Birinciliği Alan Yazı Demokratik Rejim içinde Yaşamağa Azimli Milletler Ne Şekilde Hareket Etmelidirler? Bu mesele her milletin tarihi ge- lişimine ve sosyal yapısına göre farklar arzeder. Bununla be- raber yüzyılları dolduran uzun mü- cadelelerin, tecrübe edilen — çeşitli yolların verdiği neticeler — ortada- dır ki; girişecekleri demokratik ha- reketi çok ağır bir bedelle ödemek ıstemeyen milletler insanlık alemi- nin bu müşterek hazinesinden fay- dalanmalıdırlar. Müesseseleri itibariyle — demok- rasi, devlet iktidarının suiistimal e- dilmesi ihtimalinde toplanan âm- me şüphesinin teşkilâtlandırılması- dır. Geniş planda ise, hu İhtimale karşı yatandaşların kollektif bir sa- vunmaya geçişini ifade eder. De- mokrasi, vatandaşın siyasi ılgısıne en fazla ihtiyaç duyan bir rejim- dir. Demokrasinin sağlam işliyebil- mesinde hiçbir şey vatandaşın u- yanık dikkati kadar müessir ola- maz. Çünkü iktidar sahipleri, bü- tün müesseseleri insan ve cemiyet saadetini ihmal edecek birtakım maksatların uygu istismar âleti haline getırebılırler Bu yüzden de- mokrasinin asıl garantisi, vatan- daşın sırası geldiğinde tepki gös- termesini, protesto etmesini bilen siyasi şuurundadır Bir memleketin vatandaşları iktidar — sahiplerinin hareketlerine bu tipten bir muka- bele gösterebilecek olgunluğa eriş- medikçe, o memlekette insan hak ve hürriyetlerinin 'ciddi bir önem taşıyıp taşımaması ancak iktidar- da bulunanların bu husustaki an- layış ve lütuflarına bağlı kalmak- tan kurtulamayacaktır. Burada realist bir müşahedeyi tesbit zarureti vardır: Cemiyeti teş- kil eden bütün fertlerin demokrasi- nin kurulmasında ye idamesinde aynı derecede hizmet görebileceği söylenemez. Yetişme tarzları, kül- türleri, kullandıkları yayın organ- ları sayesinde —olayları yakından ve derinlemesine tahlil — edebilecek güçte olanlar, bu imkânlı durumla- rının kendılerıne yüklediği — mesuli- yeti müdrik olmalıdırlar. Millet bir kere demokratik re- jim içinde yaşamak iradesini açık- ladıktan sonra, onu değerlendirmek ve şekıllendırmek ilk önce aydınla- ra — terettü ödevdir. Öyle ki demokratık idealin normal bir mecraya sokulmamasında dınlar ne kadar ridir. şuçlandırılsa ye- Hele demokrasinin — soysuz- taşmasında, bu kelimenin nihayet daima en samimi niyet ve ümitle- rini takibeden halk kütlelerini, kan- dıracak bir cazibe etiketi derecesi- ne düşürülmesinde en büyük kötü- lük aydınların — ihanetinden gelir. Aydınlar halka doğruyu bildirmez ve anlatmazsa karanlıktaki çoğun- luğa ışığı kim gösterecektir? Bilhassa aydınlar, küçük he- sapları davranışlarına ölçü yap- mamak, gayretlerini insan camia- sının gerçek saadetine yönelen ide- alin kadrosu içinde birleştirmek durumundadırlar. İdealizm, bir ba- kıma- insanın kuvvet önünde du- yulan tabii korkuyu aşması, kana- atlerini savunmak uğruna her teh- likeyi göze almasıdır. Bir memle- kette kuvveti ellerinde tutanlar bu idealizmi susturmak için her çare- ye baş Vurabılırler,, bütün — Zulüm ve işken makinaları durmaksı- zın çalıştırılabılır, fakat hiçbir şey inanmış insanların kuvvetine ve en zor şartları bile bertaraf edecek meşru imkânlar bulunacağına eşit veya üstün olamaz. Bu dâva uğru- na fedakarlar çıkartamayan bir millet, demokratik,rejim — içinde yaşayacağı hülyasına — kapılmama- ır. Diğer taraftan — aydınlar,' halkı demokratik düzenin icaplarını ye- rine getirebilir seviyeye ulaştırma- lıdırlar. Bir halk eğitimi seferber- liği, demokrasi prensiplerinin kök- leşmesinde ve tamamen benimsen- mesinde isabetli bir tedbir olur. En uzak köyde yaşayan çobana kadar herkes haklarını ve mesuliyetleri- ni öğrenmelidir. Aksi takdirde ana- yasa metinlerinde bir insan hak ve hürriyetleri listesinin bulunma- sı lâfzı bir kıymeti haiz olmaktan ileriye gidemez, böyle bir cemiyet- te anayasa istifade edilmeyen haya- lt hürriyetler katalogu olarak ka- labilir. Bu bakımdan aydınlar halkı yetıştırmek demokratik gelenekle- rin vücut bulmasına zemin hazırla- mak ödevindedider. Ayrıca, bizzat hareketleriyle, öncü ve örnek olma- lıdırlar. Demokrasinin ayrılmaz — vasfı siyasi partilerin mevcudiyetidir. Fa kat daha önemli bir taraf vardır ki, o da en başta parti bünyelerinin demokratik olması lüzumudur. Si- yasi partiler, memleket işlerinin hangi istikamette gitmesi gerektiği hakkında genel temayülleri temsil Hikmet Sami TÜRK ederler. Partiler genel halk tema- yüllerinin geniş bir müsamaha ha- vası içinde belirmesini kolaylaştırı- CI yapıda olmalıdırlar. Eğer parti- ler, güya disiplini korumak endişe- lerıyle monolitik bir karakterin do- nuk kalıplarında serbest düşünceyi boğuyorsa, eğer partilerin tutumu- nu alt kademelerden itibaren gele- cek bir goruşler tartışmasının mu- hassalası değil de sadece tepeden inme emirler tâyin ediyorsa; de- mokrasi denilen şey haddizatında cemiyette iktidar çarpışması halin- e bulunan birkaç lider veya oligar- şik zümre arkasından bütün bir mil- letın sürüklenmeğidir. Bu, bir dev- ler savaşının sanki cemiyetin dâva- sı buymuş gibi bir maske altında yürütülmesinden başka bir şey mi- dir? Demokratik bir hareketin ek- siksiz olabilmesi için siyasi alanda varılacak hedefler yanında sosyal demokrasiyi de — gerçekleştirmeyi gaye edinmesi gerektir. Her cemi- yet bütüne ait ortak noktaların ge- risinde bir menfaatler, — dolayısiyle bir sınıflar yekünundan ibarettir. İçerisinde dar bir azlığın dahi ol- sa ezildiği bir cemiyetin ne derece— e kadar demokratik olduğu, mokrasinin hangi sınıfın sınırında bittiği haklı soruların konusu ola- bilir. Tek başlarına haklarını savun- makta ekseriya —zayıf bir başarı şansına sahip olan fertler, mesleki teşekküller halinde birleşmeli, men- faatlerine gelecek tecavüzleri toplu ve kuvvetli bir tarzda karşılayabil- melidir. Üyelerinden birinin — veya bazılarının maruz kaldığı haksız- lık karşısında sesini yükseltmeyen bir cemiyet, yarın başka tecavüz- lerin artan bir cür'etle daha geniş tabakalarına gelmesini beklemelidir. Demokrasi bir defa kati surette teessüs ettikten sonra d n muhafaza edilmesi belki kurulma— sından daha çok emek ve ihtimam isteyen bir iştir. Zaman, kayıtsız- lığı hep cezalandırmıştır. Bir mil- letin fertleri, bir sabah uyandık- larında bütün haklarının müsadere edildiğini görmek istemezlerse, memleket işlerinin yürüyüşüne eksilmeyen bir dikkat — göster- mek — zorundadırlar. Demokrasi vatandaşların siyaseti takibetmele- rini bir askerlik mukellefıyetının lüzumu derecesinde olmak — üzere şart koşar. AKİS, I7 MAYIS 1958