YURTTA OLUP BİTENLER uya mahkemeye verilecek ve en a- gır şekilde cezalandırılacaktı. Bu ce- za, elbette ki görülen lüzum üzerine emekliye sevk kadar hafif olmayacak- tı. Hukuk devletinin esaslarını ifiale hiç kimsenin hakkı yoktu. Partizan idare âmirleri, partizan savcılar ha- reketlerinin hesabını mutlaka vere- ceklerdi. Bunların söylendiğinin er- tesi günü Cumhuriyette ıkan bi havadiste İstanbul vali vekilinin bu vazifeden — affını ve eski işine iadesini -İçişleri müsteşarlığı- Gedikten talep ettiği bildiriliyordu. İstanbul valiliği için ortada gene, idareci Gökayın a- dı dolaşıyordu. Ama Gökayın böyle bir hava içinde valilik vazifesini kabul edeceği çok, çok şüpheliydi. u haftanın sonlarına doğru kentte bir çok kimse şu sualin ce- vabını arıyordu. D. P. gene bir mu- ayyen devreyi geçiştirmek için sert vaziyet mi almaktadır, bazı tedbir- leri Grubundan geçırmek için hava mı yaratmaktadır, yoksa sözü edilen tehlikeli niyetler ciddi midir? Cevap henüz belli degıldır Belli olan im- kânlardır ve huzurun yolunun itidal- den, macera aram maktan — sükü- netten, Muhalefete verilen — reylere de hürmetten geçtiğidir. Çarşamba akşamı bir uçak, Baş- bakan Adnan Menderesi başkente ge- tirdi. Başbakan aynı gün öğle ye- meğini Sefa Kılıçlıoglu Falih Rıfkı Atay, Bedii Faik, Doğan Nadi, Er- cüment Karacan gibi — gazetecilerle beraber Yeni Sabah gazetesinde ye- mişti. Bu, gazetecilerle yenen ilk ye- mek degıldı Başbakan bu sefer İs- tanbula gittiğinde Dünya gazetesinin davetlisi olarak bir yemek yemişti. Hatta yemekten sonra Falih Rıftı A- tay midesinden rahatsızlanmış ve ya- tağa düşmüştü. Menderesin Ankaradaki tutumuy- la suallerin cevabı bir iki güne ka- dar az çok anlaşılacaktı. Perşembe günü D. P. Meclis Grubu toplana- cak ve Başbakan toplantıya muh- temelen katılacaktı, Cuma günkü Meclis alaka uyandırıcı olacaktı. Zamlar "Ayarlama" ylardır milli korunma, fiyat kont- rolleri ucuzluk v.s. laflarıyla avu- tulmağa çalışılan vatandaş; bu hafta- nın başında ağır 'bir zam bombardı- manıyla karşılaştı. Otobüs, demir, kö mür, kâğıt, Sümerbank kumaş fiyat- ları büyük bir sıçrama yapıyordu. Zam soğuk bir duş tesiri bıraktı. Du- şun tesirini İktidar da fark etmiş ola- cak ki, meşhur Zafer, dördüncü say- faya sıkıştırdıgı ufak — haberle — Sü- merbank, mamulleri fıyatlarının "â- yarlandıgını bildiriyordu Diğer zamlardan bahis yoktu Yeni fiyâtlâ- rın piyasa fıyatlarından "çok — aşa- ğıda" bulunduğunun yazılması da, tabiikiunutulmamıştı! Zamlar şu bir türlü ismi kabul e- dilmeyen enflâsyonun tabii bir netice- sidir. Bazı maddelerin fiyatlarında 2 8 baş- 250-300ü bulan yükseliş, — enflâsyo- nun ne kadar şiddetli olduğunu gös- termektedir. Herşey hızla yükselmek- tedir. Bütün fiyatların — koştuğu bir devrede, devletin sattığı mal ve hizmetlerin fiyatlarının uzun müd- det yerinde sayması beklenemezdi. Bu sebeple, enflâsyonun hazin bir itirafı olan zamlar mukadderdi. Bu mukadder akıbet sineye çekile- bilir. Fakat bundan sonra ne olacak- tır? Zamlar bir Stabilizasyon hareke- tinin başlangıcını teşkıl cek midir, yoksa bir müddet sonra bu zamlara da zamlar yapmak gerekecek midir ? Geçen hafta, yardım kesesini elinde tutan Amerika Temsilciler Meclisi Dışişleri komisyonu da bu sualin ce- vabını arıyordu Temsılcıler Turkıye— nin kendine "çekidüzen" verip ver- miyeceğini bilmek istiyorlardı da, Kalkınma da vatandaşların rahatça bir ası da bu düzen gayretıne baglıdır Gelgelelım iktidarın bir "uyanış”" devresine gir- diğini gösteren emareler mevcut de- ğildir. Gelişigüzel yatırımlar, 1nev- simsiz imar, hovarda para, kredi ve bütçe siyaseti devam etmektedir. Bu durumda zamların vatandaşın omuz- larım çökerten hayat pahalılığını da- ha da arttırmaktan başka bir işe ya- ramayacağından korku D. P. Yayla Kartalları! (Kapaktakı politikacı) u haftanın ortasında bir gün, tam tarihiyle ça şmba günü, D. P. milletvekilleri yeni bir tedbiri kendi Gruplarında karara bağlayacaklarını öğrendüer. Malumatın kaynağı gün- delik gazetelerdir. Vaziyette bir tu- haflığın bulunduğu muhakkaktır. Öy- le icap eder ki, gazeteler D. P. Gru- bunda neler olacağını D. P. milletve- killerinden ögrensinler Ama hayalle hakikat arasında daima b vardır ve D.P. mılletvekıllerının çok zaman hâdiseleri en son duydukları bir hakikattir. Gazetelerin haberi şuydu: Top- lantı Gösteri yuruyuşlerı kanunu partılerın senede üç toplantı 1 yapma- sına ermiştir, Şimdi, üç toplantı da çok gelmektedir. Birtop. lantı kâfidir. Bunu, İçişleri Bakanı Dr. Namık Gedikin geçenlerde Mec- liste parti toplantılarını men etme- ye hazırlandığını açıkça ıfade etme- sin bağlayanlar, D. n bu nevi kongrelerden hiç hoşlanmadıgı neti- cesine vardılar. Üç bire| indirilecek- ti. Bir ise üçten sıfıra gitmek için geçilmesi şart kademe değil midir? Zaten D. P. kongre toplamak gibi ge- ri âdetleri adeta kaldırmıştır. İller İl kongresi, Parti Büyük Kongre yapmamaktadır. Ne lüzum vardır? Memleketin en büyük ihtiyacı "kuy- vetli icra organı" değil midir?. O hal- de, fuzuli gürültü patırdıya cevaz yoktur? Gazetelerin havadisi D. P. içinde kuvvetli bir hizbi — müteessir- etti. Bu, partinin hâkimiyetini hükü- mete hıssettırmeye çalışan ve 1946 ruhunu temsil etmeye çabalayan hizip tir. Kongre tahditleri, Muhalefete müteveccihmiş havası ıçınde Gruptan geçirilecekti. Ama nihayet tahdit, D. P. yi de bağlayacaktı. Kongre ise, partiler için hayatiyet unsuru ve de— liliydi. çekişen partıler kongre toplayamıyorlardı. Bunun e sali Hür. P. idi. Buna mukabıl kan— lanan partiler her pazar Türkiyenin muhtelif taraflarında parti mensup- larını bıraraya getiriyorlardı. Bu- nun en iyi misali ise C. H. P. idi. D. eecly Başkanı Benderlioğlu kurdela kesiyor Şimdi milletvekili oldu, kesilenleri seyrediyor. AKİS, 7 HAZİRAN 1958