nihayet cebinde Makariosun — tasvip ettıgı plân oldugu halde, Londra yo- lunu tutmu Eski teraneler uhafazakâr hükümetin gizlili— ğe çok dikkat etmesine rağmen, Foot planının ana ha l malümdur. "Ne Taksim En s" gibi m bir hukumle başlayan plan bellı bır müddet için adaya muhtariyet ta- nınmasını istemektedir. Türk azın- lığının emniyetini temin hususunda İngiltere sarih garantiler — vermeğe, hatta Kıbrısta bir Türk üssünün ku- kabule hazırdır. Üs me- Makarios Foot'la Ati- nada yaptığı görüşme sırasında plâ- nı kabul etmiştir. Adadaki vekili Ki- tium vasıtasıyla, İngilterenin acele etmesi şartıyla, plân hakkında fik- rini değiştirmediğini Vali Foot'a bildirmiştir. Sir gh'u Londra müzakerelerinde guvendıgı en buyuk koz budur. MacMillan'a ve Lloyı Kıbrıs a Makarıosun tasvibinin, rattığı fırsatın kaçırılmamasını iste- mektedir. İşçi Partisi de aynı şe- kilde düşünmektedir. Foot ilk adım olarak "muteber muhatap" Makariosun Adaya — dön- mesini — istemektedir Economist'e göre Adadadi mahf'ıller terorızm ve kanunsuzluğu ek iyi çareyi Makarıosun geri bulmaktadırlar. Bu durumda — Muhafazakâr Hü- kümet ne yapaca tır" Macmillan, Makariosun bası ve mu halefetın Foot plânına getırdıgı üçlü yardım karşısında herhalde hissiz kalmaya- caktır. Esasen muhtariyet Muhafa- zakâr Hükümetin yıllardır tatbikine çalıştığı bir fikirdir. Bu sebeple Fo- ot, muhataplarını ikna etmekte güç- lük çekmeyecektir. Yalnız İngiltere hükümeti, Adanın istikbali hakkın- da alacagı kararlara, Yunanistan ve Türkiyenin de muvafakat etmesini istemektedir. 1957 sonunda Foot plâ- nının tatbiki bu muvaffakiyet elde içi iyi gelmesinde MacMillan - Lloyd - Foot Başı dertte üç ahbap çavuşlar işini hal için, büyük bir fi sat olduğunu, bu fırsat kaçırıldığı takdirde Adada müfrit Rumların âkim olacağını anlatacaktır. Türk- lerin iddialarının blöf sahasını aş- madığını; ayrı elediyeler kurma fîkrının lafta kaldığını, taksim hi- ây sinin —Ankaradan — körüklenen suni bir ha eket olmaktan ileri gıtmedıgını iddiayı da ihmal etmi- yecektir. Sanki İngiliz gazeteleri de, Foot la işbirliğı yapıy rmu ibi day ndıgı iki birarada — yaşamasının imkânsızlığı temel fikrini dünya ef- kârına duyurmak için girişilen bir propaganda hareketi" olarak müta- lea edilmesi lâzım geldiğini yazmak- tadır. News Statesman “"son derece zararlı taksim" hakkındaki "bılgısız ve sinik propaganda" nın dev, mesine karşı ateş puskurtmekte ve Makariosun mutedil davranışının ya- 14 edilemediği için geri — bırakılmıştır. Ama İngiltere, Amerikanın — yardı- mı sayesinde, iki tarafı anlaşmaya razı edebileceği hususundaki umıtle— rini kaybetmiştir. Yunan kurulur kurulmaz, Türkiye, nistan ve Ingıltere arasındakı mü- zakereler yeniden başlayacaktır. Turkıyenın taksım tezınde ısra ede- ceği muhakkaktır. Bu ısra zake- releri büyük bır 1ht1malle netıcesız bırakaca k tır. İngiltere Turkıyeyı taksim te- zinden caydırmak için neye güven- mekted' ? Müzakereler bir netice mezse, Muhafazakâr hükümet ne yapacaktır planını tek başına tatbi- ke geçecek midir? — Hâlen meselesinin iki büyük bu suallerin cevapları teşkil etmek- tedir. İhtimal ki Ankarada da bu ce- vaplar arandığından yabancı — siyasi çevreleri meraka düşüren süküt hü- küm sürüyor Okuyucu mektupları Politikacılar hakkında . P. İktidara geçeli beri İsmet İnönü hakkında söylenmedik söz kalmadı. Bu sefer de tuttur- muşlar, — Özalp — hâdisesine karış- tırmak istiyorlar. Hakikaten insan büyük bir şah- sıyet olmamalı. Bilhassa İsmet İnö- hürmetle anılıp yine büyük müşkül- leri onun halledeceğine itimat edi- len bir insan. Ondan korkuyorlar mı acaba? Buna imkân yok. Çünkü o hiç bir zaman korkulacak insan olmamıştır. Korkulacak biri varsa, o da Türk milletidir. Çünkü bu millet hiç bir zaman sevdiğine kem getirtmek istemez. Acaba Özalp hâ- disesinde küçük dahi bir delil bu- lup bu milletin önüne sürebilirlerini ki "İşte İsmet İnönü böyle bir a- damdır" desinler." O zaman biz de İsmet İnönüyü unutalım e ecmuanız mümkün — mertebe herşeyi olduğu gibi aksettir- sım Gülek ile uğraştığınızı, hatâlarını pire ise deve, hizmetleri ni deve ise pire seklinde gösterme- ye çalıştıgınız gozum" zden kaçmı- yor. Bu Zafer sizin yaptı- gınızı yapamaz EX et, k- sanlıkları, hataları olabilir. Fakat C P. nin kara günlerinde, bil- hassa Parti muhalefete — geçtikten sonra ilk Büyük Kongrede Genel Sekreterlik makamı er meydanı idi, delegelerin seçmek istediği ve sizin de şimdi taraftarlık ettiğiniz bazı ileri gelenler sekreter adaylığından kaçtılar veya buna yanaşmadılar. Zira o zaman Genel Sekreterlik bir çileden, dertten başka şey değildi. Eh, şimdi ise C. H. P. nin istikba- li biraz parlamaya yüz tuttu ya... ustafa. Aksu - Samsun na muhalefet partisi Genel Sekreteri Kasım Gülekten is- tediğiniz nedir? Her sayıda çatı- yorsunuz, verip te, alamadığınız bir şey mi var, söyleyin Allah aşkına? Biz Halk Partililer Kasım Güleki şöyle tanırız: C.H P. muhalefet sa- fına geçtiği vakit Genel Sekreter- liğe seçildiğinde canını dişine ta- karak her tehlikeye göğüs germiş, azimle yılmadan ve durmadan ça- lışmıştır Bir beyanatında der ki: "Elde demir asâ, ayakta demir çarık yur- dun dört kösesini durmadan geze- ceğiz."" Bunu bilfill tatbik etti. İşte, beğenmediğiniz Kasım Gü- lek Halk Partililerin gözünde iki numaralı liderdir. Cavit Karaaslan - Nevşehir AKİS, I7 MAYIS 1958