YURTTA OLUP BİTENLER. Urfalı Mahmudun ölümü 9 Ekimde, Cumhurıyet Bayramı münasebetiyle Mersinin muazzam eski Halkevi binası ile Atatürk Abi- desinin önündeki meydanda yapılan törene C. H P. 1ştırak etmiş, D. P. ise katılrnamıştı ören — bittikten sonra Baytuç ile 19 yaşındaki 8 aylık hamıle karısı evlerine döner- lerken, meydanın hemen sonunda bu- lunan D. P İl Merkezinin önünden geçmışlerdı O sırada milletvekili ve niş kapısının önünde bulunuyordu. Sevim merkez ilçeye bağlı ve Fel- lâhlarla meskün Kara duvar kö: yunun ağasıydı. Mersin lımanının ; nâ başlanmadan önce, geniş istimlâk edilmişti. Ziraata elverişsiz, çorak ve kumluk, yani çö isi dolgun bedellerle istimlâk Sevim. 24 saat içinde mılyoner olu- vermişti. Boylece Mersinde "İstim- im de tabancalarını, ellerine almış- lardı. Tesadüfen hâdise mahallinde bulunan Mağazalar Karakolu Komi- seri Mehmet Öztürk süngüsünü al- mak için 30 yaşındaki — Baytunçun üzerine yürüdüğü zaman, "Yaklaş- ma atabey, canını yakarım" ihtarı- nı işitmişti. Urfalı Mahmudun hiç şakası olmadığını bilen Öztürk, , bu defa tabancasını kullanmasına im- k ve mek için Budurun arka- sından kollarına sarılmıştı. Komiser, "yapma" demişti, "gerekirse vururum". Fakat Öztürk ün para etmemişti. Budur yâna kuv- vetle açmak suretiyle kollarını kur- tarmış ve tabancasını — ateşlemişti. İlk kurşunu kafatasından yiyen Bay- tunç derhal yüzünün üstüne — yere kapaklanmıştı. Arkasından ikisi Budurdan ve biri de Sevimden ol- mak üzere 3 kurşun isabeti daha al- mıştı. Hâdise, Cumhuriyet Bayramı- nın henüz dağıldığı bir anda ve bin- lerce Mersinlinin gözleri önünde ce- Mahmut Baytunçun cenaze töreni Gitti gider... lâk zengini" lâkabı verilen Sevimin ye sadakati tabii ki ziyadeydi. Urfalı Mahmut, karısı ıle Ata- türk Caddesmde ilerler Fırat Budura, onu ererek' "Işte bizim kahramanımız" d emişti. Tam o an- da Baytunç bir arkadaşı ile ayak- üstü — konuşmaktaydı ve karısı da ayrılmış, biraz önde gır agır yu— rümekteydi Fıratın sözü —üzerine Budur etrafındaki hempasına, kalayın şu iti!" şeklinde bir emir vermişti. Maksatları Baytuncu ya- kalayıp İl Merkezine sokmak ve bir yi' dövdürmekti. Böyle bir gaye ile Fırat Sevım ile Budur ve hampası Baytunçu üzerine yurumuşlerdı Baytunç- derhal SI santimlik, süngü- sünü' çekerek. Atatürk Caddesi ile deniz sahili arasındaki parka atla-, niiş ve sırtını geniş gövdeli bir pal- miyeye dayıyarak kendisini — takip etmekte olanlardan korunmağa ça- lışmış ve beklemişti. Budur ile Se- 18 revan etmiş ve infial 38 yaşındaki Sevim, ile lisler tarafından müşkilâtla elinden kurtarılarak derhal edilmişlerdi. 30 Ekim günü, Baytunçun cena- ze töreni. Mersinin 95 yıllık tarihin- de misli görülmemiş bir ihtişam i- çinde yapılıyor, en aşağı 10 bin kişi halkın tevkif bu törene katılıyordu. Polis. 'Hür- riyet — Şehidi" — olarak sıfatlandı- rılan Baytunçun C. H. P. bay- rağına — sarılı tabutu etrafında- ki halkı dağıtmak için akim ka- lan teşebbüsler, yapıyordu. Cenaze töreni zamanla hüviyet değiştirerek iktidar aleyhtarı bir siyasi nümayiş halini alıyordu. "İntikam!" diye ba- gıran halk. mezarlıktan şehre döner- "Hürriyet isteriz! Adalet iste- riz!" diye gökleri çınlatıyordu. Si- nirleri gergın ve coşkun halk "Men- deres Evleri ; cağı" binasını sâdece duvarları saglam kalmacası* uyandırmıştı. Budur, po- na tahrip ediyor ve Menderesin port- erini — parçalıyordu. Baytunçun katli bardağı taşıran son damla ol- uştu. İnönü ve Atatürk heykelleri önünd. H. P. bayrakları çekiliyor ve ateşli — nutuklar — söyleniyordu Mersin polisi.-hiçbir müdahelede bu- lunmuyor, netçe içini boşaltan halk. bagırıp çağırdıktan ve 4 yaralı ver- dikten sonra yavaş yavaş dağılıyor- du. enaze töreninin yapıldığı ayni dakıkalarda şehrin başka bir böl- gesinde. Baytunçun gene refikası heyecan, korku ve üzüntüden erken doğum yanmış ve ilk çocuğunu kız olarak dünyaya getirmişti. Yavru- cağıza Yadigâr Altıok adı verilmiş- ti. Ecel. Baytunçun yakasına yapış- makta bir gün evvel davranıyor. Tanrı da talihsiz Yadigâr — Altıoku dünyaya getirmekte 24 saat geç ka- lıyor. Böylece baba evlât hiç gö- rüşemiyorlar... Baytunc Urfalıydı. Türkiyede en fazla kan dâvası güden insanlar da, Baytunçun hemşehrileriydi. Havadis kısa. bir zamanda, aklın hayalin al- mıyacağı süratte yayılmış ve Bay- tunçun akrabaları intikam almak i- çin civar — vilâyet ve kasabalardan gelerek Mersini doldurmuşlardı. Me- selenin vehametini kavramakta 'ge- cikmeyen Mersin polisi, — takviyeler celbederek D. P. İl Merkezini, ceza- evini, Sevim ve Budur ile butun ak- rabalarının ikâmetgâhlarını aldırmıştı. velâ Kayseri, ehir Cezaevlerine naklettirmişti. Duruşma safhası M ersin hâdiselerinin duruşması 22 celse sürmüştü. Dosya Es- kisehire geldiğinden karar — gününe kadar. Ağır Ceza Heyetinden 6 hâ- kim ve 3 savcı değişmişti. Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi Reisi Gülte- kin Onay ise. "görülen lüzum üze- emekliye sevkedilmisti. ile Sevimin mudafaasını 9. maktul ise 14 avukat üzer- Dâva sırasında. Es- kişehir e 46 'sahit celbedilerek din- lenmişti. İstinabe suretiyle de Mer- sinde 7 sahitin ifadesi alınmıştı. Es- kişehir Adliyesi korıdorlarında ya- pılan arama taramada üstlerinde bıçak taşıyan 4 şahıt hakkında tev- kif kararı verilmişti. Budur ve Se- vim lehinde yalan şahadette bulunan ikisi Eskişehir, ikisi de Mersinde ol- mak üzere 4 kişi hakkında takibata seçilmişti. Nesir yasağı kalkmadan durumu gazetelerine yazan 2 basın mensubu aleyhinde dâva — açılmıştı. Karardan sonra, derhal tahliye olu- nan Budur, hapis muddetının 4 ayı- nı Eskısehırde Ha vvetleri Hastahanesinin tek yataklı konforlu odasında, geçirmişti. Sevim ise, esa- 1.000 lira kefaletle daha önce tahliye olunmuştu. Eskişehir — Ağır Ceza Mahkemesi bu uzun duruşma- lardan sonra beraat kararı vererek dosyayı kapıyordu. AKİS, 4 ŞUBAT 1959