DÜNYADA OLUP BİTENLER yanlarından bunların Arap ülkeleri- ni yeniden Türk hakimiyeti altına almak istedikleri anlaşılıyor... İstan- bula sığınmış mülteci Suriyeliler Türkiye hükümetinin teşviki ve ya- bancı süngülerin yardımıyla — peyk bir "Suriye hüküm tı" kurmaya ha- zırlanmaktadırlar.. Bunlar Sovyet Rusyanın 1 numa- ralı idarecisi Bay "K" nın geçen haf- ta Batılı Sosyalist partilere yolladığı mesajlardan alınmış birkaç satırdı ve son Orta Doğu gelişmeleri kar- şısında Rus iddialarının ne olduğunu hiçbir söz kadar açıkça anlatamaz- dı. Rus idarecileri son birkaç hafta- danberi hep aynı nakaratı tekrarlı- yorlardı: Surıyenın güvenliği tehlike- deydi, zira Türkiye Suriyeye saldır- maya hazırlanıyordu. Türkiyenin ar- kasında ise, Birleşik Amerika vardı. Rus idarecilerine göre, Türkiyenin Surıye meselesı yüzünden çıkaracagı bir harp hiçbir Zaman mevzit bir harp olarak kalmayacak, kısa Za- manda bütün dünyaya sirayet ede- cekti. Bu bakımdan, büyük devletler biran önce akıllarını başlarına alma- l1 ve elbirliğiyle bu harbin — önüne geçmeliydiler. Bunun için ise dört büyük devletin aynı masa etrafında toplanarak Orta Doğu anlaşmazlığı- nı kuvvet yoluyla halletmeyecekleri- ne dair" bir beyanda bulunmaları ve Orta Doğuya silâh yollamaktan vaz- geçmeleri gerekti. Krutçef Batılı Sosyalist partilere yolladığı mektup- ta da bu teklifi tekrarlıyor, İsrarla bir Dörtlü konferans toplanmasını istiyordu. İşin içyüzü Rusların Dörtlü bir anlaşmaya va- rılması yolunda gösterdikleri is- rar, son Orta Doğu buhranının niçin bitip tükenmek bilmediğini açıkça gösteriyordu. Filhakika, Türk devlet adamlarının da defalarca belirttikle- ri gibi, Cumhuriyet hükümetinin Su- riyeye saldırması hiçbir zaman ba- his konusu olamazdı. Ama Rusya'nın bu yoldaki iddiaları devam edip A- rap devlet adamları arasında tasvip- -iler buldukça Orta Doğuda sükün kurulamaz ve Amerika da Rusyayı Orta Doğu işlerinden uzak tutmak politikasından vaz geçerek bir Dört- lü konferansın toplanmasına razı o- lurdu. Doğrusunu söylemek gerekir- se, Cumhuriyet hükümetinin bu me- seledeki tutumu da Rusların ışlerını kolaylaştırmıyor degıldı Cu yet hükümetinin meseledeki tu mu da Rusların işlerini kolaylaştırmı— yor değildi. Cumhuriyet Hüküm Suriyeye sevkedilen Sovyet sılahla— rının Türkiyenin güvenliğini tehdit ettıgını soyleyerek bu mesele üze- rinde k bir hassasiyetle duruyor ve butun Arap devletlerinin de ken- dısı gıbı düşündüğünü iddia ediyor- sebeple Suriyeyi geçen hafta Bırleşmış Milletlere şıkayet bile et- mişti Oysa ne baştan ayaga silâhla- nacak bir Suriye Türkiye için ciddi bir tehlike olabilirdi, ne de bütün A- rap devletleri Cumhuriyet Hükümeti 20 Kraliçe Elizabeth Asil turist.. gibi düşünüyorlardı. Türk idarecile- ri bu tutumlarında bır degışıklık yap- madıkça, Orta aima açık bir yara bulundurarak Amerikalılar üzerinde baskı yapmak isteyen Rus- ların ekmeğine yağ dürmüş olurlar- . Anlaşamaz Batılılar Diğer yandan Rusyayı Orta Doğu meselelerinin dışında tutmaya ça- lışan Amerika da bu inadı yüzünden hergün biraz daha güç bir duruma düşüyordu. Suriyede cereyan eden son olaylar büyük ölçüde bu inad yüzünden vuku bulmuştu ve harare- tini bu inad yüzünden muhafaza edi- yorlardı. Bu satırların yazıldığı sıra- larda İngiliz Başbakanı Harold Mac- Millan ile Başkan Eisenhower ara- sında başlamak üzere olan görüşme- lerin başlıca konusu, hiç — şüphesiz Orta Doğunun nazik durumu olacak İngilizce'yi hiç bilmeyenler- le her derecede bilenler için: TEMEL İNGİLİZCE DERSİ çıktı. Yalnızca abonelere gön- derilen mecmuadan örnek sayı isteyiniz. P.K. 48 . Samanpazarı Ankara ve herhalde bazı önemli kararlara varılacaktı. Ancak Batılıların Orta Doğu üzerindeki görüşleri — şimdiye kadar pek aynı olmamıştı Bir ara Bermuda'da varıldığı zannedilen rüş bırlıgı bıle ara sıra ciddi tehlıkeler geçiriyordu. Ruslar, Batılılar ara- sındaki bu görüş ayrılıklarından son derece faydalanmasını bilen insan- lardı. Bu bakımdan, hiç değilse bu sefer bir anlaşmaya varılması ve Rusların karşısına tek bır cephe ha- linde çıkılması gerekir A. B. D. Kraliçenin ziyareti Geçen hafta Birleşik halk efkârım en fazla — meşgul eden mesele ne Rus sun'i peyki, ne hâlâ federal kuvvetlerin muhasarası altında bulunan Little - Rock'taki olaylar, ne de Taşıt İşçileri kası başkanlığına seçilen Hoffa'nın bir mahkeme kararıyla — işbaşından uzaklaştırılmasıydı. hafta Birleşik Amerika müstesna bir ziya- retçiyi agırlamanın heyecanı içindey- di ve ülkenin her köşesinde bu zıyaretçının lâfı ediliyordu. Amerika Birleşik Amerika topraklarına geçen Çarşamba günü ayak basan bu müstesna zıyaretçının adı, Eliza- beth'ti. Şı mdiye kadar aynı tomak- lara ismi Elizabeth olan pek çok zi- yaretçi ayak basmıştı ama bunların hiç biri bu seferki gibi Büyük Bri- tanya İmparatorluğunun — Kraliçesi değildi. Eğer Birleşik Amerikaya gelen her Elizabeth Kraliçe Eliza- beth olsaydı, Manhattan'da gün a- şırı geçen Pazar yapılana benzeyen muhteşem geçit resimleri tertip et- mek, Waldolf Astoria'da — misafirin şahına uygun bir daire — bulabilmek gün ya Suudi Arabistan ve- lianıtlarıyla, ya da Windsor Dük ve Düşesiyle pazarlığa girişmek gere- kirdi. Bereket versin, dairesinden ayrılmamak için ayak direyen Suudi Arabistan veliahtının aksine, Wind- sorlar ışgal ettikleri daıreyı bırkaç gün için terketmekte mahzur gör- memişlerdi de daima en — müstesna ziyaretçileri agır]amakla öğünen O0- tel idarecileri bu vartayı da yüzle- rinin akıyla atlatmasını becermişler- di. Aksi takdirde, İngiliz Kraliyet ailesi tarafından tanınmayan Wind- sorların Kralıçe ile aynı otelde kal- maları bile yük bir protokol me- selesi olacaktı Bu haftanın başında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu önünde bir konuşma yaptıktan sonra — uçakla Londra'ya dönen Kraliçe Elizabeth'- in Amerika zZiyareti sırasında vuku bulan en dikkate değer olaylardan biri de, İngiliz hanedanı ile Was- hington arasındaki akrabalığın keş- fiydi. İkinci Cihan Savaşının en' ha- raretli yıllarında Başkan Roosevelt ile Churchill arasında bir akrabalık bağı olduğu keşfedilmişti. Anlaşılan şimdi sıra, Hanovre hanedanı ile AKİS, 26 EKİM 1957