26 Ekim 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

26 Ekim 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K İT A PLR ELEM ÇİÇEKLERİ (Charles — Baudelaire'in — şiirleri. Çeviren: Vasfi Mahir Kocatürk. Bu- luş Yayınevi yayınlan. Rüzgârlı Mat- baa, Ankara 1957. 280 sayfa 500 ku- TUŞ. B audelaire'in, bu avare ve serkeş sanatçının edebiyatta karar kıl- dığını duyan bir yakını "Canı şair ol- mak istiyorsa olsun varsın; ama il- hamını lâğımlardan almıya kalkma- sın" demişti. Charles Baudelaire, Fransanın bu büyük şairi, iyi bir ai- lenin evlâdı idi. Babası amatör ola- rak resim yapan varlıklı bir adam, annesi ise 26 yaşında genç ve guzel bir kadındı. Baudelaire 1821 yılında Parisde dünyaya geldi. 6 yaşınday- ken babası öldü. Daha çocukluğun- da hassas mizacı ile dikkati çeken Baudelaire babasının ölümünden son- ra annesinin dizinin dibinden ayrıl— mayan bir çocuk oldu. Ancak annesi genç ve güzel bir kadındı. Mesut ol- k onun da hakkıydı. Kocasının ö- lümünden bir kaç yıl sonra tanınmış bir subayla evlendi. Bu evleniş Bau- delaire'de büyük bir reaksiyon yarat- tı. Huysuz, hırçın bir çocuk olarak aile saadetini gölgelendirmeye başla- dı. Bunun üzerine babalığı kendisini yatılı bir okula yazdırdı. Baudelaire, yıllarca yatılı okullarda okudu. Lise yi, güç hal bitirdi. Çalışkan, fakat serkeş bir talebe idi. Daha okul sırş,- larındayken edebiyatla uğraşıyor, şi- irler yazıyordu. Okuduğu paralı mek- teplerin idareleri kendisinden öyle- sine bizar oluyorlardı, ki, nihayet mektepten kovuldu. Annesi ve baba- lığı Baudelaire'in ticaretle uğraşma- sını arzu etmişlerdi. Onu Kalkütaya gitmek üzere bir vapura bindirdiler. Ama o, daha Afrika kıyılarından ge- Tİ dondu ve Parisin edebiyat muhit- lerine girdi. Bu arada rüştünü de is- pat ettiğinden babasından kalan mi- rası da alarak tam manasıyla avare bir mirasyedi hayatı yaşamaya baş- ladı. Cinsi bakımdan isterik bir in- sandı. Zaman zaman buhranlar ge- çiriyordu. Paralı ve yakışıklı bir in- san olarak yüksek sosyeteden ka— kadınlarla düşüp kalkacağına Par sin en adi muhitlerindeki fahışelerle yaşamaga başladı. Kısa bir zaman sonra ise frengiye yakalanmıştı. Gü- nün birinde bir salaş tiyatroda Je- anne Duval adında melez bir kadın- la tanıştı. Ona aşık oldu. Jeanne adi bir fahişeden başka bir şey değildi ama Baudelaire'i cinsi bakımdan öy- lesine doyuruyordu ki, bir daha Ba- udelaire ondan ayrılamadı Ancak bu arada Jeanne de Baudelaire'i soyup soğana çeviriyordu. Kısa bir müd- det sonra serveti bitmiş ve Baudela- ire meteliksiz kalmıştı. Frengi gün- den güne şiddetini arttırıyor ve şi- irleriyle yavaş yavaş hak ettiği şöh- reti yapmaya başlayan Baudelaire'i kemirip bitiriyordu. İşte "Elem Çi- AKİS, 26 EKİM 1957 çekleri" adı altında toplanan şiirle- bu devrenin mahsulleridir. Bu şi- irlerin kitap halinde neşri, Fransada üyük bir. hâdise olmuş ve Baudelai- re bır anda büyük bir şöhrete kavuş- muştur. Ancak bohemlikten bir tür- lü vaz geçemiyen Bawudelaire, "Elem Çiçekleri" adlı kitabında yer alan ba- zı şiirlerinin açıklık ve müstehcenliği yüzünden mahkemeye düşüyordu. Bu arada Akademiye girmek gibi bir hırsa da kapılan Baudelaire, bu ar- zusunda muvaffak olamayınca Fran- sayı terk edip Belçikaya geçiyor. Bü- tün insanlara düşman olmuştur. Her- kese ve herşe karşı nefret duy- maktadır. Belçikada sefil ve perişan bir hayatı sürüklerken — nüzul iner. Hemen Fransaya götürürler. Aylar- ca süren bir hastalıktan sonra 1867 yılında 46 yaşındayken ölür. Hayatı baştan aşağı bir sefalet tablosu olan Baudelaire'den geriye kalan, yalnız Fransız edebiyatının, belki de dünya edebiyatının en meşhur şiir kitapla- rından biri olan "Elem Çiçekleri" dir. Aradan aşağı yukarı.90 yıl geç- tiği halde "Elem Çiçekleri" — hâlâ dünyanın dört bir tarafında okunan bir kitap olarak kutuphanelerde baş köşeyi işgal etmektedir Baudelaire'in Türk şiiri ve şair- leri Üüzerindeki tesirleri de yabana atılmayacak kadar mühimdir. Türk şairlerinden Necip Fazılın, Ahmet amdi Tanpınarın, Ahmet Muhibin, Cahit Sıtkının, Ziya Osmanın Baude- laire'in tesiri altında kalan şairleri- mizin belli başlıları olduğunu söyle- mek yeter sanırız. Baudelaıre son derece kötümser, bedbın ve "ilhamını lâğımlarda ara- yan ' bir şairdi. Şiirlerini, umumiyetle gününe kadar yazılmış olanların ter- sine güç anlaşılır imajlar, felsefi te- rimler, sanat, tarih, mitoloji kelıme ve kavramlarıyla dolduran kolay a laşılır olmaktan nefret ettiğini söyle- yen Baudelaire, sağlığında uzun müd- et kıymeti bılınmeyen bir şair ola- rak yaşamıştır. Baudelaire'in bir hayli güç yazıl- mış olan ve güç anlaşılan şiirlerinin tercümesi de son derece zordur. As- lında şiirin yabancı bir dile tercüme- si zordur ama, bu şiir, bir de Bau- delaire'in tercümesi olunca zorluk büsbütün ortaya çıkar. Bu bakımdan bugune kadar — Türkiyede Baudela— ire'i tercümeye yanaşan p mıştır. Onun "Elem Çıçeklerı adh kitabı uzun yıllar pek çok şiir me- raklısı için ya Fransızca aslından o- unup bilinen, ya da yalnızca adı bi- linen bir kıtap olarak kalmıştır. Ger- çi 1927 tarihinde Âlişanzade İsmail Hakkı Bey adında birisi tarafından bu meşhur kitabın bir tercümesi ya- pılmış ve eski yazı ile neşredilmişse de bu tercümenin hem tercüme ola- rak zayıf olması hem de reklâmıma iyi yapılmaması, tanınmasına engel olmuştur Türk edebiyatına olduğu kadar Fransız edebiyatına da — vukufuyla haklı bir şöhret sağlamış olan eski bir edebiyat öğretmeni ve yorulmaz bir mütefekkir olan — Vasfi Mahir Kocatürk bu kitabı kendisine ait olan "Buluş Yayınevi" yayınlan arasında neşretmekle hiç şüphe yok ki Türk edebiya[ı için unutulmaz bir hizmet- e daha bulunmuştur Baudelaire'in "Les Fleurs'-du Mal" adlı kitabının orijinal nüshalarından birinden biz- zat Kocatürk tarafından yapılan bu tercüme, Âlişanzadenin tercümesi ile karşılaştırılarak ve "Les Fleurs du Mal"deki şiir havasını kaybetmeden nazım halinde verilmiş hayli zah- metli bir emeğin mahsulüdür. Her halde 280 sayfa tutan muazzam bir şiir abidesinin dilimize çevrilmesin- de ki zorlukları göz önünde bulundur- mak gerektir. 154 şiiri içine alan bu kalın cil- din tercümesi babında muhakkak ki alâkalılar yapacakları — esaslı karşı- laştırmalardan sonra kanaatlerini belirteceklerdir. Ancak kitabı baştan aşağı büyük bir merak içinde okuyan okuyucunun peşin kanaatlerini şöy- le sıralayabiliriz: Bütün — gayretle- rine rağmen Vasfi Mahir Kocatürk, çok yerde şiiriyetten kurtulmuş ve nazımla nesir arası bir acayip teker- leme söyleme havasına girmiş. Dil, bütün iddialara rağmen, çok kere günümüzün konuşma dili olmaktan uzak kalıyor. Kendisi de eski bir şair olan Kocatürkden bu tercümele- ri daha başarılı bir şekilde istemeli okuyucunun hakkıydı sanırız. Koca- türk, gücünü tek tek şiirlerin üzerine teksif edeceğine kitabın bütününü tercüme etmeğe teksif etmiş "Elem Çiçekleri" ile kütüphanele- rımız çok başarılı bir Baudelaıre ter- ümesi kazanmıştır dene Baudelaıre hakkında bir şeyler veren bir kitap kazanmıştır. Bu emeğiyle dahi Vasfi Mahir Kocatürk, Türk edebiyatı adına teşekküre lâyıktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: