında, bütün Fran- sa, askerleri, köylüleri, — eşrafı ve polıtıkacılarıyla birliktte uzun boylu adamın peşinden giderken, Mendes - France cumhurıyetçılık prensıplerı— nin müdafii olarak ortaya atılmıştı. Kendisi gıbı kütlelerin gazabından korkmayan ve her ne pahasına olur- sa olsun Dördüncü Cumhuriyeti ko- rumağa azmeden bazı siyaset adam- ları bir araya gelmişler ve Demok- tâyin edilen' DÜNYADA OLUP BİTENLER ratik Kuvvetler Birliği teşekkül kurmuşlardı. dışarıda bırakan, fakat aleyhtarı bütün unsurları sinesinde toplayan bu teşekkül. Mitterand ve Daniel Mayer gibi tecrübeli Siyaset- çilerin de teşvikiyle, otoriter idare taraftarlarına şiddetle hücum etme- ğe başlamıştı. İşte, Radikal Parti li- deri ve eski Başbakan — Gaillard adıyla bir Komünistleri De Gaulle Mendes- France'a bir mektup yol- lamış ve, ya Radikal Partiyi, yahut da Demokratik Kuvvetler Birliğini seçmesi lâzım geldiğini hatırlatmış- tı. Mendes - France verdiği cevap- ta, diktatörlüğe — karşı — duranların cephesıne iltihak etmek gibi bir işi Radikal Parti prensipleriyle uzlaş- maz telâkki etmediğini ve giriştiği hareketin — radikallik — geleneklerine uygun olduğunu belirtmekteydi. De- mokratik kuvvetler arasında güçbir- liği kurulmasını elzem sayan Men- des France bunun için partisinden istifa etmek niyetinde de değildir. Mendes France İnanan susmaz Lider Gaillard, Mendes . France gi- bi kuvvetlı bir polıtıkacıyı kolay ka- ihra edemiyeceğine göre. Parti içindeki ıkılık daha bir müddet devam edecek mektir. Post değil, sıra kavgası iğer taraftan Beşinci Cumhuriye- tin Millet Meclisindeki yer kav- gası da nihayete ermiştir. Yarım daıre şeklinde k Meclis — salonunda rtilerin nasıl oturacakları, hangi sırayı takıp edeceklerı uzun zaman- dan beri k aşa edilen bır mev- zundu Şımd rılan uzlaşmaya r&, Komunıstlerle Sosyahstler yine en solda oturacaklardır. Fakat onların hemen sağında oturmak ıçı girişilen mücadele Soustelle Partis lehine netıcelenmıştır Solculukla en