nin 2000 talebesı Nıxona bu mukad- le müdafilerinin tehditlerine aldırma- dı Gerısındekılerle bırlıkte müdafi- ilerlemeye başladı Ama talebeler de az cesur değildi. Şövalye ateş men- ziline girer girmez, "defol, naralarını şiddetli bir taş yağmuru- takip etti. Yanındaki Jack Sherwood amansız hücum karşısında bir dışını kaybederek gazi oldu. Diğer r taş korkusuz şövalyenin boynu- nu sıyırıp geçti. İlerlemek imkânsız- Fazla zayiat vermemek için Ni- eyi fethetmekten Bıraz ilerdeki uslu katolik siteyi ziyaret ederek ıçındekı tep hasretini söndürdü mek- Ertesi sabır ve s gün sevgılı ükünet" Ike cesaret, nümunesi olan "Dear Dick" e bir geçmiş olsun me- sajı gönderiyordu. Ike'a bakılırsa, Perulu talebeler "Nixon'a nezaket Ve misafirperverlik göstermedikleri i- in kendilerini suçlu ve rahatsız" hissedeceklerdir. Peru Hükümeti de üzüntülerini bildirmekte gecikmedi. Hükümete göre, Üniversitedeki hâ- dise, şu her taşın altından — çıkan komünistlerin tertibiydi. İngiltere En büyük diplomatik zafer Geçenlerde New York Daily News Gazetesinin John O'Donnell im- zalı başmakalesini okuyanlar hayret içinde — kaldılar. John — O'Donneli, Lancaster kararının, hariçteki pro- pagandası bakımından Dışışlerı Ba- kanlığının "en büyük zaferi" olduğu- nu yazıyordu. Okuyucular ne Lan- caster kararından, ne zaferden pek bir şey anlamadılar. Merakla yazıyı okumaya başladılar. Neden sonra Lancaster'in en meşhur İngiliz kari- katüristlerinden biri okluğunu öğren- diler. Lancaster beş haftalık bir Ame- rika seyahatinden sonra Daily Exp- ress'te 9 yıldır çizdiği alacalı bu- lacalı gömlekli, patavatsız ve gürül- tücü Amerikalı tipine veda etmeye karar vermiştir. Bundan sonra ha- riçte Amerikalılar hakkında bir intiba uyandıran Daıly Express' teki alaca gomleklının yerını efendi- ce giyinmiş, mahc ibar tavırlı bir Amerikalı ola ak Karika rist bu değişikliği şu şekrlde izah et— mektedir: "Amerika ve Amerikalılar değiştiler. Kulübelerde Mickey Spil- lane'in yerine Andre Gide'in kıtap— ları satılmaktadır. Taksi şoförleri azik davranmaktadırlar, — mimari cıddıleşmıştır sesler sakin, tavırlar Ölçülüdür. Karikatürist olarak dev- rilmesi kolay bir hedeften — vazgeç- mem, benim için bir fedakârlıktır. Ama şahsen bugünkü — Amerikalıyı eskisine bin defa tercih — ettiğimi söylemeliyim İşte Jack, O'Donnell'in bahsettiği diplomatik zafer budur. KİTAPLAR “ Aziz Nesin — Usta mizahçı Toros Canavarı (Aziz Nesinin mizah hikâyeleri, Düşün Yayınevi mizah serisi No: 5, İstanbul, Matbaası İstanbul, 108 say- fa, 200 kuruş) oros Canavarı, günümüzün en ver t -ve en ustalardan biri- mizah yazarı Aziz Nesinin son zamanlarda piyasaya peşpeşine çıkarılan kitap- larından birisidir. İçinde irili ufaklı yırmıuç hıkayeyı toplayan bu kitap- zız Nesin, hem bütün kitap- larında bütün hıkayelerınde oldugu k, bozuk d gibi, cemiyetin aksa üzen taraflarını ele almakta neşter gibi kullandığı kalemiyle de irinlenmiş, ufunet bağlamış sosyal yaraları te- ker teker deşmektedir. Ancak, Aziz Nesin bu işi yaparken oylesıne Us- talıklı hareket etmekte, oylesın kinli davranmaktadır ki şayı hıkayelerını üstünkörü okursanız bır "bu hıkayelerın sosyal bir var" — diye şünmezsınız Nasibiniz bol bol gülmek, hoşça va- kit geçirmek olur. Ama bu hıkayele ri dura dura, biraz zahmet ihtiyar edıp araştıra araştıra okursanız A- ziz Nesinin sadece okuyucusunu gül- dürmek, sadece karşısındakine hoş- ça vakit geçırtmek ıçın kalem oy- natmadığını — görürsünüz. Zira Aziz Nesin, içinde — yaşadığı — cemiyetin dertlerini ihtiyaçlarını, iyi ve kötü taraflarım gayet y d görmesi- ni ve bunu dile getirmesini bilen bir yazardır. Aziz Nesin mevzularını en basit tarafından ele alır erke- sin bildiği, herkesin gördüğü hâdise- leri hikâye eder. Meselâ ev sahibi * kiracı geçimsizliğini, bir hikâyesinde kullanır, bütün ustalığını da bu kul- lanış sırasında gösterir. Çok sâde, çok basit bir dille, fakat hâdisenin en can alaca noktaları ile mevzua irer. Bir sıra ev sahibinin veya ki- racının halini, tavrını, âdetlerini, ip- tilâlârını anlatır. Okuyucu bu satır- ları hiç yadırgamadan, — adetâ bir mektup, bir hatıra defteri - okuyor- muşcasına okur. Ama bu arada A- ziz Nesinin kafası boş durmamakta- dır. Okuyucuyu böyle sakin sakin o- yalarken birden hikâyenin akışına ikinci bir şahıs, ikinci bir hâdise so- kuverir. Üstelik hıkayesıne sokt uğu bu şahıs veya hâdise, bir cekinin m zıddı bir şahıs Veya hadısedır. Cemıyetın iki zıd unsurunun çatış- ması ise, hikâyeye mizahi — unsuru katmaya yeter de artar bile. Artık bundan sonra Aziz Nesin bütün ze- kâsı ve esprısı ile okuyucunun kar- şısındadr Okuyucu ise, seyri birden bire süratlenen hâdiseler önün: de mevzuun takip ettiği sıraya ve düz ne değil, esprılere zıdlıklara kapılır gider. Bir satır bir satırı b1r sayfa bir sayfayı ko Tebess mden gülümsemeye, gulumsemeden kah- kahaya geçen okuyucu daha kahka- halarının sonunu almadan hikaye bi- ter. Tabit hikâye biterken de, Aziz Nesin kendince bir iki cümleyle so- nu bağlayıverir. İlk nazarda son derece kolay gi- bi görünen bu usul aslında hayli zor bir yazma usulüdür. Hele. bir de bunun hemen her gün yapılması ge- reken bir iş olduğunu düşünürseniz, zorluk büsbütün artar. Zira Aziz Nesin, memleketimizde hayatını yal- nız kalemiyle kazanan ender edebi- yatçılarımızdan — biridir. — Tabiatiyle hayatını kazanmak için, hergün ha- rıl harıl yazmak zorunda olan biri her hikâyede bir şaheser yaratamaz. Toros Canavarını okurken bu sık sık görülüyor. Kitapta yer alan yir- miüç hikâyeden çok iyi diye vasıf- landırılarak bır kenara ayrılabıle— ceklerin sayısı üçü dördü geçmıyor Maamafih bir kitabı - dolduran yir- miüç hikâyeden üç dört tanesinin bile çok iyi olması yabana atılmaya- bir muvaffakiyettir. — Zira Aziz Nesinin hikâye kıtaplarının sayısı yırmıye yaşlaşmaktadır ki- tapta üçer iyi hikâye olsa, altmış hıkay eder ki, bu bir sanatçının gogsunu gere gere ortaya çıkarabi- leceği, yarına bırakabileceği kalın bir cilt demektir. Toros Canavarına adını veren hi- kâye, kitaptaki hikâyelerin hemen en zayıflarından biri. Dilinin akıcılı- ğından, bir k ç hafif esprıden başka bir şey getirmiyor. a buna mu- kabil meselâ 1k1ncısı "Hepsı hep- Si ıyı adlısı çok dah mükemmel bir hik ye. "Zarif l—latıralar "Ma- sanın yer "İş adamı" adlı hıkaye— ler de oyle Zevkle ve ibretle okunu- yor. AKİS, 17 MAYIS 1958