ilanından 14 İSTİBDATTAN DEMOKRASİYE ORDUDA İLK "Mektepler bittikten 'sonra yüzbaşı olarak orduda vazifem Edirnede başlıyordu. Kurram buraya, 2 nci Or- duya çıkmıştı. Sonbaharda geç kalmadan hareket ettik. Edirnede İlk geceyi bir otelde pek rahatsız geçirdim Sabahakadar yatağımı düzeltmeğe çalıştım Ertesı gu- nü ilk işim ordu erkanıharbıyesıne gidip v )ğ- renmek oldu. Sahra topçu 8 inci alayın 3 ü ne tâyin olunmuştum. Bölüğün yüzbaşı Müstakil olarak kumanda edecektim. Pek sevindim Akşama dogru kışlaya giderek, bölüğümü ve odam: buldum. nca üzerinde, yalınkat, sade malzeme Ile asker tarafından yapılmış bir bına İçınde bizim tabu- n 3 bölüğünün subay odaları var. Kendi yerime yer- l ştım Biraz sonra, başçavuş palaskasını takmış oldu- ğu" halde odama geldi, bölüğün gece yoklamasını söy- ledi. Bütün mevcudu u kadar izinli, bu kadar has- ta-, şu kadar memuriyette, mevcut şu. Dikkatle dinle- dim. Ne söyliyeceğimi bilmiyordum. Söz aramak üze- e "Peki" diye başladım. Başçavuş keskin bir selâm vererek, geri döndü ve odadan çıktı. Cevap "Peki" den ibaretmiş! Yüzbaşı oluncaya kadar kıtada bulunmamış olmanın güçlükleri başlamıştı. Mülâzımlarımın en gen- ---sınıfta yakın arkadaşım Erzincanlı efendi -sonradan General olmuştur- idi. Öteki üstümüzdeki sınıftan Edirneli Osman efendı Istıklal Harbinde şehit oldu. Bölüğün ustegmenı İsm akkı efendi, benden herhalde 4,5 sene önceydi. Her uç ü muktedir * gözde o- lan subaylardı Hepsinden genç olarak ve kıtada tec- rübesi" hiç olmayarak ben -kumanda edecektim. Erkânı harb subayları her -orduda biraz çabuk terfi ederler ve kıtalarda hizmet eden subay arkadaşları tarafından kendi aralarında tenkide uğrarlar. Bizde 1906 sene- sinde mektepten yüzbaşı çıkan erkâmharb subaylarının kıtalarda vazife alarak ise başlamaları bir terakki sa- yılmıştı. Çünkü eskiden bu âdet de yoktu. Meşrutiyet sonra ise Erkânharbiye mektebinin ordu su- baylarından imtihan verenlere açılması ilk ele aldığı- mız ıslahattan olmuştu. Kurmay subayların ameli ye- tlşmeleri Cumhuriyet devrinde tekemmül etmiştir "Bizim bölüğün topları yâkın zamanda değiştirilmiş, seri ateşli 7,5 cm. lik Krup topları verilmişti. Biz Har- biyede Mantelli toplarla talim görmüştük. İşte seneler- ce fazla tahsilden ve türlü seferler ve askeri nazariye- lerden sonra kıta başına bılmedığım sılahlar ıçıne gir- miştim, Edirnede yeni verilen toplar. olarak seçme subaylar verılmıştı Tanımızda 7 nci Top u A- layı bir — ne evvel yeni silâhlarla teçhiz edilmiş, bir numııne alayı ıtıbarındaydı Erkânıharb subaylarının kıta hayatı hususıyle Cumhuriyette pek iyi tanzim e- dilmiş olduğu için, bizim ilk zamanlar çektiğimiz güç-, lükler şımdı kalmamıştır. Benim yüzbaşılık hayatım, hele başlangıçta, pek dikkatli çalışma ile geçmiştir. Bütün vaktim bölük içinde geçerdi. Meşhur biniciler- den olan Fırka kumandanımız Şevket Paşa her sabah Fırkanın bütün subaylarına manevra yaptırırdı. Mes- leğin sırları ve insan hayatının sağlığı ve zevki ata bin- mekte oldugunu söylerdi. Subaylar uzaktan atla geçti- ğini görünce 'Paşa eczanesine binmiş" derlerdi. Ger- çekten Şevket Paşa at sporu zevkini yaymıştı: 'Erkânıharb subayları, o zaman, yakalarında sır- malı arma ve resmi günlerde kordon taşırlardı. Bütün Erkânıharb işaretlerini bir tarafa bıraktım. İlk önce kıta subayı hayatının ameli taraflarını ögrenmekten başka birşey düşünmez olmuştum. Yeni gelmiş seri a- teşlı bir bölüğün bütün malzemesi tertemizdi. Asker! rimiz üç dört senelik, benden yaşlı babayiğitler*!!. Bir kaç ay. Içınde zıhnımde büyüttüğüm guçluklerı yenmış— tim. Geceleri bölüğümüzün neferleri okuyup yazm öğretiyordum. Birçok mektepli yuzbaşılar da boyle ya- pıyordu. 8 inci ve 7 nci alay subayları içinde hatırı sa- yılır bir dost 'mevkii almıştı Fazla olarak yenı top- ların yeni muharebelerde rollerıne dair son Bo Ja pon seferi tecrübelerinden çıkardığım mısallerle subay- lar arasında bir merak da uyandırmıştım. Vakit vakit odalarımızda toplanır, ufak konferanslar verirdik. Su- bay arkadaşlarımın çoğu aile sahibi idi ve akşamları atları ile evlerine giderlerdi. Bekâr subaylar haftada bir iki defa Edirne istasyonunda gazinoya gider, mü- zikli bır yemek yerdik. Birbirimize bol ikram ederdik ve herkes kendi masrafım vererek, bir yıkım olmadan, neşe ıle çıkardık "Bu zamanlar orduda mektepli ve alaylı tabirleri üzerinde çok konuşulurdu. Yanımızdaki 7 nci Al bütün yüzbaşıları, bizim alayın ancak yarısı mektep- liydi. Geçen yaz orduda ateşli talimler yapılmıştı. Ha- kiki cephaneyle, bütün Fırka subaylarının önünde Alaya, hazırlanmış, muharebe hedeflerine karşı ateş ettirilmişti. İlk defa olarak yapılmış olan bu ateşli ta- limleri subaylar anlata anlata bitiremezlerdi. Meşruti- yetten sonra her kıta her sene ateşli talimlerle yenı bir ayata ğirmiştir. Bu hayat komşularımızda vrupa ordularında ve bizim Cum yet devrimizde her asker ve subay mesleğe girdiğinden beri tatbik edilen tabii usuldür. "Edirne büyük bir ordugâh halindeydi. Yeni teş- kilât yapılmış. Edime içinde 16 taburlu tam bir fırka bulunurdu. Topçu, fırkası umumi olarak iyi şöhretliydi. Sultan Hamit devrinin hastalık arızaları Edirnede de vardı. Hafiye denilen şeyi herkes biliyor ye sakınıyor- du. Subaylar ordu içinde her rütbenin de gerlı İnsanla- rını tanıyorlar ve sayıyorlardı. Piyade, süvari, ve topçu, üç fırkanın toplu bulunduğu bir büyük ordugâhta inzi- bat oldukça iyi idi. 2 nci ordunun umumiyetle bir müz- min derdi vardı. Maaşlar ilci ayda bir verilirdi. Tayın bedelleri levâzmi müteahhitlerine kırdırılarak alınabi- lirdi. Geçim sıkıntısı subaylar arasında şiddetliydi. Su- başlarında. bulunanların ve ord andanına — veya saraya mensup olanların her ay maaş ve tam tayın be- deli alarak ferah yaşamaları her subayı kaynar hale getiriyor ruh inzibatını temeline kadar sarsıyordu Bu nada Edirneye Istanbuldan Hamidiye süvari alayları denılen iki alay gönderilmişti. Nefer ve bay pıril pi- rıl parlardı. Bııtun subaylar Hünkâr yaverı idi. İki a- layın mektepli iki kumandanı ve iki muallimi var idi. Bunlardan başka subaylar arasında okuyup yazma bil- mezler çok midiye alaylar bütün süsleri içinde yeni bir harbın ıhtıyaçları ıçın ehlıyetçe eksik halde, saraya mensup kıtaların bir örneği sayılırdı. Ordunun bınbaşıdan yukarı kademesi çokluk olarak tenkide uğ- "1907 senesi yazı Rumeli ordularında pek hareket- li geçmişti Rumelide bir harb ihtimali belirmişti. Orduların'tâlim ve terbiyesini ilerletmek için İstanbul- dan seçme heyetler göndermişlerdi. Şöhretli generaller, eski talim hocalar orduların ehlıyetını arttırmak için gelmişlerdi. 2 nci orduya maiyeti seniye erkânıharbi- yesinden Ferik Cevat Paşa memur olmuştu. Cevat Pa- şa Cihan Harbinde, Çanakkale boğazı komutanlığı ve ordu kumandanlığı etmiş olan mümtaz şahsiyettir. Ce- vat Paşa geniş mikyasta tatbikat, manevralar ve kon- feranslar devri açtı. Kıtalar içinde istidatlı görünen her rütbede subaylar geniş çalışma ve kendilerini gös- terme fırsatı buldular. Ben topçu fırkasında bölü mandanı olan yüzbaşı hemen ilk günlerde Cevat Paşa karargâhtan daimi kurmay subayı haline gelmiştim. Ayrıca topçu fırkasında tabiye ve topçuluk dersleri ve- riyordum. Ders salonunu Paşa ile beraber tümenin en yüksek rütbeli âmirleri de şereflendiriyordu. Manzara, ders veren benini gibi' genç ve tecrübesiz öğr etmelılerı teşvik etmek yânında ordunun muharebe bilgisini art- tırmak için- genış bir gayretin ıfadesını taşıyordu. Bu çalışma birkaç ay devam etti. Biz genç ve ıddıalı su- baylar meslek faalıyetınde bir fırsat bulmuştu vrin hususiyeti şudur: Rumelinin başın a bir yakın muharebe ıhtımalı dolaşıyordu. Bütün fikirler bu ihtimalle meşgul idi. Arada dış siyaset bir şüphe uyan- AKİS, 7 ŞUBAT 1959