are, bugünün gerçeklikleri içinde se- yirciye oldukça hafif gelebilecek böy- le bir örgüyü ustalıkla işlemiştir. Kulak ve boynuz C uneyt Gökçer sevgili hocası Mor- do'nu yerıne aslen r JlSOl' tâyin edılınce eseri sıl bir anlayışla sahne koyacağı hususunda bir haylı kararsız anlar geçirmişti. Bir kere adı her yerde "On İkinci Ge- ce"nin rejisörü olarak ilân edılıyor— Ankara seyırcısı eserı daha önce ıkı kere görmüştü ordo mi- zansenleriyle eseri ışlese buyuk bir skandal olacaktı. Avrupada, Ameri- kada böyle bir intihal, sanatkârın ö- lümü demektir. Her ne kadar bu ka- bil intihaller bizim memlekette bazı sanatkârlarımızın can bulmasına se- beb olmuşsa da, sonunda Cüneyt Gök- çer Mordo anlayışını muhafaza et- mekle beraber yeni mizansenlerle e- seri sahneye getirme gibi ortalama bir yol tutmıya karar vermiştir. Cüneyt Gökçer Mordo'nun, Sir Toby'in Maria gülerken titremesi gi- bi bazı şahane mizansenleri feda et- mekle beraber esere yeni bazı espri- li mizansenler getirebilmiştir.. Buna ragmen oyuncularını hem de altın çağın oyuncularının oyunu büyük bir temposuzluk içinde götürmeleri hiç de sevindirici bırşey değildir. Bunla- rın Brükselde ağır aksak bir oyun çıkarması Devlet Tiyatrosunu devler ülkesine düşmüş Güuliver'in acayipli- ğine düşüreceğe benzemektedir. Ah Brüksel! Haziran gecesi Ankara seyircisi muhakkak ki, ufak Trollere bu- run kıvıran bazı oyuncuların hiç ko- nuşmadan sahnede dolaştıklarını gö- rünce bir hayli hayret etti. Gerçek- ten eserdeki bütün roller, hattâ sah- nede dekor değiştirmekten başka iş yapmıyan pajlar bile büyük rollere çıkmıya alışmış olanlar tarafından oynanıyordu. Bununla beraber, altın çağdan beri köprülerin altından her- halde çok sular geçmiş olmalıydı ki, eserde bir türlü oyun birliğini kur- mak mümkün olmadı. Hattâ birçok- ları Cüneyt Gökçerin esprili mizan- senlerine rağmen "On İkinci Gece" nin eski temsillerini özlemekten ken- dilerini alamadılar. Malvolio'da Cüneyt Gökçer, Sir Toby'de Salih Canar, Maria' da Melek kte, Olivia'da Yıldız Akça ve Soytarıda Müşfik Kenter bır yana Ö- teki oyunculardan söz etmek oldukça güçleşmektedir. Hele Fabian'da Şa hap Akalının niçin sahneye anlaşılmamaktadır. Bu role mazsa bir Saim Alpagonun lâyık gö- rülmesi yerinde olurdu Bu şahane kadrodan, Devlet Ti- yatrosunun erişilmemiş 'bir icra çı- karması Ankara seyircisinin 1 Hazi- ran gecesi beklediği şeydi. ki böyle bir ziyafet mümkün olama- mıştır. Bununla birlikte, Festivalde 7 ve 9 Ağustos tarihlerinde oynana- cağına ve bu arada İzmir Fuarında da temsiller verileceğine göre, ağır aksak gidişin iyice — belirtilemiyen mizansenlerin düzeleceği umulabilir. AKİS, 7 HAZİRAN, 1958 M U Plâklar Stereo nedir? lâkla musiki dinleme meraklıla- rının kullandıkları dile yeni bir kelime eklenmiştir: "stereo". Şimdi- den sonra -"yüksek sadakat mana- sına gelen ve musikinin aslına sadık bir şekilde plâğa veya şeride kayde- dilmesini anlatan- "high fidelity" te- riminin yanında "stereo"nun da geçer akçe olmıya başlıyacağı anlaşılmak- tadır. Strereo, iki tane ayrı plâk çal- ma -veya şerit çalma, cihazını aynı zamanda kullanmak suretiyle dinle- yiciye -canlı icralarda olduğu gibi- gerçeklik, derinlik boyut duygusu veren sistemin adıdır. fikir olarak stereofoni, bırşey değildir. 1881 yılında yapılan Paris Sergısınden beri bu alanda tec- S rubeler sürüp gitmektedir. 1933 yı- ında Bell Telefon Laboratuarı Fi- ladelfîyadan Vaşingtona, canlı bi konserin stereofonı esaslarına uygun olarak naklini, bir gösteri halinde sağlamıştı. Fakat ancak son bir yıl Bir stereo manyetefon Artık iki kulakla dinliyeceğiz zarfında Amerikada stereo cihazları piyasaya çıkmış, evlere girmiştir. Hemen hemen hepımız dunyayı iki kanaldan görür ve işitir iki göz ve iki kulak. Gozlerımzden birini e- linizle kapadığınız takd ırde üçün- cü boyut kaybolur ve herşey sanki, bir tiyatronun fon dekoruymuş gibi görünür. Kaybolan şey, eşyanın "et- rafını" görmek, eşyayı perspektif ve derinlik içine yerleştirmek kaabiliye- tidir. Bir kulağınızı kapattığınız za- man da aynı hâdise vukua gelir. Bir otomobil kornasının sesini gene du- yarsınız ama bu sesin nereden geldi- ni pek kestiremezisiniz Gördüklerimizi ve dı.ıyduklarımızı aslına en çok yaklaşan bir şekilde kaydetmek için de aynı esasa riayet etmek lâzımdır. Fotografçılıgın geli- şimi bu konuda iyi bir örnek olabilir. Fotoğraf makineleri olsun, filmler ol— sun, ilk icat edildikleri zamanda çok gelişmişlerdir. Adeselerin ıslah edılmesıyle fotoğraflarımızın — det İ K İ inceliği artmış, filmler ışık ve gölge ayırtılarına daha hassas hâle getiril- miş, nihayet renkli film sayesinde fo— mışlerdır "stereo" fotoğraf makinaları sayesin- de iki gözümüzle birden gördüğümüzü film üstünde tesbit etmek mümkün olabilmiştir. İki ayrı adese kullanan bu makinalarla film üstüne birbirin- den pek az farklı iyi ayrı fotoğraf tesbit edilmekte, bu filme iki gözlü bir göstericiyle bakıldığında adi ma- kinayla elde edilmesi mümkün olmı- yan bir derinlik görülmektedir. Ger- çi bildiğimiz düz fotoğraflardan da büyük zevk almaktayız; çünkü mu- hayyilemiz, fotoğrafın kendinde bu- lunmayan birçok unsuru sağlamakta- dır. Ama, üç boyutlu fotoğrafın ver- diği farklı zevk de inkâr edilemez. Plâk üstünde stereo tereo'nun daha ucuza temin edile- bilmesi ümitleri, bu sistemin plâk- lara da tatbiki yolunda yapılan tec- rübelerin son merhalesine ulaşmasıy- la artmıştır. Stereo plâklar, dış gö- rünüş bakımandan adi — uzunçalan plâklara benzemektedir. Yalnız bunlarda, tek bir ses yerine iki ses kaydedılmıştır Tabii ki böyle bir plâ- ğı çalmak 1çın hususi bir pikap baş- lığına ve iğnesine keza iki amplifi- katör ve oparlöre ihtiyaç vardır. Üç ayrı imalatçı geçenlerde, yaptıkları stereo plâkları bir gosterı seansında- tenkitçilere ve ses endislerine dinletmişlerdir. Üçü de, stereo plâk- ları çalacak pikap başlıgı ve iğnele- rin aynı zamanda normal plaklar i- çin de kullanılabileceğini ileri sür- mektedirler. Maamafih stereo plakla— rın piyasaya ve eve intikali için he- nüz bazı güçlüklerin halledilmesi, zı engellerin aşılması gerekmektedır Fakat stereo plâklar gelecek ay de- ğilse bile, bir yıl içinde piyasaya çı- kabıleceklerdır Radyoda stereo Bundan başka yakın istikbalde, ste- reo radyo yayınlarının sayısının da artacağı anlaşılmaktadır. Bugün yapılan bazı stereo yayınlar, hem nor mal dalga kanalını, hem ana- lını kullanmak suretıyle iki kanal ge- reğini yerine getirmektedirler. Bu- nunla beraber, husule gelen seste de- rinlik olduğu halde, normal dalga kanalında ses kalitesi düşük olduğu için, birleşik ses de kalitesiz olmak- tadır. "FM Multiplex" adı verilen ye- ni bir sistemdeyse, iki sinyal tek bir FM g kanalında birleştirilmektedir. Normal bir FM radyo alıcısına ucuz bir cihaz takılmak suretiyle iki sin- yal ayrılabilmekte ve stereofoni te- siri meydana gelmektedir. Stereo plraklaı' gibi. FM Multiplex sistemi- nin de çabucak piyasaya — çıkacağı zannedilmektedir. Mamafih imalâtçı- lar bu sisteme olan talebin arttıgına kanaat getırdıklerı takdırde M Mul- tiplex'i piyasaya sürmeye lar. hazırdır- 31