26 Ekim 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

26 Ekim 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftanın İçinden Asla Unutulmayacak Bir Adam H üseyin Cahit Yalçın öldü. Seçim kampanyasının en hararetli günlerinde hayata gözlerini yumduğu için hiç kimse ona karşı olan vazifesini lâyıkıyla — yerine getiremedi. Getirmesine ımkan yoktu. Duyulan elem içte saklandı. Bir kaç güzel makale, bir kaç hatıra, muazzam bir kalabalığın takip ettıgı cenaze mera- simi, bol bol çelenk, bol bol çiçek.. Tıpkı muharebede, düşen askerlerin gerıde bırakılıp geçilmesi gibi, ona en çok sevenler dahi yürüyüp gittiler. Başkası olsaydı, belki ruhu muazzep olurdu. Hüseyin Cahit Yalçın, kab- rinde, mutlaka kak vermiş, mutlaka anlayışla gülüm- semiştir. Kendisi de aynı şekilde hareket ederdi. Bütün ömrü mücadele ile geçmiş, kendisinden sonra gelenlere unutmayacakları dersleri vermiş bir insanın başka tür- lü davranmasına imkân mı vardır ? Ama Hüseyin Cahit Yalçın, burada sona ermeye- cektir. Hüseyin Cahit Yalçın o bir kaç güzel makale, bir kaç hatıra, muazzam bir kalabalığın takip ettiği ce- naze merasimi, bol çelenk ve bol çiçekle bitmeyecek- tir. Başta Türk basını, milletimizin tamamı, şu seçim ateşi biraz kullendıgınde ankıyenın 1 numaralı gaze- tecisinin hatırasını taziz için onun kabri önüne mutla- ka gerı donecek, onu, hak ettıgı şekilde selamlayacak- tır. Zira Hüseyin Cahit Yalçın, hayatının son yıllarında oyle bir ibret levhası teşkıl etmıştı r ki, başka hiç bir şey yapmamış olsa, sadece o hizmeti kendısıne ebedi- yen minnettar kalınmasını borç haline getirir. Türkiye- nın 1 numaralı gazetecisi, bütün meslekdaşlarına bir şe- , bir namuslu gazetecinin nasıl hareket etmesi ge- rektıgını en beliğ şekilde hatırlatmıştır. Türk basınının bugünkü manzarasına bakanlar, onun verdiği dersin pek çok kimse tarafından unutulmamış olduğunu kolaylık- la görebilirler. Bir gazetecinin vazifesi düşündüğünü söylemektir. Düşündüğü yanlış olabılır, doğru olabilir. Meselenin zer- rece ehemmiyeti yoktur. Okuyan, doğru bulursa hak ve- rir; doğru bulmazsa hak vermez. O kadar.. Ama sadece mesleğin değil, insanlığın da şerefi, fikiri l erin — olduğu gibi aksettirilmesidir. Bundan hoşlanmayanlar elbette ki vardır. İsterler ki ısmarlama yazılar sayfaları dol- dursun. İsterler ki bir kalem kiralasınlar, ona arzula- dıklarını yazdırtsınlar. Bu işin profesyonellerinin bulun- duğu da bir hakikattir. Hüseyin Cahit Yalçın hayatının hiç bir safhasında o kalemlerden olmamıştır. Bu, bir. Ama, fikirlerin olduğu gıbı aksettirilmesine sed çek- menin bir başka yolu mevcuttur. Gazetecinin ü boyarsın, onu tatlı dille kandırırsın Ona iltifat ettin mi, onu yanına alıp gezdırdın mi, masanda yer verdin mi, senden yaşlıysa o odaya girince ayaga kalktın mı, Şam- dan baklava getirdin mi zannedersin ki adam yola gel- miştir. Kendi fikirlerini ona yavaş yavaş telkine çalı- şırsın. Hatta, sanki seni o idare ediyormuş gibi bir ha- va yaratırsın; böylece de onu sen idare edersin. Hüseyin Cahit Yalçın hayatının hiç bir safhasında o kalemlerden de olmamıştır. Bu usulü kendisine karşı deneyenler, uzun meslek hayatında çok çıkmıştır. Ona ne iltifatlar etme- mişlerdir, onu nasıl el üstü taşımışlardır. Ama o, bun- ları gayet tabif karşılamış, fakat masasının başına geçip kalemi eline aldığında gene, yazmasını istedikleri fikirle- ri değil, kendi düşündüğünü yazmıştır. Tabii karşısındaki ler buna büsbütün kızmışlardır. Varsın, kızsınlar. Bu, iki. Bir de üçüncü yol mevcuttur. Söz ile uslanmayanın AKİS, 26 EKİM 1957 Metin TOKER hakkı kötek değil midir? Evvela tehdıt edersın Bır kı- sım vardır, sadece sopanın ucunu gördü m ke silir. Bir kısım vardır, sopanın şoyle hafıfce degmesını bekler. Usulün, fazla medenı sayılmasa dahi, bir tesir- lı tarafının bulunduğu şüphe götürmez. Nıtekım nice ni- e başlar, o tedbirlerle eğdirilmiştir. Para cezası tehdi- dınden hapis tehdidine, hapıs tehdidinden bir müddet zin- danda ikamete kadar bir sürü çare, bir sürü gazetecıyı “ıslah" etmiştir. Hüseyin Cahit Yalçın, işte o sürüye de dahil olmamıştır. Hayatı boyunca tehdit altında bıra- kılmıştır, hayatı boyunca kendisine göz dağı vermek isteyenler çıkmıştır, ömrünün muhtelif — kısımlarını demir parmaklıkların gerisinde geçirmeye mecbur kal- mıştır. Ama gürültüye asla pabuç bırakmadıgı gibi, hürriyetine her kavuştuğunda, sanki bir şey olmamış gibi yeniden, olsa olsa biraz daha fazla celadetle fikir- lerini yazmaya koyulmuştur. Bu, ü Hüseyin Cahit Yalçın belki de hiç kimsenin maruz bırakılmadığı ağır hücumlara maruz —bırakılmıştır. Kendisine türlü iftiralar edılmış, türlü hakaretler sav- rulmuştur. Yüzüne karşı "Bunak, Meşum Adam, Alçak Namussuz" diye haykırılmıştır. Bir tek defa onu mah- kemede, davacı mevkiinde gören yoktur. Bir tek gün bir tek gazetede onun imzasıyla tekzip neşredılmemış, tir. Hüseyin Cahit Yalçın tasvip etmediği kanunları himayesine sığınmayı ömrü boyunca reddetmiştir. Dai ma inanmıştır ki namuslu adamlar, hele hayatları umu mi efkârın önünde cereyan ediyorsa hiç bir kalem ta rafından küçük duşurulemezler Kavgadan asla yılma mıştır. Kendisine hücum eden daima ağız bizzat vermiştir. Hatta oylelerı çıkmıştır ki, aldıklar ağız payı pek ağırlarına gitmiş ve ilk hücumlar ken dilerinden geldiği halde o hücumlara mukabele etti diye mahkemelere koşup Hüseyin Cahit Yalçını mahkum et tirmişlerdir. Hüseyin Cahit Yalçının kılı dahi kıpırda mamıştır. Mukabelesi daima, hücumların vasfını taşı mıştır Kibarca tenkid edilmişse, kıbar cevap ver miştir. Küfür savrulmuşsa. küfür s muştur. Bir ga- zetecı için bunu mubah addetmıştır ve ınanmıştır ki kendisini, o amansız kalemi, daha mi! açık alnı ile herkesten iyi müdafaa etmek imkânına sahıptı Bu dört. Böyle adama hayran kalmamak kabil midir T Hüseyin Cahit Yalçının f'ıkırlerınden kime ne n inanır, inan anmaz. Herkesın ken Iara inanan di bılecegı iştir. Am bır amuslu gazetecinin' vazifesi nin ne olduğunu ondan daha iyi, şimdiye kad h iç kim se genç ne sıllere gosterm miştir. Zira Hüs Cahit Yalçın bu işi parlak cümleler, guzel lailarla degıl İîı len yapmıştır Nıcelerı Bızı kım se yıldıramaz" diye n ra attıkta gün sonra tornistan ederken o çalın satmayı hatırından dahi g çirmeksizin bntun bır ömür boyunca mücadelelerin en parlağını vermişti Zaten bundan dolayı değil midir ki Huseyın Cahit Yalçın asla unutulmayacak, bir misal olarak kalpleri ebediyen yaşayacaktır. Genç nesiller, butun meslekle) e, böyle orneklere muhtaçtırlar Böyle örnekler olmaz sa, kendileri büyük işler başarabilirler mi? Sari ola yalnız korkaklık değıldır Celadet, medeni cesaret de saridir. Kaçmak gibi, her ne pahasına olursa olsun va- zife başında kalmak kitle psikolojisinin bir icabıdır. Genç gazetecilere fikirlerin, ne yapılırsa yapılan söylenebileceğini Hüseyin Cahit öğretmiştir. Nur içinde yatsın.

Bu sayıdan diğer sayfalar: