YURTTA OLUP BİTENLER den çok Atıf Benderlioğlunun şahsi- yeti belli edecektir. Bir Hayat hikâyesi tıf Benderlioğlu 1326 yılında Yoz. gatın Akdağmadeninde dünyaya geldi. Babası Malatyah Huseyın Hami Beydir. Uzun yıllar Reji mü- dürlüklerinde, Meclisi Umumi Aza- lıklarında bulundu. Hüseyin Hami Beyin dedeleri Afganistanın Bendera- bat şehrinden geldiklerinden, torun- ları Benderlioğulları diye tanınmış- tır. Atıf Benderlioglunun annesi Fir- devs hanım Rumelilidir. Atıf bu aile- nin dört çocuğundan ikincisidir. Ken- disinden bir kaç yaş büyük, olan ağa- beysi Rıfkı Benderlioğlu Maliye Mu- hasebe Müdürlüğünden emeklidir. Daha küçük olan iki kız kardeşi ise evlidirler. Benderlioğlu ilk ve orta okulu Ma- latyada, liseyi de Sivasta okudu. Si- vasdan Ankaraya gelerek Hukuk Fa- kültesine yazıldı. Hukuk Fakültesin- de talebe iken bir yandan da adliye- de zabit katipliği yaparak geçimini sağlıyordu. Hukuk Fakültesini bi- tirdikten sonra bir zaman — Askeri Fabrikalar Hukuk Müşavirliğinde çalışan genç avukat Benderlioğlu, askerliğini yaptı 1938 senesinde İstanbullu bir hanımla evlendi. Bir kaç yıl Maliye Bakanlığı Hukuk Mü- şavir muavinliğinde bulunan Atıf Benderlioğlu, oradan Sümerbank Mü- şavir Avukatlığına geçti ve 1946 da, P. nin kuruluşundan bir yıl sonra bu vazifesinden ayrılarak serbest avu- katlığa başladı, bu arada da D ye kaydoldu. 1950 yılında yapılan umumi seçım— lerde D. P. ktidara geçmesi üze- rine Parti ıçındekı çalışmalarına de- vam eden Benderlioğlu. hemen o yı- lın Ekiminde yapılan Belediye Seçim- lerinde Belediye Meclisi azalığına ge- tirildi ve Belediye Meclisinin kendi içinden yaptığı seçimlerde de Beledi- ye Başkanlığı vazifesini aldı. 1950 den 1954 te Ankara Milletvekili se- çildiği güne kadar Ankara Belediye- sinin başında kalan ve bu işi ger- çekten de -pek müsait olan havaya Tağmen- parti tefriki göstermeden yapan Benderlioğlu iyi dürüst tanın- dı. 1954 den 1957 ye kadar Ankara Milletvekili ye D. P. Genel İdare Ku- rulu azası olan Benderlioğlu, 1957 se- çimlerinin hemen arifesinde Eren kar deşler hizbinin çevirdiği siyasi ma- nevralar karşısında şahsen kendi a- daylığının bile tehlikeye düştüğünü gördü ve seçimlere Yozgattan katıldı. Erenciler Ankarada ağır bir hezi- mete uğrarken o, Yozgattan tekrar milletvekili seçıldı Benderlioğlu 1957 seçiminde ayıl- dı. Ankaranın kaybedeceğini biliyor- du. Bunu lidere de söylemişti. Ama sözleri dikkate alınmamıştı. Buna rağmen eski Belediye Başkanı darıl- madı. Yalnız, D. P. li olarak omuzla- rına bir vazıfenın düştüğünü gördü. Pasif kalmak, fayda sağlamıyordu. Hiç olmazsa Parti içinde bayrak aç- mak, baştakileri ikaz etmek lazım- 10 dı. Benderlioğlu bunu — samimiyetle, ama Ziyadesiyle — çekingen tavırlar- la yaptı. Parti menfaatinin ne oldu- ğunu anlamıştı Fakat hâlâ "kırık kol yen içinde" formülünün kerame- tine inanıyordu. Bütün Yaylacılar gi- bi oklarını bilhassa Partiye sızmış hattâ pek yükselmiş nüfuz tacirlerine yöneltti. D. P. ıslaha muhtaçtı. D. P. parazitlerden temizlenmeliydi. Ha- reket D.P. Grubunda ve bilhassa teş- kilâtta alâka uyandırdı, gözler Ben- derlioğluya çevrildi. Bu yüzdendir ki bundan bir müd- det evvel, Samet Agaoğlu bir sabah gözlerini açıp işlerin iyi gitmediğini gördüğünde doğruca Benderlioğluya koştu ve kuvvetlerini — birleştirmeyi teklif etti. Ama Benderlioğlu hızbıy— le Samed Ağaoğlunun uyuşması güç- dü. Benderlioğlu, Genel İdare Kurulu Benderlioğlu Parti menfaati değil, millet menfaati azası arkadaşını kibarca atlattı. O- nun gayesi başkaydı. Partinin eski kudretini almasını istiyordu. Benderlioğlu küçük başarılar ka- zandı ve Menderes Ankara teşkilâtı- nın tedbirini Benderlioğlu taraftarla- rına verdi. Hakiki 1946 Demokratla- rı olan bu genç adam kolları süratle sıvadılar ve harekete geçtiler. Ama, Demokrasi içinde mücadele edecek yer de sadece nüfuz tacirlerile mücadele etmek başarı kazanmayı güçleştiri- yordu. Zira nüfuz tacirleri derdin kendisi değil neticesiydi. Demokrasi- den ayrılma onu bunu susturma, ba- sından ispat hakkını esirgeme -Ben- derlioğlu da 1955 de ispat hakkının yaman bir düşmanıydı— parazitler i- çin müsait zemini hazırlıyordu. Zemin baki kaldıkça, parazitlerin sadece i- simleri değişecekti. En emin melce: ev altepe Köprüsünün — üzerinden Bahçelievlere doğru giden yolda, köprüyü geçtikten sonra hemen sol taraftaki evlerden ikincisinin en üst katında oturan dört kişilik bir aile, belki de dünyanın en mesut aılelerın— den biridir. Büyüğü 19 küçüğü 10 yaşındaki iki erkek çocuk ve bir ka- rı kocadan ibaret olan bu ailenin ba- rındıkları evden bazı akşamlar tat- lı bir erkek sesi yükselir. Bu, Ben derlioğlu ailesinin büyük ogulları Ba— bürün sesidir. Ankara Kolejinde o- kuyan Babur babasından tevarüs ettiği musiki zevkiyle müziğin he- men her çeşidi üzerinde kafa yoran bir delikanlıdır. Bazı akşamlar Ba- bürün körpe sesine biraz daha kalın, ama hâlâ dokunaklı kalmasını bilmiş bir erkek sesi karışır. Benderlioglunun sesidir. sesler yavaş yavaş söner ve evden neşeli konuşmalar, kahkahalar duyu- lur. Zira Atıf Benderlioğlu yalnız e- vinde değil, iş hayatında, çalışma hayatında dahi son derece neşeli bir insandır. En büyük zevki ise evinde çoluğunun çocuğunun arasında otur- mak, pek pek bir iki kadeh rakısını yudumlamak, günlük meseleler hak- kında yer yer esprilerle, taklitler- le süsleyerek tefsirlerde — bulunmak ve kendi meselelerini, ailece konuş- maktır Benderliogluların evi son derece sade döşenmiştir. Geniş salonun bir kitaplık ve çalışma masası eder. Salonun orasında bura- sında asılmış olan resimler — bizzat Benderlioglunun fırçasından çıkmış- İlk okulu bugünlerde bitirmek üzere olan küçük Reha da tıpkı ba- bası gibi kitaplara düşkün bir çocuk- tur. Benderlioğlu sigara kullanır ama pek az. Akşamdan akşama, o da ip- tila derecesinde olmadan bir iki ka- deh rakı içer. Yemeklerden en eok sevdiği —ızgaralardır. Tatlı — olarak kompostodan başka şeyi ağzına koy- maz. Arada sırada, bilhassa küçük oğluyla maçlara gider. Bilhassa An- karada yapılan Fenerbahçe maçla- rını hiç kaçırmaz. Görülmüyen hakikat P. için ümit var mıdır? Bender- lioğlu ve arkadaşları büyük derdin demokratik rejimden uzaklaşmak ol- duğunu anlamadıkları müddetçe yok-. tur. Benderliogğlunun bir zamanlar başkalarına sorduğu gibi "Azot fab- rikası mı, isbat hakkı mı?" diye ken- di kendılerıne sordukça yoktur. Nü- fuz tacirleriyle mücadeleyi vicdanla- rını tatmin çaresi saydıkça yoktur. Fikirlerini kapalı kapılar gerisinde değil açıkça söylemedikçe ve gerek- tiğinde istifayı göze almadıkça -par- tiden değil, partideki mevkilerinden- yoktur. Benderlioğlu ve arkadaşları bu hakikatleri görecekler midir? İhtimal ki, gemi battıktan sonra.. AKİS, 7 HAZİRAN 1958