YURTTA OLUP BİTENLER Millet Hızırı bekleyenler Bu haftanın içinde gene, küçük Bir azınlık hariç hemen herkes günde lik dertlerin ve sıkıntıların — hallini temin edecek çalışmayı bekliyordu. İtiraf etmek lâzımdır ki, bir takım teşebbüslere rağmen işe cesaretle sarılmak, radikal tedbirler — almak ve mılletm üzerine çöken ağırlığı hafifletmek yolunda müsbet bir ha- reket vuku bulmadı. Artık — tered- dütsüzse ifade etmek — lâzımdır ki İktidar çevrelerinde de bu lüzum münakaşasız şekilde — kabul maktadır. 1955 yaz kanlara yaptırılan hayat pahalı değildir. herşey mev- cuttur" temalı radyo — konuşmaları- nın, yerini "bir şeyler yapmamız ge- rekiyor" edebiyatı almıştır. Fakat iş, başından sakat tutulduğundan bu, bir edebiyat olmaktan ileri ko- lay kolay gidemiyor. Buna mukabil, bilhassa İstanbul- da vatandaş adeta Hızırı bekler hal- dedir. Gerek hükümetin, çok iyi bil- diği genış propaganda yoluyla me— selelerin üzerine eğilindiğini bir kı ekip çalışmasına gırışıldıgını mıl— lete duyurulması ve gerekse topye- kün İktidarın, en fazla gazetecilerin hapsedılmesıyle agırlaşan havayı bir anda hafifletip ondan sonra müsbet tedbirlerini alması lâzımdır. Bunla- rın ikisi bir arada yürütülmediği tak- dirde netice hüsrandan başka şey ol- mayacaktır. Ne dış seyahatler, en radyonun kalkınma nutukları umumi efkârı- D- P. organlarının bütün hiddetine rağmen hiç ama hiç alâkadar etme- mektedir. Sokağa çıkıp şöylece bir dolaşmak vatandaşın neyle meşgul bulunduğunu anlamaya yeter. İş, gözlerin, hoşlanmadıkları manzara- ları dahi görecek kadar açık tutul- masından ibarettir. Politikacılar İnönü konuştu eçen haftanın sonunda Cumarte- si günü İsmet İnönüyü gören- ler bıraz hayretle: Paşam, amma y gençleşmiş- siniz" demekten kendilerini ala- madılar. Hakikaten o gün, kımından yaşlı C. H. Genel Baş- kanının pek canlı bir hali vardı. İs- met İnönü böyle söyleyenlere güldü ve: " a olun- ında bizzat Ba- "sıkıntı yoktur, sene adedi ba- — Bana yorgunluk yarar" de- 74 yaşındaki Genel Başkan» iki hareketli gün geçirmişti 'Perşembe sabahı erkenden yola çıkarak Po- latlıya gitmiş, orada yapılan kong- erde bulunmuş, bir nutuk söylemiş, yemek yemiş, Ankaraya dönüp lis Grubunun mühim toplantısına iş- 4 tirak etmiş orada da bir konuşma yapmıştı. Ertesi sabah gene erken- den yola revan olmuş Haymanalıla- rın davetine icabet etmiş, üstelik resmi makamların nazik a- lakası 'yla da uğraşmak zorunda kal- mış, kongreye katılmış, gene nutuk vermiş, halkın muazzam tezahüra- tı arasında lokantaya giderek şere- fine verilen yemekte hazır bulunmuş sonra Ankaraya avdet edip Meclis toplantısında yerini almıştı. Akşam da, bir müddetten beri yaptığı gibi, kutuphanesıne çekilip Özalp dosyası üzerinde dikkatle ve geç vakte ka- dar çalışmıştı. Bütün bunlara rağ- men Cumartesi terütaze görünmesi yorgunluğun kendisine yaradığı ka- naatini kuvvetlendırıyordu Insan haklı olun smet İnönü uzun zamandan be- ri konuşmamıştı. Doğrusu isteni- lirse kongrelere de konuşmak mak- haya devletin hakim bulunmasmın) bir numaralı icabı olan doğruluğu, eşit muameleyi sağlamak. — Bundan sonra da- dış borçları ciddiyetle ele alıp bunların temizlenmesi cihetine gitmek. İnönü, ümitsiz görünmedi. İktisadi vaziyet son derece bozuk- tu. Ama tedavi çaresi vardı. C. H. bundan senelerce evvel de böylı memleket devralmıştı. Borç gırtlak taydı- İmkânlar azdı ğ Türkiye pek âlâ arıfesındekı) Türkiye haline getirilmişti. büyük tecrübesini konuşturdu: "— Bir borçlu duşununu Otuz, yere borcu var. Otu alacakl ısına borcunu, üç senede odeyebılecegı ve herbirine ayda şu kadar para vere- bileceği kanaatindedir. Alacaklıları kendisine inandı mı, o adam kurtul- mazideki hâdiseyi anlat- İsmet İnönü Ankara ilçelerinde Doğru söyleyen dokuz köyde bağra basılır sadıyla gitmemişti. Fakat, aşağı yu- karı mecbur kaldığından söz aldı ve günün meselelerine temas etti. Bütün bu hafta, siyasi havaya o fikirler ha- kim lu Sözlerinin tesirine İnönü bile şaşsa yeriydi. Fakat halkın en zi- yade alâkadar olduğu meselelere, tam halkın koyduğu teşhisi koymuş bu- lunması ve samimiyetle İktidara çı- kar yolu göstermesi nutuklarının ge- niş akislerinin sebebi o Aslına bakılırsa İsmet İnönünün sözlerinde bilinmeyen, — duyulmamış bir taraf yoktu. Görülmemiş Kalkın- ma memleketi aslında görülmemiş sıkıntılar diyarı halindeydi. Edebi- yatı bir tarafa bırakmak, realist ol- mak lâzımdı- Yapılacak iş şuydu: Evvelâ, hakikatleri oldugu gibi gö- TÜp, oldugu gibi söylemek. Yani mil- letle hükümet arasında bir — İtimat Köprüsü kurmak. Sonra, iktisadi sa- " Bir Maliye bakanı geldi. Borçlan altı ayda, bir senede ödeye- meyeceğini- fakat, iki senede şu ka- dar taksitlerle odeyecegını samimi- yetle söyledi. Adamlar itimat etti- İki ay sonra Bakanın sözü, ayarı ha- lis altın gıbı her bankada satılır ha- le geldi." Fakat bu yapılırken başka bir hususa dikkat etmek lâzımdı. İnönü, o hususu da şöyle anlattı: evletin, iktisadi hayatı her ahada kontrol ettiği devirde, doğ- ruluk ilâçların en tesirlisidir. Mah- rumiyeti herkese eşit surette yükle- yeceksin. Vatandaş, kendi hakkını doğru ve temiz ellerin idare ettiğin- den emin olacak. Benim — İktidara bir türlü anlatamadığım budur. İk tidar, her şeyden evvel vatandaşta itimadı, güveni tesis etmelidir. Alı- nan tedbirler isabetli de olsa -isabeti AKİS, 17 MAYIS 1958