taplarının, insana herşeyi öğretebi- leceğine kani değildir. Hattâ, sadece ders kitaplarına saplanmanın bazen Zararlı bile olabileceğini söy- ler. Babası, kendi kendini yetiştir- miş bir adamdır. Süleyman — Türk, onüç sene müddetle Bafra Sesi isim- li bir gazeteyi çıkarmıştır. Bir şampiyon ikmet Sami ayni zamanda iyi bir hatıptır de. İstanbul Üniversitesi 1958 münazara turnuvasının erdi birincisidir. Hukuk Fakültesi ekibi- nin de bir numaralı şampiyon nam- zedi. Ayaklı bir kutuphane halinde olan Hikmet Sami, memleket dert- lerim kendine dert bilen bir gençtir. Bir tek mevzu hakkında dahi "“neme lâzım" dediğini duyan olmamıştır. Hikmet Saminin, öyle birçok Üni- versite talebeleri gibi çaylar, balolar, veya partilerle pek alıp vereceği yok- tur. Böyle yerlere ender gider. Onun muhtelif mecmualarda deneme ten- kit çeşidinden yazılarına rastlamak, milli bayramlarda ve ihtifallerde yap- tıgı konuşmaları dinlemek mümkün- dü Hikmet Saminin sporla — alâkası sadece meraklı bir seyirci - olmağa inhisar eder. Lisede, baldırının ko- pan bir lifi üzerine arada sırada oy- nadığı futbolu da büsbütün terket- miştir. Kitaplar arasında, umumi kül- türünü son derece — genişletmiştir. Dört senedir Kabataş Erkek Lisesi Kütüphanesini idare etmesi, ona el- de edilmesi çok müşkil kazançları kolaylıkla sağlamıştır. Bütün bu zah- etli ve meşakkatli çalışmalara rağmen, Hikmet Sami insanlardan asla kendini tecrid etmemiş, bilhas- sa fikir ve edebiyat çevreleri ile o- lan yakın alâkasını devam ettirmiş- tir. Bu arada, kendi kendine İngiliz- ce ve Fransızcasını da ilerletmiştir. Kabataş Erkek Lisesinde — yardımcı Usan olarak Fransızca — okumasına rağmen, İngilizce bazı edebi tercü- meler yapabilmektedir. Hikmet Sami, Hukuk Fakültesini, umumi kulturunu arttırmak için bır vasıta kabul etmiştir. Hakimlik veya avukatlık yapmağa hiç te arzusu yoktur. Bütün ideali, İngilterede Anglo - Sakson Parlemantarizmini incelemektir. Bunun için de, AKİS'in Yazı müsabakası birinciliğinden aldı- ğı 1.000 liranın, inkar edilmez bir faydası olacaktır. Hikmet Sami, kı- sacası, çurutulen kitaplar arasında dirseklerin, bol 1 bıkmak usan- mak nedir bilmeyen çalışmanın ve mağlüp edilmez bir azman mahsulü ür. Şimdiki plânlarına göre tahsilini tamamladıktan sonra Bafraya döne- cek, babası ile birlikte tütün tüccar- lığı yapacaktır. Ama böyle pasif bir mesleğin, Hikmet Samiyi tatmin e- deceği, umulamaz. Memlekete hizmet ateşi, ergeç onu daha faal hayata a- tacaktır. Zira Türkiye'nin şimdi, de- mokrasi zıhnıyetını benimsemiş, bu yolda terbiye görmüş İnsanlara, her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. 18 İKTİSADİ VE MALİ Kalkınma Âlem gider Mersine irleşmiş Milletlerin Avrupa B sadi. Komisyonunun 1957 yılı için, Avrupanın iktisadi durumu hak- kında geçen hafta neşrettiği raporda Türkiye hemen hemen mevcut değil- dir. Sanki Türkiye bir Avrupa mem- leketi olmaktan çıkmıştır. Bu gaybu- betin sebebi, elbette Cenevredeki mü- tehassısların Türkiyeyi üvey — evlât saymasında aranmamalıdır. Avrupa- lı iktisatçılar, Türkiyedeki iktisadi durumun tamamiyle bitaraf — ve bilgiye — dayanan bir tahlilini yap- maktan herhalde çok zevk duyacak- lardır. Ama bunun için ham madde- ye, yâni istatistiklere ıhtıyaç var- dır.Avrupalı olmamızı ilân etmemize ve bölgenin az gelişmiş memleketle- re yardım Zaruretini her vesilesiyle belirtmemize rağmen, istatistik gön- Memleket Avusturya Batı Almanya Fransa Yunanistan İtalya Finlandiya Yugoslavya Portekiz İsveç Norveç Belçika İngiltere Türkiye derme hususunda her ne cömert davranılmamıştır. Bu se- beple, Türkiyenin adını yüzlerce is- tatistik arasında ancak bir iki defa görmek mümkün olmaktadır. Ama bu seyrek görünüş bile, görülmemiş kalkınmanın ne safhada bulunduğu- nu göstermeye kâfidir. geçtıgı nâdir tablolardan biri, Avru- mleketinde — 1953-1957 yılları arasında sabit fiyatlarla gayri sa- fi milli hâsılanın artış nisbetini gös- termektedir. Görülmemiş kalkınma diyarı, tabloda 15 inci gelmektedir. u onbeşincilik herkesin — Mersine gittiği bir devirde, bizim ne istika- mette yol aldığımızı göstermektedir. Tabloda görüldüğü gibi Türkiye en yavaş kalkınan Avrupa memleke- tidir. Nüfusun her yıl yüzde üç art- tığı düşünülürse, Türkiye iktisaden gerilemektedir. Gayri Safi Milli Ha- sılanın yüzde 11 gibi büyük bir hızla arttığı 1949-1953 devreni sanki tat- l1 bir masal olmuştur. Şu beğenme- hikmetse' İsmimizin. ' SAHADA diğimiz Yunanistan bile, daha verim» siz topraklar üÜüzerinde yaşamasına ve aynı kötü hava şartlarına — tâbi olmasına rağmen, kalkınma yolunda hızla ilerlemektedir. 1949 - 1958 yılla— rı arasında milli hasılanın her yıl yüzde 5.8 arttığı Yunanistan, 1954- 1957 devresinde de hızını kaybetme— ir. İnkâr edilmez bir şekilde ge- tek memleket Türkiyedir. Mesuller akla hayale gelmedik ma- zeretler icat etmeden evvel, — veciz tablonun manâsı üzerinde biraz dü- şünmelidirler. Tarım Bereket yılı Bu haftanın başında 1958 in de, 1953 gibi bir rekor yılı olacağı hakkındaki Üümitler kuvvetlenmek- tedir. Zira bu yıl Görülmemiş Kal- kınma diyarında, bol mahsul yılının Gayri safi milli kârlarda artış nisbeti 90 Sa —NY AARNAYUUAA BoLULR a LARADMA iki şartı gerçekleşmıştır Tıpkı 1953 teki gibi bol y mış ve don olmamıştır. O h ld comert t biat sayesınde silolar buğday — dolacak, ziraat diyarına Sam Amcanın mem- leketinden buğday getirmeye luzum kalmıyacaktır. Kayısı hariç, me da boldur. İhraç etmesini ogrenırsek meyva birkaç kuruş döviz getirecek- tir Zirat tabloda tek siyah —nokta, hayvancılıktır Çayırların yeşerme- sine rağmen, et sıkıntısı, muvakka- ten de olsa ortadan kalkmıyacaktır Tahrip edilen hayvan stokunu yeni- lemek için daha uzun yıllar gayret göstermeye ihtiyaç vardır Acaba bereketli mahsul yılı, ikti- sadi sıkıntıları ve yokları kaldıra- bilecek midir? Hiç şüphesiz bütün 'Türkler bu suale iyimser bir cevap vermeyi canı gönülden — istemekte- dir. Ama ne çare ki pençesinden kur- tulamadıgımız iktisadi hastalık, ta- bia anın bir yıllık comertlıgıyle ıyıleşmıyecek kadar derindir. Gerçi AKİS, 17 MAYIS 1958